E-Ticarete Başlayın

3 Eğitim  · 19 Video

İşinizi ve işletmenizi büyütmeniz, global pazarda rakipsiz olmanız ve ürünlerinizi online kanallar sayesinde yurtdışı pazarlarındaki milyonlarca yeni müşteriye ulaştırmanız için sizleri e-ihracat eğitimimize bekliyoruz.

1. Yeni Ekonomi ve E-Ticaretplay icon

1. Yeni Ekonomi ve E-Ticaret

Merhaba, ismim Murat Erdör. 20 senelik kurumsal hayat sonrasında kendi firmam olan ME Consultancy adlı firmayı kurdum. E-ticaret ile alakalı eğitimler ve etkinlikler düzenliyorum. Bugün sizlere e-ticarete başlarken dikkat edilmesi gereken noktalardan bahsedeceğim.

 

Yeni ekonomi denildiği zaman aklınıza ne geliyor? Zaman değerli. Niye değerli? Çünkü büyük şehirlerde yaşayan insanların koşuşturması var, bu anlamda bu koşuşturmanın içerisinde insanlar zamanlarını en iyi şekilde kullanmak istiyor. Tüketici hız istiyor, hız önemli. Sürdürülebilir olmak önemli, yani firmaların uzun yıllar servis vermesi çok çok önemli. Talebin anında karşılanabilmesi, mobil olmak, müşteriye her kanaldan iletişim. Yani siz bir tüketici olarak ilişki içerisinde olduğunuz firmalarla her kanaldan iletişime geçmek istiyorsunuz, işte yeni ekonominin kuralları da bunu gerektiriyor. Dijital pazarlama, eski dönemlerde bundan 20 -30 sene önce geleneksel pazarlama metotları ile giden pazarlama işlemleri, satış işlemleri artık dijital pazarlamaya gereksinim duyuyor. Yeni ekonomi dediğimizde de aklımıza dijital pazarlama kanalları geliyor. Verinin etkin kullanımı; artık günümüz dünyasında büyük data ya da big data dedikleri büyük veri çok çok önemli. Firmalar müşteriden aldıkları verileri en etkin şekilde kullanmaya çalışıyor ve onlara en uygun zaman da en uygun mesajı göndermeye çalışıyor. O anlamda, “Yeni Ekonomi” dediğimizde akılımıza veri geliyor. Ve beklenti ihtiyaçlar, bunların en iyi şekilde tespit edilmesi ve müşteriye en uygun ürünün sunulması çok çok önem kazanıyor. “Yeni Ekonomi” dediğimiz zaman aklımıza gelen ilk maddeler bunlar oluyor.

 

Dijital tüketici kavramı nedir? Şöyle bir örnek vereyim: hatırlarsanız 40 – 50 sene önce Türkiye’de ilk otomotiv markası çıktığı zaman insanlar sıraya girermiş. Parasını verir, siparişini verişmiş ve yeşil bir araba almak istiyorum dermiş. 2 sene sonra gittiğinde, sıra geldiğinde yeşil araba yok sana sarı araba vereceğiz dediğinde almak zorundaymış. Çünkü tek bir araç varmış ister al ister alma derlermiş. Peki günümüzde böyle mi? Tüketiciye bu şekilde mi davranılıyor? Hayır. Dijital tüketici sunulan her ürünü ve her hizmeti almıyor, seçici davranıyor. Beklentisi yüksek, kendinizi tüketicinin yerine koyun. Sizler de bir tüketicisiniz, gittiğinizde her ürünü her markayı alıyor musunuz? Mutlaka araştırıyorsunuz, bakıyorsunuz hangisi daha iyi, hangisi daha uygun fiyatı sunuyor, hangisi daha farklı hizmetler veriyor? Bu anlamda sadakatte azalmış durumda, marka sadakati eskisine göre çok daha düşük. Bilgiye kolay ulaşan bir tüketici kitlesi var, hıza önem veriyor ve mutlaka internet üzerinde ya da farklı kanallardan, faklı markaların sunduğu hizmetleri karşılaştırıyor.Sosyal medyada aldığı ürün veya hizmet hakkında yorum yapıyor ya da bu yorumlara bakarak satın alma ya da almama kararını veriyor. Ve fiyat duyarlı, dijital tüketici artık yeni ekonominin olmazsa olmazı.

 

Peki yeni ekonomi dediğimizde aklımıza gelen bir sürü kavram var, bunlardan bir tanesi ise e-ticaret, yani online alışveriş. E-Ticareti tanımlamak istersek en basit şekilde, ürün ve hizmetlerin bir elektronik ağ üzerinden alım ve satımının yapılmasıdır. Geleneksel olan ticaretin internet üzerinden yapılması. Aslında olay çok basit, bir ürün ya da hizmet var, satıcı ve alıcı var ve günü sonunda internet üzerinden alım satım işlemine e-ticaret deniyor. E-ticaretin türlerine baktığımız zaman burada farklı kavramlar önümüze çıkıyor. Bunlardan en çok kullanılan terimlere baktığımızda, B2B yani şirketler arası ticarete verilen ad, en yaygın olan türdür. B2C yani işletmeden tüketiciye yapılan satış. Mesela ABC.com sitesinden bir ürün alıyoruz, zaten bu hepimizin bildiği alışveriş şekli. C2B’ de tüketicinin mallarını şirkete satması. Ve yeni bir kavram C2C tüketiciden tüketiciye yapılan satış. Nedir bu? Mesela ikinci el alışveriş yapılan siteler var, ben üstümdeki tshirt kullandıktan sonra diyorum ki artık ben bunu kullanmayacağım, bir internet sitesine koyuyorum ve başka bir tüketiciye satıyorum. Bu da özellikle paylaşım ekonomisinin çok arttığı bu dönemde, insanların tüketmekten daha çok kaçındığı ve ikinci el ürünlerin daha değerli olduğu günümüzde C2C’ de çok artan bir e-ticaret türü.

Murat Erdör ・ 5 dk
2. E-Ticaret Yapmanın Avantajlarıplay icon

2. E-Ticaret Yapmanın Avantajları

Bu bölümde e-ticaret yaparken karşılaşacağımız avantajlardan bahsedeceğim. Diyelim ki bir firmanız var, ürünleriniz ya da hizmetleriniz var bunları online kanallardan müşteriye sağlamak istiyorsunuz. Bakalım ne tip avantajlar var.

 

Yılın 365 günü, 7/24 açık bir dükkanınız, mağazanız var. Şöyle düşünün alışveriş merkezinde bir mağazanız var saat 10.00’da açılıyor ve saat 22.00’da kapanıyor, kurallar bunu gerektiriyor. Ama online kanalda bir mağazanız varsa her saat açık, kapanmıyor. Bu nasıl bir avantaj sağlıyor? Akşam eve gittiğinizde, gece uyuduğunuzda, yemek yediğinizde her saniye servis veren, satış yapan ve size para kazandıran bir mağazanız var, bu en büyük avantaj olsa gerek. Düşük maliyet, burada hemen küçük bir yanılgıyı açıklıyorum, düşük maliyet denilince online alışverişte bir web sayfası açmak, bir kanal açmak maliyetsiz değil. Tabi bunun da maliyetleri var. Hatta işler büyüdükçe maliyetler artacaktır. Çünkü yazılım denen iş kolay bir iş değil. Güvenlik tarafı var, pazarlaması var, bir sürü şey var. Ama düşünsenize bir alışveriş merkezinde ya da çok merkezi bir yerde mağazanız var önünden 100.000’lerce insan gelip geçiyor, buranın bir kirası var, stopajı var, çalışanlarınız var, onların maaşları, sigortaları var. Bunları düşündüğünüzde online tarafta bir web sayfanızın olması çok daha düşük maliyetli olacaktır, bu anlamda düşük maliyette avantaj olarak düşünülebilir. Dünyanın her yerinden insanlara ulaşma şansına sahipsiniz çünkü bir alan adınız var, bir web sayfanız var ve dünyanın her yerine satış yapma şansına sahipsiniz, bu da büyük bir avantaj sizin için.

 

Fiziki mağazanıza sadece o lokasyonda yaşayan ya da geçen insanlar ulaşırken e-ticaret sayesinde 7-8 milyar insana ulaşma şansına sahipsiniz. Mağazanız var diyelim, mağazanıza aynı anda 1000 kişi hiç geldi mi? Diyelim ki geldi. 1000 kişinin sığabileceği büyüklükte bir mağazanız var mı? Diyelim ki var. 1000 kişiye aynı anda hizmet verecek kadar personeliniz var mı? Diyelim ki var. Aynı anda aynı hizmet kalitesini tutturabilecek misiniz? Bu soruların cevaplarını düşünürken e-ticaretin avantajlarından bahsedelim. Bir web sayfanız varsa aynı anda yüz, bin belki yüz bin kişiye aynı kalitede hizmet verme şansına sahipsiniz. Tabi ki burada önemli olan şeyler var, e-ticaret altyapısının iyi olması, ödeme sistemlerinin iyi olması, alt tarafta bir sürü kriter var ama bunlar tamamsa siz bir web sayfasıyla aynı anda 100 milyon kişiye kadar da hizmet verme şansına sahipsiniz, bu anlamda bu çok büyük bir avantaj.

 

Biraz da tüketici için avantajlara bakalım. Bir tüketici için e-ticaret neden avantajlıdır? İnternetin olduğu her yerden online alışveriş yapma şansına sahipsiniz. Zamandan ve paradan tasarruf, çünkü bir mağazaya gitmeye gerek yok, oturduğum yerden bir ulaşım yapmadan çok rahat bir şekilde alışveriş yaparak zamandan ve paradan tasarruf etme şansına sahibim. Bir sürü markayı karşılaştırabilirim mesela bir tshirt almak istedim ve belirli markaları beğeniyorum ve bu markaları karşılaştırarak hangi markada daha uygun fiyatta alma şansım var bunu görme şansına sahibim. Online alışverişte indirimli ürünler oluyor, bunları yakalama şansına sahibim. Fiziki alışverişte bir sürü mağaza gezmek zorunda kalacağım ama online alışverişte, bir tüketici olarak girdiğimde çok kısa bir sürede indirimli ürünleri görme şansına sahibim. Bu anlamda, zaman zaman fiziki mağazadan daha ucuza alma şansınsa sahibim.

Murat Erdör ・ 4 dk
3. E-Ticaret Yapmanın Dezavantajlarıplay icon

3. E-Ticaret Yapmanın Dezavantajları

Bir mağaza açtık, online satış yapıyoruz, avantajları var ama dezavantajları yok mu? Mutlaka var, gelin sizlere biraz bunlardan bahsedelim. Tüketici ile sıcak bir iletişim kurmanın zorluğu. Örneğin fiziki bir mağazanıza müşteri girdiğinde tezgahtar gidip “Hoş geldiniz, size nasıl yardımcı olabilirim?” diyebilir. Ama online tarafta böyle bir şansımız yok. Bu anlamda burada neler yapabiliriz? Online kanallardan insanları kaynaştırmak anlamında birtakım sorular sorabiliriz, insanları etkileşim içerisine sokabiliriz. Bu şekilde çalışmalara sayesinde sıcak iletişime geçebiliriz. Ürünü deneme şansının olmaması, bu da bir handikap olarak görülebilir. Tüketici e-ticarete alıştıktan sonra çok büyük bir sorun olmaktan çıktı. Ama hala bazı tüketiciler “Acaba olur mu? Sipariş versem bir sorun olur mu?” gibi soru işaretleri olabiliyor. Ürünü deneme şansının olmaması sıkıntı gibi gözüküyor ama şirketler ise üç boyutlu görseller koyuyor, mümkünse ürünün videosunu koyuyor, tüketici / müşteri yorumları alınıyor, bunlar çok etkileyici oluyor. Yani siz bir ürüne baktığınızda üç boyutlu resimler gördüğünüzde, güzel bir video gördüğünüzde, müşteri yorumları gördüğünüzde sizin alıp ya da almama konusunda karara varmanız daha da kolaylaşıyor.

 

Bazen ürünü beklemek zor olabiliyor ya da ürün geldiğinde deforme olma ihtimali olabiliyor. Günümüzde artan e-ticaret ile beraber kargo şirketleri de arttı, kargo ihtiyaçları da arttı ama zaman zaman kargo hizmetleri gecikmeli olabiliyor. Burada firmalar şunu yapıyor, örneğin İstanbul içinde aynı gün kargoya verme taahhüdünde bulunuyor, aslında çoğu şirketin yaptığı bir durum. Günümüzde hala ödeme sistemleri ile alakalı güvensizlik olabiliyor. “Kredi kartı ile ilgili bir sorun olur mu?” gibi soru işaretler var. Bu anlamda e-ticaret firmalarına şunları öneriyoruz: farklı ödeme seçenekleri sunmak, kredi kartı da olsun, kapıda ödeme olsun, havale eft gibi ödeme seçenekleri de olsun, böylece tüketici kredi kartından yana bir sorunu varsa diğer seçenekleri seçer ve güven sorununu ortadan kaldırmış oluruz.

 

Daha çok yurtdışında ücretlerle alakalı sıkıntılar yaşanıyor çünkü yurtdışında kargo ücretleri gerçekten pahalı. Türkiye’de fiyatlar daha ucuz olmasına rağmen yine de tüketici kargoya para vermek istemiyor. Bu anlamda firmalara şunu öneriyoruz belirli bir fiyat üstüne kargoyu ücretsiz sunmak. Bunu yapan firmalar bu sorunu böyle aşabiliyor. Gecikmelerde de eğer fiziki mağazası varsa, online üzerinden alışveriş yapıp fiziki mağazadan ürünü alabiliyorsunuz. Fiziki mağazası fazla olanlar için daha avantajlı çünkü tüketici istediği mağazayı seçebiliyor.

 

Bir takım hacker kişiler web sayfalarına saldırı yapabiliyor, siber güvenlikle alakalı sıkıntılar yaşanabiliyor. Her ne kadar yazılımlar ve altyapılar gelişmiş olsa da siber güvenlik ile ilgili sıkıntılar olabiliyor. Bunu sadece e-ticaret sitesi olarak düşünmeyelim, büyük bankalarda bile bunlar yaşanabiliyor. Güvenlik önemli olduğundan gerekli tedbirleri almak gerekiyor.

 

Ve online ödemeye güvensizlik. İnsanların akıllarında hala bu konuda güvensizlik olabiliyor. O yüzden farklı seçenekler sunmakta fayda var. Verdiği bilgilerin çalınma korkusu, kredi kartında fazla para çekilmesi korkusu olabiliyor. Bu konularla ilgili web sitesinde bilgilendirme metinlerinin olması önemli

Murat Erdör ・ 5 dk
4. E-Ticaret - Rakamlarplay icon

4. E-Ticaret - Rakamlar

Bu videomuzda, biraz da e-ticaretteki rakamlardan bahsetmek istiyorum. Ticaret bakanlığından aldığımız rakamlara baktığımızda farklı farklı veriler var. Verilere bakman neden önemli? Çünkü bu verilere bakarak sektörünüzde “neler oluyor, nereye gidiyorsunuz, ne yapabilirsiniz, pazarlama bütçelerinizi nerelere ayırmalısınız?” bunu hakkında fikir sahibi olacaksınız.  İlk veri e-ticaret faaliyetinde bulunan işletme sayıları. Şu an da 68.000’ den fazla işletmenin e-ticaret faaliyetlerini yürüttüğünü görüyoruz ve bunlardan 57.000’den fazlası ise pazar yerlerinde faaliyet gösteriyormuş. Hem kendi sitesinde hem de pazar yerinde faaliyet gösteren işletme sayısı da 5.000’den fazla. Bu sayılar önemli. Hangi illerde kaç tane e-ticaret işletmesi var diye baktığımız zamanda, tahmin edebileceğiniz üzere İstanbul, İzmir, Ankara ilk üçte oluyor. Antalya, Bursa ve Konya gibi illerimize de baktığımız da e-ticaretle ilgili bir sürü işletmenin olduğunu görüyoruz.

 

Hacimler de önemli, peki hacim niye önemli? Hangi aylarda daha çok alışveriş oluyor? Bunu görmek anlamında ticaret bakanlığının bize verdiği baktığımızda örnek olarak, 2019 yılında kasım ayında bir artış var genel olarak diğer aylarda %7 - %9 aralarında gezinirken kasım ayında yükselme olmuş. Niye? Çünkü kasım ayında 11-11 kampanyaları, black friday ya da efsane Cuma denilen kampanyalar çok gündemde o yüzden kasım ayında inanılmaz indirimler yapılıyor ve tüketici belki de 5-6 ay almadığı ürünleri o günlere saklıyor ve ertelenen talep yerine geliyor. O yüzden birçok e-ticaret şirketi de sırf kasım ayına özel kampanyalar yapıyor hatta üç ay öncesinden hazırlıklar yapıyorlar ki o dönemde en iyi satışı yapabilmek adına. Pazarlama bütçesi yaparken sene başında belki o bütçeyi eylül-aralık arasında tutmanız gerekir. Bir de eylül ayının şöyle bir özelliği var, eylül ayı okulların geri dönüş zamanı, okulların açılması demek ailelerin tatilden dönmesi demek, tatilden dönmek demek, herkesin kendi şehrinde olması demek ve ticaretin maksimize olduğu zamanlar demek. Bu anlamda eylül-aralık arası faal geçiyor. Aralık ayında yılbaşı dönemi var, yılbaşı hediyeleri var. Hem şirketlerin kurumsal hediye gönderdiği hem de insanların birbirlerine hediye gönderdiği dönem, o yüzden o iki ay çok değerli olabiliyor.

 

Günler dağılımı da var, bu çok sorulan bir soru. Acaba hangi gün daha fazla alışveriş yapılıyor? Ticaret bakanlığının verdiği bilgilerde kartlı ödeme bilgilerine bakıldığında en fazla alışverişin yapıldığı gün pazartesi günü %17,05, daha sonra ise gittikçe azalıyor. Hafta sonları en az oluyor. Yani burada şöyle bir fikir edinmek gerekiyor yine sosyal medya kanallarınızı, diğer kanallarınızı, reklam veriyorsanız buna göre optimize etmenizi tavsiye ederim. Pazartesi günü daha fazla alışveriş yapılıyorsa belki o güne özel kampanyalar koymanız, o güne özel pazarlama kampanyaları çıkartmanızı öneriyorum. Haftanın ilk iş günü olduğu için acaba insanlar ondan dolayı mı mutsuzluğunu dağıtmak için alışveriş mi yapıyor? Arkadaki psikoloji faktörü bilemiyorum. Şu veriler gösteriyor ki pazartesi günü en yoğun zaman. Hafta sonları belki de insanlar dışarıda oluyor belki fiziki mağazalara gidiyor orada alışveriş yapıyor, belki böyle bir fikir üretebiliriz.

 

Peki insanlar hangi illerden daha fazla alışveriş yapıyorlar? Tabi ki tahmin edebileceğiniz üzere %36 ile ağırlıklı olarak İstanbul başı çekiyor. Ne demek bu? Yani sizin nerede olduğunuz önemli değil, firmanız nerede, ne sattığınız önemli değil ama burada gözüken şey şu demek ki sizin malınız ne olursa olsun alıcısı İstanbul’ da var çünkü en fazla pay burada. Daha sonra Ankara ve İzmir var, sonrasında Bursa ve Kocaeli var. Burada sayılara baktığımızda bir sürü şey üretebilirsiniz, bir sürü şey düşünebilirsiniz ama belki de bu 6 ile odaklanmak, belki de ürünlerinizin reklamını çıkartırken bu 6 ile odaklanmak mümkün. Bunu yapmanızı tavsiye ederiz. Sayılar hiçbir zaman yalan söylemez.

 

Peki geçen sene ne olmuş? E-ticaret hacmi 2019 senesinde sayı 136 milyar TL. Ödeme sistemlerine baktığımızda kartlı ödemeler, kapıda ödemeler ve havale EFT ödemeleri var. Tahmin edebileceğiniz üzere en yüksek pay kartla ödeme. 97.5 milyar TL kartla ödeme yapılmış. Havale, EFT ödemeleri de arkasından geliyor 29.5 milyar TL. Kapıda ödeme yapılır mı acaba, insanlar kapıda ödeme yapıyor mu? Evet yapıyorlar, 8.9 milyar TL kapıda ödeme yapmış. Yani strateji kurarken deminden beri bahsediyoruz, ödeme sistemleri kurarken seçenekleri bol tutun. Tüketici sadece kart ile ödeme yapmıyor kapıda da ödeyebilir, havale EFT’ de yapabilir. O yüzden web sayfanıza mutlaka farklı ödeme alternatifleri sunun ki müşteriyi kaçırmayın, bu çok önemli. Burada adet olarak baktığımızda, en fazla adet havale ve EFT tarafından gelmiş. 657 milyon adet ürün sipariş edilmiş. Kartla ödeme de ikinci sırada, 532 milyon ürün buradan sipariş verilmiş, en sonda ise kapıda ödeme geliyor 176 milyon adet ürün sipariş edilmiş. Kartla ödeme daha az olmasına rağmen tutarlar daha fazla.

 

Sektörlere göre sepet ortalaması nedir? Şöyle bir örnek verelim, on tane müşteriniz var 1000 liralık alışveriş yaptı demek ki sizin sepet ortalamanız 100 lira. Bir müşterinin ortalama yaptığı alışveriş tutarı. Bu niçin önemli? Çünkü sizin müşterinizin sepet ortalamasını bilirseniz buna göre kampanyalar yaparsınız. Örnekten ilerlersek bir müşterinizin sepet ortalaması 100 TL ise şöyle bir fikir çıkartabilirsiniz 100 TL ve altı alışveriş yapan “değersiz müşteri”, ama 100 TL üzeri alışveriş yapan müşteri “değerli müşteri”, 500 TL ve üstü “çok değerli”, 1000 TL ve üstü “VIP” diyebilirsiniz. Çünkü 1000 TL ve üstü alışveriş yapan bir müşteri on müşteri yerine geçiyor. Şimdi tabloya baktığımızda 136 milyar TL alışverişi sektörlere bölmüşler. Havayolları, seyahat, giyim, elektronik, çiçekçilik, kitap dergi gibi. Mesela sizin şirketiniz giyim sektöründe ise Türkiye’nin ortalamasına bakarak 160 TL’lik bir sepet ortalaması var diyebiliriz. Yani sizin online alışveriş kanalı, e-ticaret siteniz 160 TL ise siz Türkiye geneli ile aynı yerdesiniz, ama 100 lira ise demek ki siz bir şeyleri eksik yapıyorsunuz, rakipleriniz daha önde demektir. Bu anlamda bu rakamlara bakmak çok önemli. Ya da siz yeni başlayacaksanız, sektöre yeni girecekseniz ve sizin sektörünüz yine giyim olsun, buradan birtakım varsayımlar çıkartabilirsiniz, bir takım gelir modelleri çıkartabilirsiniz yani kaç müşteriye ulaşacaksınız, ne olacak, ne kadar para kazanabilirsiniz? Tahmini rakamlar üretmek mümkün olabilir. Online alışverişte en düşük gelir yemek kategorisi 34 TL, en yüksek yer ise havayolları. Çünkü uçak bileti alınıyor vs. Ortalama sepet tutarı ise 99 lira 50 kuruş neredeyse 100 liralık bir ortalama var.

 

Taksitli ödeme ne demek? Kredi kartı ile alışveriş yapıyor ve online de kaç taksit yapıyor? Burada en yüksek ev dekorasyonu ve beyaz eşyada. Neden? Çünkü bir ev dekorasyonu, bir beyaz eşya pahalı ürünler, o yüzden tüketici ne yapıyor bir anda peşin ödeyemeyeceği için ya da ödemek işine gelmediği için taksitlendiriyor. O yüzden en fazla ev dekorasyonu ve beyaz eşyada taksitlendirme olmuş. Mesela kitap ve dergi daha ucuz olduğu için orada taksitlendirme en az olmuş.

 

Şimdi de şöyle bir şeye bakalım. Kartlı ödemelerin fiziki alışverişe oranı. Mesele şöyle bir örnek verelim, giyim sektörü şunu demek istiyor; Türkiye genelinde 100 liralık bir alışveriş olduysa bunun %14’ ü online kanaldan gelmiş. Ama yazılıma baktığımızda %75’ i e-ticaret tarafından gelmiş. Kitap ve dergiye baktığımızda %51, yani 50-50 gibi düşünün. Bu da size bir fikir verecektir.

 

Hep konuşuluyor, sevgililer günü, anneler günü ve babalar gününde e-ticaret hacminin mal ve hizmetlere göre dağılımı. Özel günler çok önemli, sevgililer günü, babalar günü, anneler günü, bu tip günler de hangi ürün kategoriler daha fazla satılmış? Mesela çiçek ve çiçek angajmanları, tahmin edebileceğiniz gibi en fazla sevgililer gününde alınmış 4.19 ile, sonra anneler gelmiş sonra ise babalar gelmiş. Elektronikli ev aletlerine baktığımızda yine sevgililer, anneler ve babalar şeklinde gitmiş ama bilgisayar ve bilgisayar hizmetlerine baktığımızda büyük bir kısım babalarda. Bu da size bir fikir verecektir. Hangi sektörde iseniz o sektörde hangi ürünlerin hangi günlerde daha fazla gittiğini görme şansına sahipsiniz. Televizyon ve ses sistemi anneler ağırlıkta sonra babalar geliyor en son ise sevgililere.

 

 Ve e-ticaret hacminin dağılımı; %85’ i yurtiçi harcamalarda olmuş, yurtdışı kaynaklı ödemlerde %9 gibi bir pay var ve yurtdışına yapılan ödemelerde %6’lık bir pay var. Bir rakam daha var paylamak istediğim, BKM (Bankalar arası Kart Merkezi)’nin paylaştığı 2020 mart ve nisan ayında yapılan alışveriş miktarları ve kullanılan kart sayısı. Kullanılan kart sayısına baktığımızda ilk defa online alışverişte kullanılan kart sayısı 5 milyon. Sosyal mesafenin olduğu bu günlerde fiziki mağazalara gitmeye çekindiği bugünlerde insanlar ne yapıyor? E-ticarete gidiyor, online alışveriş yapıyor ve bu anlamda da bugüne kadar hiç online alışverişle tanışmayan bir kitle burada internetten alışveriş yapmış. 5 milyon kişinin yaşı vs. gibi bilgileri daha açıklanmadı ama tahminen 65 yaş ve üstü fazla. Çünkü onlar evden çıkamadılar, evde kaldıkları için online alışverişe biraz mesafeliydiler ama bu dönemde büyük bir çoğunluğu online alışverişle tanıştı. Memnun kalanlar ise buna devam edecektir. Bu da e-ticaret için büyük bir itici güç, çok büyük bir kitle hacimleri arttırdı ve daha da artmaya devam edecek gibi gözüküyor.

Murat Erdör ・ 14 dk
5. E-Ticarete Başlamadan Önce Cevaplanması Gereken Sorularplay icon

5. E-Ticarete Başlamadan Önce Cevaplanması Gereken Sorular

Evet, e-ticarete başlamaya karar verdiniz ama başlamadan önce cevaplanması gereken bazı sorular var, isterseniz bu sorulara bakalım ve cevaplarını arayalım.

 

En önemli konu bence bu; ne satacaksınız, ürün mü, hizmet mi?  Ürünse kendi ürününüz mü? Ya da hizmetse kendi hizmetiniz mi? Bunların cevabı var mı? Buradaki önemli olan şey şu, kendi ürününüz olursa kendi ürettiğimiz ürün olursa burada fiyatlar üzerinde oynama şansına sahipsiniz ama bir başkasının ürününü satıyorsanız biraz daha burada kısıtlı kalacaksınız, biraz daha dezavantajlı olacaksınız o yüzden kendi ürününü varsa daha avantajı olacağınızı söyleyebilirim. Bir de dikey mi satacaksınız yoksa her ürünü mü satacaksınız. Dikeyden kastım şu; mesela sadece çorap mı satacaksınız, yoksa tamamen erkek ürünleri mi? Arada çok büyük bir fark var, hepsini artısı ve eksisi var ve bunları iyi düşünmenizi istiyoruz çünkü çok çok önemli.

 

İkinci sorulması gereken soru; rakipler. Hani bir hikâye vardır ya aslında hikaye değil başımıza gelir görürüz. Mahallemizde bir bakkal vardır, iyi iş yapıyordur ve ondan sonra iyi iş yaptığını gören başkası ikinci bakkalı açar o da iyi iş yapıyordur. 3. bakkal gelir bir bakarsın bir sene sonra aynı mahallede 10 tane bakkal olmuş ve ilk bakkal eskisi kadar iyi iş yapmamaya başlamış çünkü kar marjı düşmüş. E-ticarette öyle yani, rakipleriniz kimlerdir buna iyi bakmak lazım. Eğer satacağınız ürünle alakalı çok yerleşik, uzun yıllardır bu işi yapan firmalar varsa girmenin akıllıca olduğunu düşünmüyorum.  Mesela Türkiye'de 20 senedir bu işi yapan farklı farklı kategoride şirketler var ama sizin ürününüz çok niş değilse, çok bilinen ve iyi değil ise çok böyle herkesin ulaşabileceği bir ürünse orada çok rekabete girmenin manası yok. Rekabetin çok olup olmadığına bakmak lazım. Tabii ki şunu demek istemiyorum yani, giyim sektörüne bakalım binlerce marka var, niye bin bir olmasın niye iki bin olmasın. Tabii ki bu sektörü büyütüyor ama bazı sektörlerde gerçekten girmemek çok daha mantıklı, bunları da zaten siz düşündüğünüzde anlayacaksınız. Çok büyük markanın olduğu yerlerde olmak pazarlama faaliyetleri anlamında, bütçe anlamında sizi zorlayacaktır, o yüzden rakiplere bakmakta fayda var. Rakipleriniz ne yapıyor, hangi kanallardan kimleri ulaşıyor, bunlar bakmak özümsemek ve kendi stratejinizi uygulamak anlamında önemli.

 

Hedef kitle. Maalesef bu soruyu sorduğumuzda hedef kitleniz kim, siz kime hitap ediyorsunuz diye sorduğumuzda genelde firmalar şu cevabı veriyor; herkes. Herkes diye bir şey olamaz, mutlaka hedef kitleniz vardır. Mesela anne ürünleri satıyorsunuz, bebek ürünleri satıyorsunuz hedef kitleniz belli; kadınlar ve anneler. Futbolla alakalı bir ürününüz varsa hedef kitleniz belli; erkekler, fast food sektörü ise daha çok gençler, bunu iyi bilmek lazım. Hedef kitleyi iyi tanımlarsınız pazarlama kampanyalarınızda da buna göre yapacaksınız, markanızı o anlamda iyi konumlandırmanız lazım.

 

Sık sorulan sorulardan bir tanesi bu. Evet biz ticarete başlıyoruz, acaba bir yazılım mı alsak, yoksa bir piyasada hazır e-ticaret altyapısı mı alsak, bunları şöyle cevaplayabiliriz. Şimdi eğer basit bir şey yapacaksınız, giyim sektöründeyseniz, bir gıda satıyorsanız, yani bilindik ürünleri satıyorsanız, çok komplike bir şey yoksa ben e-ticaret altyapısı almanızı öneririm. Birincisi fiyat olarak çok daha makul, ikincisi artık çok çok büyük markalar bile e-ticaret altyapısından almayı tercih ediyor.

 

Neden çünkü 7/24 hizmet var, çağrı merkezi var çünkü bir sıkıntı olduğu zaman internetten başvurup sorunuzu sorabiliyorsunuz, anında cevap bulabiliyorsunuz, çağrı merkezini arayabiliyorsunuz, karşınıza kurumsal bir yapı var. Ama yazılım olunca, kurumsal olmayan bir firmaya bağımlı kalıyorsunuz ve kurumsal olmayan bu hizmeti dışarıdan almanız sıkıntılı olabilir. Ne tip sıkıntılar? Yazılımcının kahrını çekmek zorunda kalabilirsiniz. Tabi ki yazılımcı arkadaşları çok seviyoruz çok sayıyoruz o ayrı mesele ama genelde sektörde gördüğünüz şey bu. Bir de eğer yazılım dilinden anlamıyorsanız o dilden konuşamıyorsanız o da büyük bir sıkıntı yaratacaktır. Gecikmeler olduğu zaman bu gecikmenin normal mi değil mi olduğunu anlamayacaksınız ama bir e-ticaret altyapısında sistem belli. Zaten yüzlerce siteye hizmet veren şirketler var, alt yapıya giriyorsunuz, bir derdinizi anlatıyorsunuz, ben şu ürünü satacağım şunu yapacağım onlar zaten size hazır bir paket veriyorlar. Hem daha uygun fiyatlara alma şansına sahipsiniz, hem de anında başlama şansına sahipsiniz. E-ticaret altyapısı olan şirketlerinin birçok yerde entegre olma şansı var. O anlamda uzun vadede düşündüğünüzde, e-ticaret altyapısı daha mantıklı.

 

Bir pazar yeri kuracaksanız, uçak bileti satacaksınız, yani çok böyle meşakkatli ve detay gereken bir şey varsa da o zaman tabi ki bu daha özel bir şey olacağı için yazılım almanızı öneririm. Ama bir kobi için e-ticaret altyapısı şirketinden bir paket almak, e-ticaret paketi almak çok daha mantıklı olacaktır.

 

Ödeme altyapısı sağlam bir  şirketten mi anlaşmalıyız yoksa bir banka ile mi anlaşmalıyız? Eğer bir şirketiniz varsa zaten bir bankayla çalışıyorsunuzdur. Bankalar belki size hızlıca sanal pos verecektir ama bazı insanların şirketleri olmayabiliyor, yeni kurmuş olabiliyor, o anlamda ödeme alt yapısı sağlayan firmalar çok daha hızlı olabiliyor, çok daha esnek olabiliyor. Bir de tabi ödeme altyapısı sağlayan firmalar aynı anda birden fazla banka ile anlaşmalı olduğu için burada daha hızlı hizmetler verilebiliyor. Kampanyaları daha esnek olabiliyor ama siz bir bankayla anlaştığınızda o bankaya karşı sorumlu oluyorsunuz, o banka kampanyaları ile sınırlı oluyorsunuz, o anlamda artılar ve eksiler var. Ama şunu söyleyebilirim ödeme altyapısı sağlayan firmalar da şu anda çıkışta yani yükselişte. Bir sürü kobi buradan ya da şahıs ödeme altyapısı sağlayan bir firmadan hizmet alıyor. Burada önemli olan şey şu, yüzde kaç komisyon kesilecek, hizmetin, yani ana para size ne zaman geri dönecek, vadeler ne kadar eder, bunları konuşmak lazım. Bunların detaylarını öğrendikten sonra karar verecek olan sizlersiniz.

 

Şimdi pazarlama tabii çok önemli, siz bir sayfa kurdunuz, e-ticarete başladınız bunu duymanız lazım. Bir sürü kanal var, acaba siz mi yapmalısınız yoksa bir ajansla mı çalışmalısınız. Burada artılar ve eksiler var. Bir ajansla çalışmak kolay değil, bir bütçeniz olması lazım. Eğer siz bu işe yeni başlayan bir firmaysanız, bir kobi iseniz belki buna bir bütçeniz olmayabilir. Bu anlamda belki kendiniz baştan başlayabilirsiniz, o zaman belki uygun bütçeler sunan bir ajansa çalışabilirsiniz ama günün sonunda bütçeniz olsun ya da olmasın mutlaka pazarlamayla alakalı çoğu şeye hâkim olmanızı öneririm. A'dan z'ye bilmenize gerek yok ama hâkim olun. Çünkü yarın işler büyüdüğünde daha büyük ajanslarla çalışmaya başladığınızda aynı dili konuşuyor olmanız lazım, yani sosyal medya kanallarından, hangi kanal daha fazla iş yapıyor bunları bilmeniz lazım. O yüzden de benim size tavsiyem zaman ayırabilecekseniz ilk başta kendiniz başlayabilirsiniz. Ondan sonra işler biraz da büyüdüğü zaman bunu bir ajansa devredebilirsiniz. Ama günün sonunda sizin vereceğiz bir karar.

 

Bütçe, yani bir iş kuruyorsunuz, bu iş yani sadece bir e-ticaret altyapısı almak ya da bir yazılım yazdırmakla bitmiyor. En önemli konu pazarlama. Demin bahsetmiştik, bunun için bütçe ayırmanız lazım, para harcamanız lazım, insanlar sizin web sayfanıza nasıl gelecek, on binlerce yüz binlerce web sayfası var. O yüzden kendi sitenizi en iyi şekilde tanınmanız lazım, duyurmanız lazım. Bu da bir bütçe gerektiriyor, bu bütçeye de siz karar vereceksiniz. Çok büyük büyük bütçelere gerek yok, ama tabii ki 0 lira ya da bir şey olmuyor. Bir bütçe ayırarak ufak ufak bütçelerle ilerlemenizi öneririm.

 

Pazar yerleri. Pazar yerini biliyorsunuz, Türkiye’de var dünyada var, bir platform adı altında ürünlerinizi koyuyorsunuz ve tüketici oradan alıyor ve pazar yeri komisyonu veriyorsunuz. Pazar yerinin avantajı ne? Neden insanlar web sayfası olduğu halde bir pazar yerine giriyor çünkü pazar yeri inanılmaz reklam veriyor. Siz web sayfanıza bin liralık reklam verirken pazaryeri 100 bin liralık reklam veriyor. O yüzden o tip yerlerin trafiği çok artıyor, milyonlarca insan o sayfaları geliyor milyonlarca insan o sayfaları biliyor ama sizin yaptığınızı bilen kişi sayısı kaç çok az.

 

Şimdi genelde sorulan soru şu pazar yerinde de ürün satmalı mıyım, ya da şu soruluyor önce pazar yerinde mi satmalıyım ya da hiç web sayfası açmamalı mıyım?  Benim tavsiyem şu olacaktır web sayfası mutlaka olmalı, kendi e-ticaret alt yapımızın olduğu bir web sayfası olmalı. Neden? benim bir arkadaşım var pazar yerine mal satıyor web sayfası yok hayatından gayet memnun para kazanıyor, tabi ki kazanır ama şöyle düşünmenizi istiyorum; bir pazar yeri sizin kontrolünüzde olan bir yer değil ama web sayfası sizin. Günün sonunda pazar yerinde de olun kendi sayfanızda olsun aynı anda ikisini götürün. Pazar yerinde olmak da iyi bir şey çünkü markanız görünür oluyor tanınır oluyor ama günün sonunda pazar yerinde o müşteri sizin olmuyor burada müşteri de sizin data da sizin. Sizin bir markanız var, sizin bir e-ticaret siteniz var, o yüzden mutlaka e-ticaret altyapısı, bir web sayfanız olsun, pazar yerinde de aynı anda satış yapmaya başlayabilirsiniz. Hatta çoğu e-ticaret paketinde bu tip pazar yerleriyle entegrasyon var ve entegre olarak burada ürünlerinizi rahatlıkla satabiliyorsunuz.

 

Kargo ile nelere dikkat etmek lazım. Kargo Türkiye'deki en büyük sorunlardan bir tanesi maalesef. Neden? Çünkü artan talebe yetişemediler, fiyatlar çok düşük olduğu için aynı şekilde eleman istihdamı yapamıyorlar. Kargo firması ile anlaşırken sadece fiyata endekslenmeyin, verilen hizmetlere bakın, referanslara bakın hatta belki aynı il içerisinde yapacaksanız belki sizin kendi araçlarınız varsa onlarla ilerleyebilirsiniz. Belki bazı yerlerde butik firmalarla anlaşabilirsiniz ama birden fazla firmayla anlaşmanızı öneririm. Çünkü bir firmaya bağlı kaldığınızda sıkıntı olduğunda bunu açmak için alternatif bir kanal arayacaksınız, o yüzden de birden fazla kargo firmasıyla, lojistik firmasıyla mutlaka anlaşmamızı öneririm

Murat Erdör ・ 12 dk
6. E-Ticaret Sitenizde Dikkat Edilmesi Gerekenlerplay icon

6. E-Ticaret Sitenizde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bu videomuzda e-ticaret sitenizde dikkat etmesi gereken noktalardan bahsedeceğim. Ben her zaman kendimizi tüketicinin yerine koymaktan bahsediyorum yani, kendimizi tüketici yerine koyalım ki daha iyi anlayalım.

 

Bir internet sitesine girdiğinizde neye dikkat edersiniz? Mesela düşünün, bir web sayfasına girdiniz, bir saniye geçti, üç saniye geçti, on saniye geçti ve web sayfası hala açılmadı, bekler misiniz? Beklemeyiz. Aynı şekilde tüketici de beklemiyor. Tüketici hızlı açılan bir web sayfası istiyor, iki saniye geçtiği zaman oradan başka yere atlıyor. Bu anlamda mutlaka hızlı açacak bir web sayfası olması lazım. Yazılım aldığınız yer ya da paket aldığınız yerde bunu konuşmalısınız.

 

Güvenlik günümüzün en önemli konusu, web sayfanızın hacklenmemesi, web sayfasındaki bilgilerin kötü amaçlı insanların eline geçmemesi çok önemli. İşte bu yüzden mutlaka ve mutlaka SSN sertifikası olması gerekiyor. Yazılım yaptırdığınız yerler ya da e-ticaret paketi aldığınız yerlerin ile alakalı ne tip önlemler aldıklarını konuşmanız çok önemli. Bir örnek vereyim, herhangi bir fiziki mağazaya gittiniz ve ortalık bomba patlamış gibi, her şey karışık, kötü, bir daha o mağaza gider misiniz? Göz zevkinizi bozuyor. Online tarafta böyle, tasarım çok önemli. Çünkü burada, online tarafta bir fiziki bir temas olmadığı için, bir vücut dili olmadığı için, bir konuşma olmadığı için en büyük kıymetli şeyiniz tasarım. Web sayfanızın güzel gözükmesi. O yüzden tasarıma çok dikkat etmek lazım, rakiplere bakmak lazım, sadece Türkiye’de ki rakipler değil, dünyadaki rakipler, sektörünüzdeki insanlar, firmalar, ne yapıyor? Burada ona dikkat etmek lazım ki ona benzer şeyler yapalım ve göz alıcı tasarıma imza atalım.

 

Kullanıcı dostu olması yani “UX” deniliyor bunu hep görüyorsunuzdur, “user experience” deniyor. Kullanıcı dostu olması lazım. Şöyle bir örnek vereyim, kullanıcı dostu ne demek? Girdiğiniz web sayfalarını düşünün. Yukarıda kategori vardır menüler, erkek giyim, kadın giyim, çocuk giyim gibi. Altta sözleşme vardır, hakkımızda vardır. Sağ tarafta bir yerde e-bülten aboneliği vardır, ortalarda banner vardır. Aşağı yukarı %90-95 web sayfası bu şekilde yapılmıştır. En alttaki kısımları yukarı koysanız, bannerlar aşağıda olsa, kategori solda olsa, karman çorman bir şey olsa tüketici şaşırır, çünkü alıştığı bir şey değil. Tüketici neye alışmış? Bizler neye alışmışız? Yukarıda kategori vardır, aşağıda sözleşme vardır, format vardır ama bunun dışına çıkarsanız kullanıcı dostu olmaktan öte gidersiniz ve insanlar bir daha girmezler, belki beş sene sonra daha farklı bir kategori olacak, daha farklı menü olacak ama şu anda ki sistem bu, o yüzden de kullanıcı dostu olmasına önem gösterin, özen gösterin.

 

Bir müşterinin satış sonrası aldığı hizmeti online platformlarda, sosyal medya kanallarında alaşağı etmesi çok basit. Oradan bir ürün aldım, çok kötü bir hizmet demesi çok kolay, on saniye bir işlem. Sizin itibar üretmeniz lazım. Yani burada e-ticaret işi yapıyorsunuz, sonuçta emek veriyorsunuz, para harcıyorsunuz, zaman harcıyorsunuz o yüzden müşteriye de satış sonrası en iyi hizmeti vermek zorundasınız. Burada sosyal medya kanallarından, chat bottan, çağrı merkezinden ya da e-posta adresinden çok hızlı müşteri ihtiyaçlarına istek ve talepleri geri dönmemiz lazım. Bazen şunu görüyoruz, biz de bir tüketici olarak, bir markayla bir sıkıntı yaşıyoruz, çağrı merkezini arıyorsun cevap alamıyorsun, Twitter'dan yazıyorsun cevap alamıyorsun, bunlar çok kötü yani bir daha o markaya gitmek istemiyorsun. O yüzden bu intibayı yapmamak için mutlaka hızlı geri dönüş şart.

 

Fotoğraf kalitesi, deminde bahsettim bir online mecrada en önemli konu tasarım ve fotoğraf kalitesi yani siz girdiğinizde o çekilen fotoğraflar üç boyutlu değilse, güzel gözükmüyorsa, ürünü iyi yansıtmıyorsa burada bir sıkıntı vardır, yüksek çözünürlüğü yoksa burada bir sıkıntı vardır o yüzden mutlaka ürün fotoğraflarınızı bir fotoğrafçıya ya da bu işi profesyonel yapan birisine çektirmenizi tavsiye ederim. Çünkü bir defa çekeceksiniz, bir defa koyacaksınız. Ürün sattıran görsel, ürün sattıran video o yüzden bunlar çok önemli bunların altını çiziyorum.

 

Kampanya modülleri, yani bir yazılım aldınız ya da bir paket aldınız, kampanya modülleri var mı? Kampanya modülleri dediğimizde ne anlıyorsunuz? Mesela şöyle kampanyalar vardır, 3 al 2 öde. Acaba web sayfanızda böyle bir şey yapma şansına sahip misiniz? Ya da indirim kodu vardır, işte şu indirim kodunu gir %20 indirim kazan, şu tarihe kadar. Acaba sizin web sayfanız, e-ticaret siteniz bu tip indirim kodları üretebiliyor mu? Üretiyorsa belli bir tarihe kadar üretebiliyor mu. Bunları üretebilmesi önemli olduğu için de mutlaka bir e-ticaret yazılımı ya da paket alırken bunları sormamızda fayda var, kampanya modülleri var mı? Varsa neler var? Bunları mutlaka detaylı konuşun.

 

Dünyadaki herkesin artık elinde cep telefonu var ve herkes cepten ulaşıyor, hatta Türkiye’de de rakamlar gösteriyor ki artık insanlar online taraftan daha fazla sitelere giriyor, online taraftan daha fazla alışveriş yapıyor o yüzden web sayfanızın mobil uyumlu olması çok önemli. Zannetmiyorum ki artık bu geldiğimiz çağda mobil uyumlu olmayan web sayfası kalmadı ama mutlaka ve mutlaka bir e-ticarete başlarken web sayfanızın mobil uyumlu olmasına dikkat edin ya da oraya konacak olan resimlerin, görüntülerin, videonun mutlaka mobil uygulaması dikkat edin. Kendinize tüketicinin yerine koyun, bir web sayfasına girdiğinizde cep telefonundan görüntü çok kötü, büyütmeniz gerekiyor ne yaparsınız? Zaman kaybeder misiniz? Hayır, gidersiniz başka bir markaya. O kadar emek veriyorsun, web sayfanıza geliyor ve adam beş saniye sonra gidiyor, niye? Çünkü mobil uyumlu değil, o yüzden bu çok önemli buna da dikkat etmenizi tavsiye ederim.

 

Sipariş ödeme adımları, bu çok çok önemli olan bir tanesi. Yani müşteri geldi, siparişi verdi, sepete attı, ödeme adımına giderken bir sıkıntı yaşanıyor, çevrenize bakın sepette bırakılan ürün çok mu var? Niye insanlar sepette ürünleri bırakıyor? Niye ödeme adımını atlayamıyor? Yani en önemli kısmı yapmışsınız, tüketici gelmiş, sepete ürünleri atmış, en son aşamaya gelmiş ama satın alma işlemi olmamış, niye olmamış? Orada bir güvensizlik mi? Orada satış tuşu çalışmıyor muydu? Her gün istatistiklere bakıp, bazı günlerde 5 kat sepet ortalaması artmışsa belki de o tüketicileri seçip, arayıp, niye alışveriş yapmadınız? Ne oldu? Diye sorman lazım. Benim şahsen başıma gelen birkaç örnek var mesela. Bir online alışveriş yaparken satın alma yaptım ve sayfa kapandı, bir kez daha girdim ve bir kez daha kapandı, üçüncüye cesaret edemedim acaba parayı çektin mi? Çekmedi mi? Aldı mı? Almadı mı? İkilemde kaldım, en sonda çağrı merkezini aradım, web sayfası iki defa para çekmişti bir tanesini iptal ettirdim. Yani bu tip hatalar olabiliyor çünkü sonuçta hepsi bir yazılım bu anlamda bu adımlara çok dikkat etmek lazım.

 

Farklı programlara entegre olmak, yani entegrasyon gerekiyor. Bu ne demek? Sosyal medya kanallarına reklam vereceksiniz, arama motoruna reklam vereceksiniz, e-posta gönderimi yapacaksınız, bunları yapan farklı farklı şirketler var, Türk ya da yabancı. Bunlarla entegre olabilecek, bağlanabilecek bir e-ticaret alt yapınızın olması lazım. Bu yüzden bir e-ticaret sitesi alırken aldığınız yere bunları sormanız lazım. kimlerle entegre olabiliyor? Bunlar çok önemli. Belki e-fatura alacaksınız, e-fatura etmeniz gerekecek o yüzden farklı programlarla sorunsuz çalışan bir web sayfasınız olması önemli. Sorunsuzdan kastım bunlar çalışırken de web sayfanızın hızının düşmemesi önemli. SEO uyumlu olması yani organik aramalarda web sayfanıza öne çıkaracak bir altyapısını olması çok önemli. E- ihracat, günümüzde son 4-5 senedir çok konuşuyor yani ürünlerimizin online kanallardan yurt dışına satılması. Eğer sizin yurt dışında bir pazarınız varsa ya da yurt dışına gitmek gibi niyetiniz varsa aldığınız e-ticaret sitesinin e-ihracata yönelik olup olmadığını öğrenmeniz lazım. Belki şu an başlamayacaksınız ama belki iki sene sonra ihracat yapacaksınız o yüzden yabancı seçeneği sunması lazım, farklı para birimlerinden alışveriş sunma imkanı olması lazım, ödeme yani farklı kanallarla ödeme alacak bir alt yapının olması lazım, yurt dışından ve yurt dışındaki farklı kargo şirketlerine entegre olabilecek bir e-ticaret sitesi olması lazım ki e-ihracat yapabilirsiniz, en başta bunu da konuşmanızda fayda var.

 

Sözleşmeler, e-ticaret sitelerinde en altında bir sözleşme oluyor. Genelde herkesin aşağı yukarı aynı oluyor çünkü kurallar, hukuk belli, yasa belli ama orada biraz da özelleştirmenizde fayda var. Kopyala yapıştır yapmamak lazım, bazen onu da görüyorum ve rakipten almış kopyalamış hatta o kadar kopyalamış ki o markanın ismini silmeyi unutmuş, bunlarda çok komik ve amatörce oluyor o yüzden mutlaka hukuk birimiyle, bir avukatla bunu hazırlatıp koymamız lazım, size özel olması lazım ve güncel olması lazım. Her dakika e-ticaret ile alakalı mevzuat değişebiliyor o yüzden güncel bir sözleşmenizin olması sizin için fayda sağlayacaktır.

 

Hakkımızda kısmı. Şimdi eğer bu video izledikten sonra 5 dakikanız varsa aklınıza gelen ilk 3 siteye girin ve hakkımızda kısma bakın. Acaba ne yazmışlar? Yazdıkları şeyler sizi etkiliyor mu? Bir fikir veriyor mu? Yani çoğu şirkette maalesef küçük şirketlerde, kobilerde hakkımızda kısmı ya iki cümleden oluşuyor ya da boş kalıyor. Ben zaten sizi tanımıyorum, çok bilinen bir marka değilsiniz ama ürününüzü gördüm bir yerde, beğendim, bir arkadaşım önerdi baktım ya kim bu şirket? Güvenilir mi? Değil mi? Alışveriş yapmalı mıyım? Yapmamalı mıyım? derken hakkımızdaya bakayım dedim. İşte orada, hakkımızda kısmı samimi ise, güzel yazılmışsa, içtense ben sizden alışveriş yaparım. Tüketici böyle bakıyor bu olaya, mutlaka siz de böyle bakıyorsunuzdur farklı yerlere girdiğinizde. O yüzden hakkımızda kısmını lütfen güzel yazın, farklı örnekleri bakın, yine rakiplere bakın, sektördeki büyük oyunculara bakın, büyük marka bakın ama siz kendiniz yazın bu hakkımızda kısmını.

 

Geri iade politikası, ne demek bu? Tüketici malı aldı, beğenmedi ya da mal uymadı, bedeni olmadı ya da resimde görüldüğü gibi çıkmadı, geri iade etmek istedi. Geri iade biliyorsunuz zaten tüketicinin böyle bir hakkı var ama bazı firmalarda bunu çok profesyonel yönetilmediğini görebiliyoruz. Lütfen geri iade politikanız çok net olsun, müşteriyi üzmeyin ve ürünleri hızlıca alıp para iadesini de hızlıca yapmaya özen gösterin ki markanız iyi şekil bir şekilde ilerleyebilsin.

 

Alternatif ödeme seçenekleri. Türkiye’deki rakamları vermiştik, sadece kredi kartı ile alışveriş yapılmıyor havalesi var, EFT’si var, kapıda ödemesi var mutlaka tüketiciye farklı alternatif ödeme seçenekleri sunun. Bunu yaparsanız çok farklı yerlere gider iş. Üye olmadan alışveriş imkânı tanımak, bazen siteye girerseniz sizden üye bilgisi ister, ben şahsen çok sıkılıyorum bunu yaparken çünkü üye bilgisi, e-mail giriyorsun, telefonla giriyorsun, ona giriyorsun, bunu giriyorsun vakit kaybı, zamanım az. Bazen şöyle şeyler görüyorum, “üye olmadan devam et” oh diyorum daha güzel üye olmadan devam ete tıklıyorum ve hemen işlemi bitiriyorum, ürünü alıyorum. Sırf bu yüzden çok bilinen bir markadan değil de onun çok daha ufak bir markasından alışveriş yaptığım oluyor çünkü bana hız sağlıyor, bana esneklik sağlıyor. Ben üye olmak istesem olurum zaten ama o an acelem var ve hızlıca işlemi tamamlamak istiyorum, o yüzden üye olmadan alışveriş imkânı tanıyan şirketler, markalar benim için çok değerli oluyor.

 

Ve son nokta sık sorulan sorular. Yani her web sayfasını altında genelde görürsünüz ama böyle sık sorulan sorularda hep aynı şeyleri görürsünüz, ben sizin yerinizde olsam çağrı merkeziniz varsa çağrı merkezimize gelen ya da e-mailinize gelen soruları ayda bir çıkartırdım. Hangi konularda sorunlar çıkıyor? Hangi konuda daha çok soru soruluyor? Bunları derleyip toparlayıp ilk 10 soruyu, ilk 20 soruyu koyarsanız ve cevapları yazarsanız belki çağrı merkezine gelen aramalar azalacak, e-mailer azalacak çünkü adam orada okuyup bakacak, bak adam bunun cevabını vermiş diyecek. O yüzden sık sorulan soruları iyi şekilde doldurmanızı, güncel tutmanızı önemle tavsiye ederim. Bir de güven verir yani tüketici der ki ne kadar güzel cevaplamış, her sorunun cevabı var. Ben şahsen bir tüketici olarak girdiğimde çok bilmediğim web sayfası olduğu zaman hakkımızda kısmına bir de bu kısma bakarım, yani sık sorulan sorularda her şey yazmış mı? Yoksa öyle yazmış geçmiş mi? O yüzden size tavsiyem burayı özenle doldurun

Murat Erdör ・ 12 dk
7. E-Ticaret Pazarlama Çalışmalarıplay icon

7. E-Ticaret Pazarlama Çalışmaları

Ve gelelim en önemli noktaya. Pazarlama çalışmalarına. Web sayfamızı aldık, açtık çalışmaya başladık, peki milyonlarca insan web sayfamızdan nasıl haber alacak, kampanyalarımızı nasıl duyuracağız, nasıl satış yapacağız? İlk zamanlar eş dost tanıdık arkadaş güzel alışveriş yaptı, peki şimdi ne olacak? Üçüncü aya geldik satışları nasıl artıracağız? Nasıl sürdürülebilir olacağız?

 

Pazarlama çalışmaları için öncelikli sorulması gereken ilk soru; bütçe. Bütçemiz ne olmalı? Ne kadar para ayırmalıyız? Hangi kanalda gireceğiz birazdan bahsedeceğim, bütçeyi iyi düşünmek lazım. Yani bütçe deyince bazen insanlar çok büyük paralar harcanması gereken bir şey gibi düşünüyor ama sıfır parayla da olmuyor bu iş. O yüzden pazarlama çalışmaları içinde bir bütçe ayırmak lazım, web sayfanızın daha görünür olması için farklı kanallarda görünmeniz lazım. Bu anlamda ne kadar bütçe ayıracaksınız en başta mutlaka bir yere yazmanız lazım, planlamanız lazım.

 

 Ajans konusu, yani ben pazarlama çalışmasını yapacağım ajansla mı çalışmalıyım, kendim mi yapmalıyım? Paranız varsa ajansa gidebilirsiniz ama KOBİ’yseniz, daha bu işlere yeni yeni alışıyorsanız benim tavsiyem kendinizin yapması. Diyeceksiniz ki ben nereden bileyim sosyal medya kullanmayı, arama motoru kullanmayı, onu yapmayı bunu yapmayı. Ben şunu tavsiye ederim, bir sürü video var, Youtube'da bir sürü kolay ulaşabileceğiniz eğitimler var, ücretsiz eğitimler var, arama motorlarının yaptığı nasıl beni kullanmalısın, nasıl daha fazla görülür olmasın gibisinden bir sürü çok değerli insanın yazdığı yazılar var. İnternet bir lebiderya, her şey var orada. Lütfen bakın araştırın bu işler tabi kolay değil adım adım ilerliyor ama günün sonunda bu işleri bir ajansa vereceksiniz bile bazı konulara sizin en azından bilmeniz lazım, hâkim olmamız lazım. Çünkü bir süre sonra onları da o işi devrettiğinizde aynı dili aynı cümleleri konuşmamız lazım. O yüzden burada da siz karar vereceksiniz ama mutlaka sizinle bilmeniz gereken birtakım konular var. Hangi kanallar, en çok sorulan soru bu; sosyal medya mı kullanmalıyım, arama motoru mu kullanmalıyım ya da e-posta pazarlama mı yapmalıyım, blog mu yazmalıyım? Bu sorunun bir cevabı yok. Aslında hepsini yapmak lazım. En baştaki yere dönmemiz lazım, bütçemiz olacak ve o bütçeye göre bir şey çıkartmak lazım. En ideali tabii ki hepsinde olmak lazım ufak ufak. Ama şunu gördüğüm için söyleyebilirim, mesela giyimle alakalı bir iş yapıyorsunuz mutlaka Instagram kanalında olmanız lazım ve burada ufak ufak rakamlarla ufak ufak bütçelerle çok fazla görünür olma şansına sahipsiniz. İş dünyasına yönelik birtakım işler yapıyorsanız, kıyafet değil de daha farklı yazılım vb. gibi Linkedln gibi platform. Çünkü Linkedln beyaz yakanın olduğu ve bu buradaki iş dünyasının daha ağırlıklı olarak kullandığı bir platform. O yüzden yaptığınız iş neyse ona uygun sosyal medya kanalları seçmeniz daha mantıklı.

 

Arama motorunda her yerde çıkıyorsunuz, her yerde görünür oluyorsunuz ama kolay bir iş değil, çok büyük paralar da gidebiliyor. Bu anlamda benim size tavsiyem organik aramalarda öne çıkmanız. Organik arama nedir? Mesela ben ayakkabı yazdım arama motoruna, siz ayakkabı satıyorsanız orada çıkmanız lazım. İlk üç sayfa ilk 4 sayfada. Bu çok kolay bir iş değil, nasıl oluyor? Blog yazmanız lazım, blogdan kastım mesela 2020 senesinin trend ayakkabıları veya ayakkabı ile alakalı imalat süreçleri, ayakkabı kelimesinin geçtiği ya da ayakkabıyla alakalı tüketici insanlar Türkiye’de en çok ne arıyor, en çok aranan 5 kelime neyse Google çeviriye bakarak buradan çıkartıp o kelimeleri kullanarak bol bol blog yazmalısınız. Bunlar da bir gün de olmuyor. 3 günde de olmuyor ama 6 ay sonra bir sene sonra emin olun bir takım organik aramalarda siz ön plana çıkacaksınızdır. Tabi ki çok büyük markalar var, çok büyük rakipler var. Bu kadar büyük rakiplerin çok çok büyük paralar harcadığı yerlerde ilk sayfada çıkmanız belki çok zor olabilir ama en azından ilk sayfada değil de belki beşinci sayfada çıkmak da sizin için faydalı olacaktır, bu da önemli.

 

Backlink almak. Backlink nedir? Bir takım web sayfaları ile anlaşarak size link vermeleri. Bu ne için önemli, çünkü arama motorları repitasyonu yüksek web sayfalarından size bir link geldiğini gördüğü zaman bunu olumlu algılıyor ve sizin repitasyonunuzu da yükseltiyor. Mesela ayakkabı ile alakalı blog yazan birine yazı yazdırdınız ve orada bir link verdi, o linke tıklayınca sizin web sayfanıza geliyor. Bu Google nezlinde çok değerli bir şey bu yüzden bol bol backlink alacağınız insanlarla anlaşmaya çalışın, kimisiyle bütçeyle anlaşabilirsiniz kimisine belki ayakkabı verebilirsiniz gibi.

 

E-posta pazarlama; e posta pazarlama çok geçerli bir kanal onun altını çizmek istiyorum. Çünkü sosyal medya önemli, arama motor önemli ama günün sonunda hep onu söylüyoruz, size arama motorundan bir veri geliyor, sosyal medyadan bir veri geliyor bu verilere birleştirerek bir e-posta pazarlaması yaparak çok çok büyük kazanç elde edebilirsiniz, hala günümüzde her ne kadar e-mailer açılıyor açılmıyor deseler de, yeni nesil jenerasyon çok e-maile sıcak bakmasa da en fazla geri dönüş getiren pazarlama kanalı e-posta pazarlaması. Görünür olması, analizin kolay olması, bir süre resim koyma şansına sahip olmanız, akıllı e-mailler atma şansına sahip olmanız gibi bir sürü sebepten dolayı hala e-posta pazarlama en yüksek getiriyi sağlıyor. Birkaç örnek vereyim ben size. Bunları mutlaka deneyin. Welcome maili yani hoş geldin maili, birisi size üye olduğu zaman bir hoş geldin maili göndermenizi tavsiye ederim. Hoş geldin maili gönderirken bir de size özel yüzde yirmi indirim kuponu diyerek, bir son kullanma tarihi vererek mutlaka bir kupon gönderin. Zaten tüketici gelmiş ayakkabı demiş, web sayfanıza gelmiş bülteninize üye olmuş. Demek ki çok beğenmiş sizin sayfanızı, bültene üye olduğuna göre o üyeye anında bir hoş geldin maili ile beraber bir indirim kuponu gönderirseniz yüzde seksen o indirim kuponunu o tarihe kadar kullanıp alışveriş yapacaktır. Ne yaptınız sadece mail attınız ama akıllıca mail atınız. Sepette ürün bırakanlar da oluyor ürün bu müşterilere mail atmak da çok önemli. Bu kişilerin yüzde onu, yüzde yirmisini bile geri döndürme şansınız olursa çok büyük bir kazanç yani, kaybedilen müşteri tekrardan kazanmış oluyorsunuz sepet mailinde. Ne zaman atmanız lazım, 30 dakika sonra ya da bir saat sonra o kişiye sepettekiler maili atmanızı öneririm. Merhaba sevgili Murat, bu ürünü bırakmışsın gel al şeklinde çünkü niye bıraktı acaba elektrik mi kesildi, acaba bir sıkıntı mı oldu, acaba adam ofisteyken birisi mi girdi, o yüzden mutlaka sepettekiler maili atın. Kampanya maili atın, zaman zaman indirimleri duyuyoruz. Uzun zamandır sizden alışveriş yapmamış insanlara seni özledik maili atın, 90 gün boyunca alışveriş yapmayan bir kişiye 91. gün seni özledik neredesin şekilde bir mail atarak ve VIP müşteri ise belki indirim kodu koyarak onların tekrardan geri dönüp alışveriş yapmasını sağlayabilirsiniz.  Bunları uygulayan hem Türkiye’de hem dünyada bir sürü marka var ve çok güzel geri dönüşler alıyorlar. Sadece bir e-mail ile, o yüzden bu stratejileri iyi düşünmenizi öneririm.

 

Özel günler var, özel günler deyince aklınıza ne geliyor? Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, ne bileyim öğretmenler günü değil mi, ama bunun dışında son zamanlarda baktığımızda kasım ayında 11-11 var, kara Cuma, efsane Cuma, Black Friday gibi günler var. Bir de de önemli günler mesela bakıyorum ben kampanyalara en uzun gece, en uzun gündüz ya da ekinoks gündüzle gecenin eşit olduğu. Yani firmalar artık kampanya üretmek adına bu tip özel günleri önce takvimlere yazıyorlar ve bugünlere özel hazırlık yapıyor. En uzun gündüze özel bir kampanya aslında çok alakasız ama sırf o günü kullanarak orada sizin dikkatinizi çekmek istiyor. Ya da ramazan zamanında iftardan sonra özel kampanyalar düzenliyor, şu kadar saatiniz var, size özel kampanyalar şekilde markalar, firmalar burada yer alıyor ve rakamları gördüğümüzde şok oluyoruz. İnanılmaz geri dönüşler oluyor çünkü tüketici bu tip kampanyaları çok seviyor. Bu anlamda özel günleri mutlaka mutlaka sene başında ajandanıza ocak ayından aralık gününe kadar yazın, not edin ve bir gün kala kampanya yapmayın, bir ay öncesinden düşünün. Ne yapmam lazım, ne denemem lazım, bunları iyi tasarlarsanız güzel kazançlar elde edebilirsiniz. Hatta bazı markalar şunu yapıyor, elinde kalan ürünler varsa o ürünleri belki kampanyaya koyuyor, hem para kazanmış oluyor hem de elindeki üründen kurtulmuş oluyor, stok maliyetini azalıyor bunlar.

 

İletişim kanallarından bahsedersek demin mailden bahsetmiştik ve bu konuda sms de var, Whatsapp kanalı da var. Çok zor zamanlarda çok fazla kullanılır ama tabii ki burada şu iki konu çok önemli. Bir izinli pazarlama. Biliyorsunuz Türkiye’de KVKK var kısacası kişisel verilerin kullanılması ile alakalı bir kanun var. Yani diyor ki kanun, izinsiz pazarlama yapamazsın, oradan buradan aldığın e-mail ile oradan buradan aldığın bir cep telefonuna sms gönderemezsin, lütfen izinli pazarlama yap. Cezası var diyor ama KVK olmasa bile bu mutlaka izinli pazarlama yapmamız lazım çünkü bu benim mailim nereden aldınız denilebilir. Mesela ürününüz diyelim ki üniversite hazırlık kursu ve bana bunu gönderdiniz. Ben 44 yaşındayım, üniversite okumuşum, bitmiş o kursun bana bir faydası olmayacak. O e-maili sileceğim ya da o smsi sileceğim. O yüzden hedef kitleyi iyi belirleyip ona uygun mesaj göndermeniz gerekiyor, bunun içinde izinli pazarlama yapmamız gerekiyor. Size başvurmadan kimseye eposta ve sms lütfen göndermeyin. Burada ikinci önemli nokta şu samimiyet. Maalesef şunu görüyoruz gönderilen e-mail ve smsler robotlaşmış yani karşınızdakinin insan olduğunu unutmayın bir mesaj gönderirken. Bir kampanya gönderirken ona dokunacak cümleler kurmaya çalışın ki o da o e-maili okuduğu zaman o sıcaklığı hissetsin ve sizden alışveriş yapsın, bu samimiyet çok çok önemli buna dikkat etmenizi öneririm.

Murat Erdör ・ 10 dk
8. E-Ticarette Gelecekte Bizi Neler Bekliyorplay icon

8. E-Ticarette Gelecekte Bizi Neler Bekliyor

Gelecekte bizi neler bekliyor? Ne olacak? Tabi ki bir medyum değiliz, bir falcı değiliz ama günün sonunda verilere bakıyoruz, alışveriş alışkanlıklarına bakıyoruz, tüketicinin eğilimine bakıyoruz ve gördüğümüz rakamlar e-ticaretin bize ilerleyen yıllarda çok büyük fırsatlar sunacağınız gösteriyor. Özellikle bu son zamanlarda sosyal mesafenin olduğu ve fiziki mağazaların kapandığı dönemde e-ticaretle çalışan bir kitle var. Bankalar arası kart merkezinin verdiği rakama göre 5 milyon yeni kredi kartı ilk kez e-ticaretten alışveriş yapmış. Temassız kart kullanımı artmış ve geçen seneki rakamlara baktığımızda bu seneki e-ticaret oranları artmış.

 

Önümüzdeki dönemlerde de yine sosyal mesafe kurallarının çok fazla olacağını düşünürsek, e-ticaretle alakalı rakamlar artmaya devam edecek ve burada e-ticaretin kolaylığına, e-ticaretin hızına ve birtakım güzelliklerine, esnekliğine alışan bir kitle olunca bu insanlar da online tarafta daha fazla etkin olacak ve alışverişine devam edecek. Bu anlamda online tarafta, online kanalda, online satışlarda büyük bir ivme yaşanacağını düşünüyoruz. Tabi büyük ivmenin olması demek yazılım sektörünün büyümesi demek, kargo firmalarının büyümesi ya da yeni kargo firmalarının gelmesi demek. Online mecralarda reklamların artması demek. Yani online tarafın çok çok büyümesi demek. Çünkü e-ticaretin büyümesi bir anda birçok sektörü de olumlu anlamda etkileyecek. Bu anlamda buna dikkat etmekte fayda var.

 

Mağazalar ne olacak diye soruluyor, fiziki mağazalar bitecek mi? Tabi ki fiziki mağazalar bitmeyecek. Fiziki mağaza evirilecek. Nasıl everilecek? Mağazalar daha çok deneyim merkezi haline gelecek. Mağazalardan alışveriş tabi ki devam edecek ama online alışverişin yanı sıra belki orada ürünü deneyecek onlinedan alacak. Ya da onlinedan alacak, mağazaya sadece ürünü almak için gelecek lojistik hizmeti için. Bu anlamda mağazalar da farklı şekilde evirilecek, daha deneyim merkezi olacak gibi gözüküyor. Ve hizmetlerin gelmesi yani online sektörde alışveriş yapan online sektörde hizmet veren şirketlerin farklı farklı hizmetler vereceğini düşünüyoruz. Mesela en baştan beri söylüyoruz, kargo ile alakalı sıkıntılar var. İstanbul özelinden gidelim, İstanbul da çalışan insanlar var. Bekar insan sayısı fazla ve eve çok geç gelebiliyor ya da farklı yerlerde olabiliyor. Bu anlamda Avm ya da ortak kullanım alanlarında kargo şirketlerinin kutuları olacak ve kargolarını belki de oradan kendisine sms ile gelen şifreyi girerek kargosunu oradan alacak. Farklı farklı hizmetler gelecek, temassız kart kullanımı artacak ve burada yeni yeni fırsatlar olacak. Önümüzdeki dönemde hepimiz bu yeni hizmetleri göreceğiz. Belki de web sayfasındaki yenilikler artacak, belki de görüntü kalitesi artacak, buradaki görüntü kalitesi video görüntülerinin değişikliğe uğraması sonucunda ürünü daha net anlayacağız, ürünü daha iyi göreceğiz ve alıp almama kararını daha iyi vereceğiz. Bunlar önemli olacak gibi gözüküyor. Bu videoyu izlediğiniz için çok teşekkür ederim. Umarım faydalı olmuştur. Sağlıklı ve güzel günler diliyorum

Murat Erdör ・ 3 dk