2. Pazarlama Karması

Pazarlamanın belki de en önemli kavramı ve bütün süreçlerimizi etrafında kurguladığımız model, 4P'dir. 4P tamamen tepetaklak oldu. 4P nedir? "Product" yani ürün, "Price" yani fiyat, "Place" yani dağıtımımız, ve "Promotion" yani satış promosyonlarımız ve iletişimimiz. İşte bu 4P'nin de dördü tepetaklak olduğunu ve değiştiğini söyleyebiliriz. Neler değişti 4P'de? Ürünümüzde, fiyat politikamızda, iletişimde, promosyon politikalarımızda ve dağıtımımızda? Kısaca onlara bakalım.

 

Ürün artık internetten bütün büyük veriye ulaşabiliyoruz, ulaşabilmeliyiz ve tüketicimizi çok iyi analiz edebilmeliyiz. Ürünleri tasarlarken ve ürün stratejimizi tasarlarken, daha küçük segmentlere seslenebilmeli ve onlara tam uyum sağlayabilen ürünler tasarlamak zorundayız. Çünkü artık rekabet avantajı sağlamak için bu olmazsa olmaz çok önemli bir unsur. Ve ürünü aslında tam da dijital çağa uygun şekilde tasarlamalıyız ve bütün ürün stratejimizi de buna göre kurgulamalıyız. Çünkü dedik ya zaten küçük küçük segmentlere sesleniyoruz artık, dolayısıyla herkesin artık hızlı ve kaliteli ürünler üretebildiği, birbirine benzer ürünler üretebildiği büyük rekabet dünyasında nasıl farklılaşmamız gerekiyor? İşte bu daha küçülen segmentlerimizi tam anlayarak, bu segmentlerimizin istek ve ihtiyaçlarını tamamen karşılayacak ürün stratejileri geliştirerek bunu yapabiliriz.

 

Farklılaşmanın bir diğer çok önemli unsuru da kişiselleştirilmiş ürünler. Artık elde ettiğimiz tüketici verileri bize kişiselleştirilmiş ürünler oluşturma ve tekliflerimizde farklılaştırma olanakları sağlıyor. Örneğin Coca Cola'yı hatırlayalım, herkesin ismine özel şişelerin yapılması gibi ya da Nike'dan örnek verecek olursak, dijital ortamında herkesin biraz kendi ayakkabısını tasarladığı iş modeli ve ürün stratejileri gibi aslında kişiselleştirilmiş ürünler de farklılaşmayı sağlayabilecek çok önemli bir ürün stratejisi olabiliyor.

 

Üretim maliyetlerimizi de düşünmemiz gerekiyor çünkü yine bu dünyada herkesin çok çabuk adapte ettiği ürün stratejilerini değiştirebildiği ve çok fazla ebatlarda ürün üretebildiği bir dünyada da ürün maliyetlerimizi netleştirmek ve avantajlı duruma geçirebilmek için de ürün stratejilerimizi tedarik zincirimizin en başından itibaren kurgulamak zorundayız ki bir maliyet avantajı yakalayabilelim.

 

Ve 2. "P"miz fiyat "Price". Yine büyük veriden bahsediyoruz, tüketicimizin istek ve ihtiyaçlarından bahsediyoruz. Dolayısıyla, bildiğiniz gibi insanlar tüketicilerimizin güçlü olduğundan da bahsetmiştik. İnsanlar artık internetten istedikleri zaman istedikleri ürünün fiyatına erişebiliyorlar.

 

Yine kişiselleştirilmiş fiyat politikaları da çok önemli bir rekabet avantajı sağlayabilecek unsurdur. Online açık artırma modelleri, hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır ve kişiselleştirilmiş fiyat politikalarına büyük katkı sağlayabilir. Örneğin, Amazon veya herhangi bir web sitesinde alışveriş yaparken bir ürün seçildiğinde, bu ürünü seçen müşterinin profilini daha önceki verilerden tahmin ederek belki de paket şeklinde başka ürünler teklif etmek, e-ticaret yapılıyorsa avantajlı olabilir. Fiziksel bir mağaza ise yine aynı şekilde belirli müşteri segmentlerini, daha önceki verilerle analiz ederek, onların davranışlarına dair bir model öngörerek müşterilere paket şeklinde ürün teklifi ve paket fiyat teklifi sunabilir, bu da kişiselleştirilmiş fiyat politikaları uygulamamızı sağlayabilir.

 

Şimdi, pazarlama karmasının 3. "P"sine yani dağıtım ve lojistiğe geldik. Günümüzde, lojistiğin ne kadar önemli olduğunu gördük. Bir felaketle karşılaştığımızda veya uluslararası minik bir krizde tedarik zincirlerinin nasıl kırılabileceğini gördük. Üstelik e-ticaretin bu kadar önemli olduğu bir dönemde, tedarik zincirinde veya lojistikte yaşanan küçük bir gecikmenin tüketiciler üzerinde nasıl olumsuz sonuçlar yaratabileceğini de gözlemledik. Dolayısıyla, dağıtım süreçleri ve dağıtım stratejisi, rekabetçi avantaj sağlamak için belki de artık en önemli "P" haline gelmiştir.

 

Evet, online mağazacılık hayatımıza girdi ve ister fiziksel mağazalarla satış yapalım ister sadece online satış yapalım, aslında dijital bir çağda yaşadığımızı ve online ilişkileri sürdürdüğümüzü hatırlamamız gerekiyor. 2020'de yapılan araştırmalara göre, "We Are Social" verilerine göre Türkiye'de yaşayan insanların ve internet kullanıcılarının %63'ü hayatlarında en az bir kez internet üzerinden alışveriş yapmışlardır. Dolayısıyla, e-ticaretin ne kadar hızla büyüdüğü ve ne kadar önemli olduğu konusunda önemli verilere sahibiz.

 

Ayrıca, rekabetin çok hızlandığı bir dönemde, sadece Instagram'da bir hesap açan bir birey bile artık bir rakip olarak karşımıza çıkabilir. Bu nedenle dağıtım stratejilerini çok iyi düşünerek oluşturmalıyız. Tedarik zincirimizin süreçlerini baştan sona hızlandırmanın ve müşteri odaklı yapmanın nasıl mümkün olduğunu düşünmeli ve her adımı tek tek kurgulamalıyız.

Aysun Şabanlı ・ 8 dk