Dijital Dönüşüm

1. Dijitalleşmeye Girişplay icon

1. Dijitalleşmeye Giriş

Merhaba, endüstri 4.0 ve dijitalleşme sürecini konuşacağımız kısa video eğitimimize hoş geldiniz. Ben Prof. Dr. Ruhi Kaykayoğlu. Bu küçük eğitimimizde endüstri 4.0'ın ne olduğunu, işletmemize nasıl uygulanabileceğini, bize sağladığı avantajları ve rekabetimizi nasıl artırabileceğimizi, dijitalleşme kavramını ve bunlarla ilgili kısa bir sunum yapacağız. Günümüzde endüstri 4.0 ve dijitalleşme çok moda kavramlar haline geldi. Bu nedenle bu eğitimde, bu kavramları KOBİ'lerde nasıl kullanabileceğimizi konuşacağız. Dijitalleşme kavramını ve endüstri 4.0'a geçmek isteyen bir KOBİ'nin neler yapması gerektiğini, dijitalleşme sürecinde nelere dikkat etmesi gerektiğini ele alacağız. Amacımız sizi yormadan kısa ve hızlı bir şekilde bu konular hakkında bilgilendirmek.

 

Günümüzde, küçük veya büyük olsun, her işletme için endüstri 4.0 devrimine ayak uydurmak çok önemlidir. Bu video eğitimimizde 5 bölüm bulunmaktadır. 1. Bölümde endüstri 4.0'ın ne olduğunu, neden gereksinim duyulduğunu, nereden başlanması gerektiğini, şirketlere ne gibi kazanımlar sağlayacağını kısaca inceleyeceğiz. Dijital dönüşüm ve endüstri 4.0 bugün tüm dünyada her sektörde, turizmden tekstile, makine imalattan ulaştırmaya, lojistikten eğitime kadar önemli bir dönüşüm sağlamaktadır. Bu dönüşüm sadece teknoloji kullanımıyla sınırlı değildir. Bu dijital dönüşümün endüstri 4.0 tarafından sağlanan teknolojileri nasıl avantaja çevireceğimizi iyi anlamamız gerekmektedir. Aksi takdirde teknolojiye erişmek çok kolaydır, ancak onları nasıl kullanacağımızı bilmezsek avantaja dönüştüremeyiz. İşte bu nokta, işin zor tarafıdır. MIT Dijital İş Araştırma Merkezi'nin de belirttiği gibi, teknolojilere sahip olmak yeterli değildir, nasıl kullanacağımız önemlidir. Bu nedenle, bu dönüşümün içeriğini tanımlamak gerekmektedir. Dönüşümün içeriği, teknoloji kullanımıyla neler sağlayabileceğimizi, rekabet gücümüzü nasıl artırabileceğimizi, müşteri deneyimlerine nasıl katma değer sağlayabileceğimizi, iş modellerimizi nasıl geliştirebileceğimizi, operasyon süreçlerimizi nasıl iyileştirebileceğimizi, maliyetleri nasıl düşürebileceğimizi, müşteri erişimini nasıl hızlandırabileceğimizi kapsayan bir sistemdir.

 

Bu dönüşüme "dijital dönüşüm" adını vereceğiz. Tüm bunları kapsayan yeni devrime ise "endüstri 4.0 devrimi" diyoruz. Bu devrimin içinde temelde iki önemli araç var. Bunlardan bir tanesi SMAC, sosyal, mobil, analitik ve Cloud kavramlarını anlayalım. Daha sonra videomuzun ana kısmını oluşturacak olan Endüstri 4.0'ı anlayalım ve de sizlerin iyi bildiği ERP, ARP gibi yazılımların sağladığı dönüşümlerde çok önemli. Ama biz bu videomuzda sadece SMAC ve Endüstri 4.0 devriminin ne sağladığını anlatacağız.

 

SMAC kavramı dört tane İngilizce kelimeden oluşmuş bir birleşik kelime, birazdan göreceğiniz gibi Endüstri 4.0 ise bir kavram. Peki, ne var bu SMAC içinde? Birisi sosyal, yani "social" kelimesi var. Social kelimesi bize dünya nüfusunun yaklaşık yarısının içinde bulunduğu internet devriminden bahsediyor. Her şeyin internete bağlı olduğu bir dönüşümden geçiyoruz. Birazdan bunu IOT diye anlatacağız, birazdan bunu Cloud diye anlatacağız. Bu internet devriminin içerisinde de gördüğünüz gibi 23 milyar kişi de sosyal medyada. Ortalama olarak bireyler de iki saat sosyal medyada kalıyorlar. Herkesin en az 5 tane sosyal hesabı olduğunu biliyoruz. 19-29 yaş grubundaki insanların da %90'ı sosyal medya kullanıyor. Ama bu bize ne anlama geliyor? Sosyal medya eğlenceli bir mekan olarak görünüyor. Tabii ki Facebook, Twitter, Linkedin, Instagram. Ama bizim özellikle sizlere anlatmak istediğimiz bu mecrayı kullanarak biz şirketimize ne tür avantajlar sağlayabiliriz?

 

Bu slaytta gördüğümüz gibi şirketimizin markasını nasıl medyada daha yukarı taşıyabiliriz? Marka sadakatini nasıl oluşturabiliriz? Markamızla ilgilenen müşterilerimizi nasıl bulabiliriz? Web sitemizin trafiğini nasıl artırabiliriz? Bunun yanı sıra müşterilere nasıl daha hızlı erişebiliriz? Müşteriler bizi sosyal medya üzerinden daha kolay nasıl bulabilir? Ürün satış hedeflerimize nasıl hızlı erişiriz ve bunu yaparken de takipçilerimize, rakiplerimize nasıl fark atabiliriz? İşte bunun adresi, içerisinde "social" kelimesini barındıran sosyal medya kavramı. Son derece önemli bir kavram.

 

Diğer taraftan mobil kavramı ise bizim yaşantımıza mobil telefonlarla girdi. 1900'lu yılların başında herkes masaüstünde bir bilgisayar gördüğü zaman teknolojik olarak çağ atladığını düşünüyordu. Bugün ise hepimizin en az bir tane telefonu var. Hatta yapılan çalışmalar gösteriyor ki mobil cihazların sayısı bilgisayarların beş katı olmuş. Cüzdanınız kaybolsa emniyet görevlileri cüzdanınızı bir günde bulurken kayıp telefonunuz nerede kaybolduğunu bir saat içinde bulabiliyorsunuz. Tuvalet sayısından çok daha fazla mobil cihaz trafiği var. Yani 7.4 milyar insanın kullandığı 6 milyar mobil cihaz varken ancak 4 milyar tane diş fırçası olduğunu görüyoruz. Yaşantımızın içine girmiş olan mobil teknolojiler var. Yine bunları nasıl kullanacağız, nasıl avantaja çevireceğiz?

Prof.Dr. Ruhi Kaykayoğlu ・ 7 dk
2. Veri Analitiği ve Yapay Zekaplay icon

2. Veri Analitiği ve Yapay Zeka

Sosyal ve mobil kelimelerinin arkasından analitik demeden devam edemeyiz. Analitik veri, saklanan veri, veri saklıyoruz. Bugün dünya ekonomisini dört katı büyüklüğünde veri sakladığımızı biliyoruz. Her gün 2.5 kentilyon byte saklıyoruz. 2.5 kentilyon byte ne kadar yapıyor derseniz eğer, bunları küçük CD'lere koyarsanız 4 ev büyüklüğünde olur. Veri miktarından çok, artık her şey veriye bağlı. Kim ne kadar çok verisi varsa para veriyor. Veri madenciliği diye yeni bir kariyer başladı, veri mühendisliği var, veri yönetimi var. Bunlar 1990'lı yıllarda bilgisayar mühendisliğinin küçük bir dalıydı, şimdi veri mühendisliği bir mühendislik dalı olmaya başladı. Ve sıkı durun, dünya tarihindeki son iki yılda üretilen veriler, bugüne kadar yaratılmış verilerin %90'ına bedel. Verileri sakladığımız zaman petrol kadar kıymetli oluyor. Yani petrol bile bugün bizim için değerli bir kaynak iken, artık diyorlar ki veri yeni petrol. Bu yüzden yapacağınız operasyonlarda veriye çok önem vermeniz gerekiyor, işletmenizde veri mantığını anlayan elemanlar yetiştirmeniz gerekiyor. Veri eskiden CRM'di, ama bugün onun ötesine geçti. Petrol gibi değeri çok yüksek olan veri altyapısı, sizin maliyetlerinizi düşürebilir, ileride size büyük katma değer sağlayabilir.

 

Bu kadar mobil telefon, bu kadar mobil veri, bu kadar sosyal sistem derken en büyük değişim faktörlerinden bir tanesi ise Cloud oldu. Cloud neydi? Cloud, hayali bilgisayarların bulunduğu çiftliklerdir. Bunları görmüyoruz, ama bunlar fiziksel olarak bir yerde duruyor. Dünyada böyle 35-40 tane veri çiftliği var. Bu çiftlikler sizin verilerinizi saklıyor. Artık küçük flash diskinize ihtiyaç duymadan internet üzerinden istediğiniz bilgilere gidebiliyorsunuz, istediğiniz bilgileri buradan indirebiliyorsunuz, istediğiniz ülkelerle ilgili verilere buradan erişebiliyorsunuz. Veri sistematikleri inovasyonun temeli, tam odağında inovasyon var.

 

Bunun üzerine mobilite var. Mobiliteyle birlikte maliyetleri düşürüyorsunuz, bununla birlikte yeni bir iş dünyası yaratabiliyorsunuz. Demek ki bugün SMAC kavramı (Sosyal, Mobil, Analitik ve Cloud kavramları), önümüzdeki yılların en büyük rekabetçi araçları olacaklar. Burada bitmedi, bir de başımızda çok yeni bir kavram var: önümüzdeki yılların kariyer alanı, meslek alanımızın büyük bir kavramı olacak olan yapay zeka. Yapay zeka mühendisliği önümüzdeki beş yıl içinde müşterilerinizin yarısından çoğu sizin ürettiğinizle ilgilenmeyecek. Onların asıl ilgisi, ürettiğiniz hizmetlerde ve ürünlerde yapay zeka unsurlarının ne kadar olduğuyla ilgilenecekler. Özellikle Z jenerasyonu dediğimiz 2000'de doğan çocuklarımız ise sizin ürünlerinizin tamamen yapay zeka tarafıyla ilgilenecekler.

 

Cep telefonları bunun en güzel örnekleri, ev internetleri bunun ne güzel örnekleri. Ne ararsanız birkaç gün sonra size o konuda dolu bilgiler gelmeye başlıyor. Bunun sebebi ise çünkü arkada korkunç bir yapay zeka algoritması yaşıyor. Bu beş yıl sonra yapay zeka bir üst seviyeye gidecek, artık operasyonun içerisine girecek. Fabrikalarda daha hızlı üretim yapabileceksiniz, müşterilerinizi daha hızlı anlayabileceksiniz. On yıl sonrasına baktığımızda üretim sahasında yapay zekayla donanmış robotlar, sistemler, sizlerle haberleşen ülkeler ve kıtalar arası bilgi Cloud yapılanmalarıyla yapay zeka, sizlerin sisteminin içerisine girecek. Dijital asistanlarla birlikte daha rekabetçi bir dünyada ürünlerinizi pazarlamaya çalışacaksınız.

Prof.Dr. Ruhi Kaykayoğlu ・ 5 dk
3. Endüstri 4.0 ve Bilgi Toplumuplay icon

3. Endüstri 4.0 ve Bilgi Toplumu

Bu anlattıklarımızı bugüne geldiğimiz zaman çok güzel bir devrimle süsledik. Bu devrimin adı endüstri 4.0. Tabii endüstri 4.0'a gelmeden önce bunun bir 1'i, 2'si ve 3'ü var. Gelin, bunlara hızlı bir bakalım. Endüstri 1.0, 18. yüzyılda oluşmuş ve daha çok buharlı makineleri içeriyordu. 1830'lar ve daha öncesi olan 1763'te James Watt, 1860'lı ve 70'li yıllarda ise buzdolabı teknolojisinin geliştirilmesi gibi olaylar gerçekleşti. Balon teknolojisi, mekanik üretim tesislerinin kurulması, Siemens operasyonu, Bosch operasyonları da birinci endüstriyel devrimle ortaya çıkmıştır. Fakat daha sonra 19. yüzyıla girdiğimizde, yani 1800'lerin sonlarından itibaren telgraf, telefon gibi olaylar gerçekleşti. 1900'lerin başlarında Ford montaj hatları ve seri üretim sistemleri ile dünya ikinci bir devrim yaşadı. Tam bu devrim zenginleştikten sonra 20. yüzyılın içerisinde, özellikle 1930'lardan sonra, fiziksel uzay, ilk mikrobilgisayarlar ve Commodore bilgisayar ile küçük Apple bilgisayarların ortaya çıkmasıyla yeni bir devrim gerçekleşti.

 

Bu devrimin sonunda 1900'lerde laptop bilgisayarlar ortaya çıktı, masaüstü bilgisayarlar yaygınlaştı ve binaları dolduran bilgisayarlar küçük bilgisayarlara dönüştü. Robotlar da ortaya çıktı. Tam bu sırada, bu teknolojilerle uğraşırken yeni bir devrimle karşılaştık, bu devrimin adı ise endüstri 4.0. Bu, diğerlerine hiç benzemiyor. Neden mi? Çünkü içerisinde çok farklı unsurlar bulunuyor. İnternet var, yapay zeka var, sanal dünyalar var, artırılmış gerçeklik var, üç boyutlu printerlar var, mobil uygulamalar var, bulut yapılanmaları var, internet üzerinden iletişim var, nesnelerin interneti var, hızlı üretim var, mobil telefonlar var. 21. yüzyılda şekillenen bu devrime biz endüstri 4.0 devrimi diyoruz. Henüz çok başındayız. Başında olduğumuz için bizim gibi ülkeler için iyi bir fırsat. Belki 1-2-3, Türkiye'de çok değerlendirilmemiş olabilir, ancak endüstri 4.0 her ülkeye yeni fırsatlar sunuyor. Bu fırsatlar ne anlama geliyor? Artık toplumlar, teknolojiyi kullanarak sanayi toplumlarından çıkıyorlar ve nereye doğru yol alıyorlar derseniz; bilgisayar teknolojisi, mobil teknoloji, bulut teknolojisi, bilgi ve internet ile birlikte yeni bir topluma dönüşüyorlar. Bu topluma da bilgi toplumu diyoruz.

 

Bugün dijital toplumla buluşan ve akıllı telefonları, interneti kullanan birazdan konuşacağımız sihirli endüstri 4.0 teknolojilerini kullanan yeni bir topluma dönüşüyoruz. Buna biz dijital toplum diyoruz. Dijital toplumda, bilgi toplumunun dijital topluma dönüşmesini sağlayan endüstri 4.0 araçları bulunmaktadır. "Bu bilgi toplumu ne, sanayi toplumu nedir derseniz, sanayi toplumunda maddi sermaye çok önde olurken artık günümüzdeki bilgi toplumunda insan ve bilgi sermayesi ön plana çıkmaya başladı. Makineleşmek çok önemli iken, 1970-1980'li yıllarda bugün bilgisayar teknolojileri ön plana çıkmaya başladı. Kol gücü önemli iken bugün beyin gücü daha önemli olmaya başladı. Sanayi mallarının üretimi çok önemli iken bugün bilgi ve teknoloji ürünleri ön plana çıkmaya başladı. Geleneksel fabrikalarda çalışan insanlar giden konveyörlerde koşuşturan vinçler varken bugün belki de insansız robotların çalıştığı, bilginin veya veri bankalarının yönettiği yeni fabrikalar ortaya çıkmaya başladı. Bunlara akıllı fabrikalar diyoruz. Çok istihdamla övünen firma sahipleri bugün az sayıda ancak nitelikli istihdam yaratan fabrikalar ön plana çıkmaya başladı. Burada istihdama yönelik işsizlik oranlarından bahsetmiyoruz, daha nitelikli insanların istihdam edileceği yeni bir dünyaya doğru ilerliyoruz.

 

Emek, doğal sermaye, girişimcilik önemliyken şimdi aniden teknik bilgiye erişmek, bir start-up olmak olağanüstü teknolojik seviyeye ulaşacak bilgiyi de donanacak bir toplum oluşmaya başladı. Bu toplumlara biz inovatif ve gelişmiş toplumlar diyoruz. Fizik, kimya ve matematik çok önemliydi; bugün bunları bilmek zaten gereklilik. Ancak bunların yerine biyoloji, genetik, moleküler biyoloji, yapay zeka, dijital sistemler, zooloji, ekolojik sistemler devreye girmeye başladı. Böylelikle yeni bir endüstriyel devrim oluşurken toplum da 5. seviyeye ulaştı. Ben size toplumları 1-2-3-4-5 şeklinde sıraladım. 21. yüzyılda artık süper akıllı bir toplumla uğraşıyoruz.

 

İlk toplum, insanların doğduğu zaman ki toplum, milattan önceki avcı toplumuydu. Beslenmek için avlanıyorlardı. Milattan sonra ve 18. yüzyıl sonunda tarım toplumu oluştu. Tarım toplumu 20. yüzyılda endüstri toplumuna dönüştü ve bu dönemde fabrikalar kurulmaya başlandı. Ancak 21. yüzyılla birlikte yavaş yavaş bilgi toplumu oluştu. Şimdi ise Endüstri 4.0 ile ilgili yeni bir toplumdan bahsediyoruz. Süper akıllı toplumlardan bahsediyoruz. Biz Türkiye'de akıllı 50 toplum yaratmak zorundayız. Akıllı toplumlar akıllı şehirlerde yaşayacak, Endüstri 4.0 teknolojilerini kullanacak ve işler daha akıllı olacak. Günlük hayatımız daha akıllı olacak, eğitim daha akıllı olacak. Uzaktan eğitim de bunun bir parçasıydı. Yapay zeka ile bunları daha ileri noktalara taşıyacağız, dijital vatandaşlık hizmetleri başlayacak. E-devlet Türkiye'de çok ilerledi, biraz daha ileriye gidecek. Akıllı devlet, akıllı altyapı, akıllı enerji yapıları ve akıllı sürücüsüz araçlar gibi değişikliğe uyum sağlayan mimari yapılar. Her şeyin akıllı olduğu bir topluma doğru yol alıyoruz. Bu topluma Toplum 5.0 diyoruz. Japonlar ise Toplum (Society) 5.0 demişler. Bunu yaparken toplumlarda büyük bir dijital dönüşüm yaşanıyor.

 

Dünyada en büyük 500 şirketin 40'ının bugün dijitalleşmeyi yakalayamadığını görüyoruz. Hatta bunlar yakalayamazlarsa kapanacaklar. Birçok şirket bu şekilde kapanmış durumda. Demek ki bugün dünya gayri safi hasılasının büyük bir kısmını dijital dönüşüm ayıracak. Dijital dönüşüm ve turizm de nerede sanayide nerede eğitimde, nerede ulaşımda, nerede tarımda, ticarette, finansta satışta dünya değişecek. Bu nedenle bizim KOBİ’lerimiz de bu konuda dijitale büyük yatırım yapacaklar. Buna Cloud yapısı, mobil yapısı, endüstri 4.0 araçlara yatırım yapacaklar. Sadece bunlarla da kalmayacak, 2030’a kadar büyük bir yapay zeka pazarından bahsediliyor. Küresel ekonomi hem dijitale hem de bir yandan yapay zeka sistemi içine girecek. Bu konuda tabii ki Çin bu işin başını çekiyor. Çin’de yapay zeka üzerine yapılan yatırımların miktarı trilyonlarca dolar olmuş vaziyette. Avrupa buna yatırım yapıyor, Amerika buna yatırım yapıyor ve bizim ülkemizde de yapay zekaya yatırım yapıyoruz. Bazı üniversitelerimizde yapay zeka mühendislikleri açıldı.

 

Şimdi bunları toparlarsak demek ki önümüzdeki yıllarda yapay zeka,  Cloud, veri analitiği ve endüstri 4.0 daha girmedik ama ne olduğunu anlattık. Siber bir sistemden bahsediyoruz; internet var, mobil sistemler var ve bol miktarda veri kullanımı var. Bize akıllı bir takım sistemler verecek ve sanayi 3.0’ın avantajını daha üst seviyeye getireceğiz. Zaten sanayi 2.0 ve 1.0 kaybolmuş vaziyette; tanımı 4.0 olarak yapacağız, üretimi 4.0 olarak yapacağız, eğitimi 4.0 olarak yapacağız ve organizasyonumuzu da 4.0 olarak yapacağız. Bunun içine robotlar koyacağız, bunun içine yeni iş modelleri koyacağız ve böylece akıllı bir sisteme dönüşeceğiz.

Prof.Dr. Ruhi Kaykayoğlu ・ 11 dk
4. Endüstri 4.0 Kobiler için Fırsat olabilir mi?play icon

4. Endüstri 4.0 Kobiler için Fırsat olabilir mi?

Tekrar hoş geldiniz. Bu videomuzun ikinci bölümünde endüstri 4.0'ın nereden çıktığı, nasıl çıktığı, neden çıktığı ve niçin bu kadar önemli olduğunu kısaca anlamaya çalışalım. Tabii ki buradaki temel nokta, yoğun ilgi gören endüstri 4.0'ın Türkiye için bir fırsat olup olmadığını tartışmaktır. Bu küçük eğitimde, son 5-10 yılda sürekli tartışılan bu konuya çok fazla odaklanmayacağız. Sadece bizim açımızdan endüstri 4.0'ın faydaları nelerdir, bizim için bir fırsat olabilir mi, bunları inceleyeceğiz. Bugün, sizlere bu eğitimi hazırlarken Google'a gidip endüstri 4.0'ı araştırdım ve Türkiye'nin son 5 yılda, yani 2015-30 Haziran ile 2020-30 Haziran arasında endüstri 4.0'ın ne kadar arandığını trend analizi yaparak gözlemledim. Burada trend analizinin sonucunu görüyorsunuz. Gördüğünüz gibi 2015'ten 2020'ye kadar olan bir trend analizinde 2018'de bir yükselme var. Kırmızı ve dalgalı çizgiler endüstri 4.0'a yapılan tıklamaları gösteriyor.

 

Maviler ise 4.01'i temsil ediyor. Gördüğünüz gibi ikisi de birbirine oldukça simetrik. Günümüze geldiğimizde ise son zamanlarda biraz düz bir çizgi izliyor, ancak 2015 seviyesinden daha yüksek değil. Aşağıdaki grafik ise dünya genelindeki gelişimi gösteriyor. Orada da 2015'te bir zirve yapmış ve dünya genelinde ne kadar tıklanma olduğunu gösteriyoruz. Ancak, daha sonra görüyoruz ki son 5-6 ayda endüstri 4.0 tekrar zirve yapmış. Elbette bu zirve dönemi COVID-19 dönemine denk gelmektedir. Çünkü biz COVID-19'u direkt olarak ele almayacağız, ancak buradaki biyolojik devrimler, sistemik dijitalleşme ve bu pandemiyle ilişkili olduğunu söyleyebilirim.

 

Dünyada endüstri 4.0'ın bu kadar hızlı ilerlediğini anlayabiliyorum. Bizim ülkemizde ise 2018'den beri bir düzeyde seyrediyoruz ve endüstri 4.0 ile ilgili olarak hayatımıza devam ediyoruz. Peki, endüstri 4.0 neydi derseniz, Endüstri 4.0 bir ilaç ismi veya bir teknoloji ismi değil, bir terimdir. Bu terim, otomasyon, dijital sistemler, veri alışverişi, üretim teknolojileri gibi unsurları içerir. Tüm bunları kapsayan bir terimden bahsediyoruz. Bu terim ne işe yarayacak? Kendini yönetebilen fabrikaların kurulması, kendi kendine üretebilen işletmeler, öğrenebilen robotlar ve akıllı fabrikalar gibi gelişmelere doğru bir terim topluluğu olan endüstri 4.0'dan bahsediyoruz. Yani, endüstri 4.0 dediğimiz şey, sadece bir tekniğin adı değildir, bunu bir kez daha vurgulayalım.

 

Endüstri 4.0 neden çıktı derseniz, böyle bir şeyin ortaya çıkmasının sebebi, Uzak Doğu'daki Çin, Vietnam gibi bölgelerdeki üretim sistematiğinin Batı ülkeleri tarafından bir tehdit olarak görülmesi sonucunda 2011'de Almanya'dan böyle bir devrim çağrısı yapılarak bir terim atılmış ve bu terim şu anda popüler hale getirilmeye çalışılıyor. Peki, sebep neydi? 2001'deki ikiz kuleler krizinden sonra küreselleşmede doğuya kayan üretim sistematiğiyle doğu gelişirken, batıda işsizlik artmaya başladı ve doğu teknolojiyi geliştirdi.

 

Çin dünyanın çok önemli bir teknoloji devi haline geldi, patentlerde birinciliği elde etti. Japonya ikinci ve üçüncü sıraya geriledi, Amerika ve Almanya da durum aynı. Bu nedenle Avrupa'da endüstri 4.0, istihdamı artırmak için bir adım atıldı. Bu yeni teknoloji devrimi, internete bağlı birçok yeni ürünün geliştirilmesini ve bu ürünlerin internet üzerinden yönlendirilmesini hedeflemektedir. Amacımız, verimliliği artırmak, girdi ve çıktıları optimize etmek, daha az kaynak kullanarak daha değerli ve üretken ürünler üretmek, maliyetleri düşürmek ve rekabetçiliği artırmaktır. Çünkü ucuz işgücü maliyetleri nedeniyle üretim doğuya kaydı.

 

Ancak günümüzde durum böyle değil, oradaki işçilik maliyetleri yükseldi, Avrupa'da ise oldukça yüksekti. Bu durumda işsizliğin arttığını gördük ve doğudaki firmalar öne geçmeye başlayınca Avrupa yeni bir atağa geçti. Bu atağın temelinde endüstri 4.0 bulunuyor. Bu terim, 2010 yılında ortaya çıktı ve önümüzdeki 40-50 yıl boyunca etkili olacağına inanıyoruz. Endüstri 4.0, dijital teknolojileri kullanarak üretim maliyetlerini düşürmek, verimliliği artırmak ve üretkenliği artıracak bir endüstri dönüşümünü ifade etmektedir. Batı, doğudaki düşük maliyetli üretimle başa çıkabilme yolunda yeni bir sürece dahil olmalıdır.

 

Doğu ile başa çıkmanın tek yolu yenilikçi ürünler tasarlamak, pazarlamak, müşteri taleplerini hızlı bir şekilde karşılamak için esnek ve verimli üretim yapmaktır. Doğudan daha ucuz ürünler üretme amacı güdülmektedir. Doğuda ucuz üretimin mümkün olmasının nedeni, orada bol miktarda çalışan ve yüksek nüfus bulunmasıdır. Batı, özellikle tekrarlanabilir işlerde, mobil teknolojilerde ve robot teknolojilerinde harekete geçerek bu durumla başa çıkmalıdır. Almanlar, bu adımları 2011 yılında ünlü Hannover Fuarı'nda "Endüstri 4.0" adıyla yeni bir sanayi sistemi olarak tanıttılar. Alman şirketleri Siemens, Bosch, Kuka, Audi ve Volkswagen gibi sivil toplum örgütleri ve bilgili insanlar bu ekiplerle birlikte maliyetleri düşürecek ve verimi artıracak teknolojik hazırlıklar yaptılar. 2013 yılında Alman modelini sundular ve bu kavram Avrupa Birliği'nde de benimsenmeye başladı. Bu, Alman sanayisinin çığır açan bir sistemi olduğunu göstermektedir. 2016 yılında Dünya Ekonomik Forumu'nda, özellikle forumun kurucusu Klaus Schwab tarafından bu kavram anlatılmaya başlandı. Bu bir teknoloji değil, bir süreç olduğu, dönüşüm süreci olduğu vurgulandı. Sadece bir şeyleri satın almakla olmayacağını görmekteyiz. Bu durum, ülkemizin en büyük tehdidini oluşturuyor gibi görünüyor, sanki sadece endüstri 4.0'ı satın alıp robotları kullanmak yeterliymiş gibi görünüyor, ancak durum böyle değil, birazdan daha iyi anlayacaksınız. Bu, tamamen yeni bir süreç olarak anlatılmaya başlandı.

Prof.Dr. Ruhi Kaykayoğlu ・ 8 dk
5. Türkiye'de Endüstri 4.0play icon

5. Türkiye'de Endüstri 4.0

Bizim ülkemizde Endüstri 4.0'ı biz de erken keşfettik. 2013'te anlatıldı, bizde 2014'te Ankara'da devlet makamlarımızın bir toplantısında bunları anlattılar. Daha sonra TÜSİAD ve BCG gibi danışmanlık şirketleri yazdıkları bir raporla Endüstri 4.0'ın ülke ekonomisine katma değerini anlattılar ve 2016 yılının başında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu işi sahiplendi. Şubat 2016'da Bilgi Teknolojileri Yüksek Kurulu'nun yaptığı bir toplantı sonucunda buna Akıllı Üretim Toplantısı dediler. Bu toplantı ile birlikte artık Türkiye'de Endüstri 4.0'ın temel araçları olan siber-fiziksel sistemler, yapay zeka, siber güvenlik, robot teknolojileri, Nesnelerin İnterneti, büyük veri sistemleri, AR-GE merkezlerinde bunlara yönelik çalışmaların yapılmasını tavsiye kararı çıktı, kritik öncü teknolojilerin tamamlanması istendi, TÜBİTAK bu alanda desteklerini sağlamaya başladı. Demek bizde de farkındalık Şubat 2016 gibi başladı. Bir pik vardı ya Endüstri 4.0 Google Trend'inde, işte o tarihe denk geliyor. O tarihten sonra da bakanlık birçok çalışma yapmaya devam etti, hala çalışmalar devam ediyor, sanayiciler bu konuyu gündeme aldılar, sivil toplum örgütleri gündeme aldılar, KOSGEB gündemine aldı ve bunu anlatmaya başladık.

 

Dijital teknolojiler dedik, endüstriyel dönüşüm dedik, AR-GE dedik, işte bunlar sistem içine girip iş gücünün değişiminden bahsettik, teknolojinin yenilenmesinden bahsettik, verimlilikten bahsettik, üretimden bahsettik. Türkiye Endüstri 4.0'ı artık benimsedi. Peki neleri benimsedi Türkiye endüstrisi? M2M (makineden makineye) iletişimi, internet üzerinden haberleşme, internet üzerinden makine yönetimi, RFID teknolojisinin endüstride kullanılması, üç boyutlu yazıcı teknolojileri ile yedek parça üretimi ve hızlı prototip üretimi gibi konular son derece önemliydi. Ayrıca yapay zeka, derin öğrenme, makine öğrenmesi ve büyük veri gibi kavramlar da gündemimize oturdu.

 

Artık fabrikalarda 2001'den beri var olan yalın yönetim, israfın azaltılması, Endüstri 4.0 ve İpova (İnsan, Proses, Organizasyon, Veri ve Analiz) kavramlarına bağlı olarak elemanların eğitimi de Türkiye'de önem kazandı. Geçtiğimiz 4-5 yıl içerisinde ne kadar hazır olduğumuzu sorarsanız, hazır olmadığımız birçok alan olduğunu söyleyebilirim. Hala da bunları tartışıyoruz. O yıllarda başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere Türkiye Endüstri 4.0'a ne kadar hazır olduğumuzu belirlemek için SWOT analizleri yapıldı. Örneğin, bir SWOT analizini sizinle paylaşayım dedim. Bu SWOT analizlerine baktığımızda Türkiye'nin çok güçlü yanları olduğunu gördük. Nüfusu çok gençti, teknolojiye çok yatkındı, çok kültürlü bir yapısı vardı, dış pazarlara çok yakındı. Bunlar bizim için büyük fırsatlar sunuyordu.

 

Tabii ki eksik yanlarımız da vardı. Proje finansmanımız yoktu, nitelikli iş gücümüz yoktu, bu nedenle eğitim sistemimizin yeniden tasarlanması gerekiyordu. Bürokrasi belki de buna izin vermiyordu, iç pazarımız yetersizdi. Bir Siemens veya Bosch gibi büyük şirketler değildik, bu eksiklikleri gidermeye çalıştık. Ama büyük fırsatlarımız da vardı. Ekonomik büyüme potansiyelimiz yüksekti, yatırım ortamımız devam ediyordu, teşviklerimiz vardı, AR-GE merkezlerinin sayısı çoğalıyordu, büyük projelere dahil olmuştuk ve büyümek için sınırlarımızı zorlamak istiyorduk. Bunlar büyük fırsatlardı.

 

Tabii, tehditler de vardı: tehditlerin en büyüğü sermaye eksikliği, teşvik eksikliği, rekabet sıkıntısı ve hukuki sorunlar. Türkiye'nin SWOT analizine baktığımızda, güçlü ve fırsatlarla dolu olduğu kadar eksiklikler ve tehditler de mevcuttu. Bunlardan bir kısmını bertaraf ettik, ancak bazıları hala devam ediyor ve her gün geliştirmeye çalışıyoruz. Size faydası olsun diye daha özlü hale getirdim.

 

KOBİ'ler Endüstri 4.0'ı gerçekleştirecekler, ancak hangi etkenlerin önemli olduğuna baktığımızda, doğru kişileri bulmak, nitelikli personel edinmek hem içimizdeki hem de dışarıdan katılacak KOBİ çalışanlarını Endüstri 4.0'a hazır hale getirmek, buna "bulabilmek" diyebiliriz. Bulabilmek, üniversitelerden mezun olan kişilerin Endüstri 4.0 için yetkin hale getirilebilmesini, endüstri meslek liseleri ve meslek yüksek okullarının bu dönüşüme katılmasını, mühendislik eğitimlerimizin yeniden yapılandırılmasını gerektiriyor.

 

İkinci nokta, "çalıştırabilmek", sorumluluk almak, motive etmek, heyecanlanmak, Endüstri 4.0 heyecanını yaşamak. Üçüncü nokta, "faydalanabilmek", bu teknolojilerden yararlanabilmek; teknoloji var, ancak onu devreye sokabilmek, inovatif ve yaratıcı olabilmek gerekiyor. Bir de "sürdürebilmek" var. Endüstri 4.0'dan bahsederken, bu dört önemli başlığı her zaman göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim. Bu sadece Türkiye için değil, dünyada da sorunlar yaşanan konulardır, ancak ülkemizde bu zorluklar ve sorunlar daha da belirginleşmektedir. Belirsiz ekonomi, döviz kuru ve altın fiyatları, sorunlu bir coğrafya; bunlar bizi Endüstri 4.0'da nasıl etkiliyor? Öğrencilerin mezuniyet sonrasında yeterince yetkin olmamaları, çalışanların isteksizliği, maliyet düşürme tekniklerinden uzak kalmamız, verimsiz yapılanmamız, rekabet verilerinin eksik olması, yatırımların istenildiği gibi olmaması, AR-GE faaliyetlerinin yeterince katma değer sağlamaması ve ağ altyapısının henüz gelişmemiş olması Endüstri 4.0'ı benimseme sürecimizi ne kadar zorlaştırdıysa, Avrupa'da da aynı zorluklar yaşandı.

 

Bu zorluklar sadece Türkiye'ye özgü değildi. Burada Avrupa Birliği'ndeki fırsatları ve zorlukları gösterdim. Bir kere, internet altyapısı da hazır değildi. Bunun için 2016'dan 2020'ye kadar 140 milyar avro harcamak istediler, bunun bir kısmını harcadılar, biz kısmını harcayamadık, bu sebeple. Biz bu kadar yatırım yapamadık tabii ki. AR-GE olarak 5 yılda yaptığımız yatırım belki 10 milyon avro veya biraz daha fazlasıdır. Kurumlar buna hazır değillerdi, kurumların olgunluk seviyesi buna uygun değildi. Veri analizi sorunları vardı, regülasyonlar sorunluydu, yeni iş modellerini henüz bulamıyorlardı. Bunların hepsini topladığımızda Avrupa'daki zorlukların benzerleri bizde de vardı.

 

Dijital ürünün ne olduğunu anlamamıştık, dijital hizmet neydi, dijitalleşme nedir, bunları yeni yeni anlamaya başlamıştık, Avrupa'dakiler ise daha önce anlamışlardı. Bunların ilk adımını TÜSİAD attı. TÜSİAD büyük bir rapor yayınladı; "TOSİAD Sanayi 4.0" adında. Bunları internetten TÜSİAD yayınlarından bulabilirsiniz. Bence ülkemiz için o günün tarihi açısından çok önemli bir yayındı. Bu yayın neden önemliydi? Çünkü Endüstri 4.0 neydi, ne anlama geliyordu, entegre otomatize, otomatik optimal üretimi sağlayacak teknolojileri içeriyordu. Bugünkü fabrikalardan geleceğin fabrikalarına robotlar, üretim sistemleriyle dijital ortama geçişi sağlayacak olan Endüstri 4.0.

 

İmalat sanayisinin yerli ihracattaki yeri, bu teknolojilerle birlikte yükselecekti. Hatta raporda otomotiv, gıda, içecek, yedek parça, makine sistemleri, rüzgar enerjisi ve diğer sektörlerde Endüstri 4.0'la verimlilik artışının ne olacağı ve bu artışın %10-20 arasında olduğu hatta bazı sektörlerde maliyetin azalacağı ama verimin %10 civarında olacağı, gıda ve içecek sektöründe %10, makine sistemlerinde %15, rüzgar enerjisinde %12, diğer sektörlerde ortalama %5'lik bir verim artışının olacağını gösteren bir raporla karşılaştık. Birçok buna benzer rapor yayınlayarak üreticilerin toplam maliyetlerinin %4-7'sini bu işe yatırarak sonunda %5-15 arasında bir verimlilik tasarrufu yapabileceğimizi gösteren bir çalışma ortaya çıktı. Bu çalışmayı internet üzerinden bulabilirsiniz ve incelemenizi tavsiye ederim. Endüstri 4.0 bize yeni imkanlar sağlıyor, hatta ben hep derim Türkiye'yi Almanya ile yarışacak hale getiriyor, Türkiye'yi Japonya ile yarışacak hale getiriyor, Türkiye'yi Amerika ile yarışacak hale getiriyor ama sorunumuz ne, bunları yapabilecek miyiz, bunları yapacak idaremiz var mı, bunları yapacak kolektif kültürümüz var mı, işbirliği kültürümüz var mı, yeterli insan kaynağımız var mı? Hızlı, çevik, yaratıcı, yenilikçi bir endüstri 4.0 araçlarını ve metotlarını öğrenirsek, hedeflerimiz arasında olan 10 ekonomiye girmek, ülkemizi G20 ülkeleri arasında yükselecek her türlü şeyi endüstri 4.0 ile yapmak mümkün. Böylelikle Endüstri 4.0'ın önemini anlattık, nereden başladığını anlattık, heyecanımızı anlattık. Şimdi kısa bir ara verelim, bir sonraki eğitimimizde ise bu Endüstri 4.0'ın içindeki teknolojiler nelerdir, bunları nasıl kullanacağız, örnekler nelerdir, onlara bakacağız. Ayırdığınız zaman için teşekkür ederim.

Prof.Dr. Ruhi Kaykayoğlu ・ 11 dk
6. Endüstri 4.0 Teknolojileri - 1play icon

6. Endüstri 4.0 Teknolojileri - 1

Endüstri 4.0 ve dijitalleşme eğitimimize tekrar hoş geldiniz. Bu küçük video eğitimimizin üçüncüsünü sunacağım. Üçüncü bölümde Endüstri 4.0 ve dokuz aracı tanıtacağız. Bu dokuz araç çok önemli. Dokuz araç sizin üretim, hizmet, rekabet yolculuğunuzda diğer eğitimlerimizde size avantajlar sağlayacağından bahsettik. Gelin, bu araçlara yakından bakalım. Endüstri 4.0'ün kapsamı neydi? İletişimi güçlendirmek, makinelerin, araçların ve insanların birbirleri ile olan iletişimlerini hızlandırmak. Bunu nasıl yapacağız?

 

Sensörler ile yapacağız. Bu sensörler; sıcaklık sensörü, basınç sensörü, iletişim sensörü, yani iletişim sağlayan sistemler olacak. Bunun dışında müşterilerimizin kendini özel hissedecekleri kişiselleştirilmiş ürünlere dönük Endüstri 4.0 araçlarını kullanacağız. Diğer taraftan internet her şeyin içerisinde, belki de yapacağımız ürünler internet üzerinden haberleşebilecek, internet üzerinden bakımını yapabileceğiz, internet üzerinden arızasını keşfedebileceğiz, kullanıcılar internet üzerinden ürünlerini ve sistemlerini takip etme fırsatı bulacaklar. Bunları yaparken işin temelinde hala veri var. Veri analizi planlaması, veri protokolleri, veri paylaşımı, Endüstri 4.0'ı kapsamanın son derece önemli konu başlıkları. Bunu yaparken maliyetlerimizi düşürmek için yapacağız. Endüstri 4.0 Almanya'da çıkış için yapılmıştı. Çin'le rekabet edemiyorduk, düşük maliyetli sistemler yaparsak rekabet yapabilirdik.

 

Sadece düşük maliyetli sistemler değil, aynı zamanda kaliteli sistemler yapacağız. Ne demiştik? Önümüzdeki 10 yıl içinde yeni nesil yapay zekalı ürünleri tercih edecekler. Çünkü onları daha kaliteli, daha inovatif görecekler. Daha düşük maliyetli üretimi sağlayacaklar. Zaman içerisinde insan kaynağımızı daha nitelikli hale dönüştüreceğiz. Zaman içerisinde oluşan veri tabanını, müşteri bilgileri, adresler, tedarik zincirindeki veriler, üretim bilgileri, sıcaklık, enerji tüketimi, basınç gibi aklınıza ne geliyorsa işletmenizin uğraştığı alanlara baktığımız zaman, ki bunları birazdan tekrar geleceğiz, veri yönetimini geliştireceksiniz.

 

Birincisi, bu kadar veriyi arşivleyeceksiniz. Arşivlediğiniz için ileride bunlar size yapay zeka olarak geri dönecek ve büyük bir değer zincirinde katma değer sağlayan bir yapıya dönüşeceksiniz. Bunları nasıl yapacağız? Değerli arkadaşlar, bunları yapmamız için Endüstri 4.0'ı ortaya koyarsak etrafında birçok teknoloji olacak. İlk olarak robotlar ve robot teknolojisi, ikinci olarak simülasyon yani bir işi yapmadan önce sanal ortamlarda deneyerek olup olmayacağını anlamak ve ardından gerçek üretime geçmek, diğer önemli konu sistem entegrasyonu, yani bütün üretimde ve hizmetteki sistemleri birbirleriyle iletişim halinde olacak şekilde entegre etmek. Ayrıca, Big Data, Cloud, zenginleştirilmiş gerçeklik, gerçek ile aramıza koyacağımız video benzeri sistemlerle ilgili teknolojileri kullanacağız. Bu sayede nasıl gözükeceğini gösterebileceğiz. Örneğin, müşterimin ürünü satın aldığında nasıl gözükeceğini gösterebileceğimiz gibi, arabamın içine oturduğumda nasıl kullanacağımı gösteren önceden yapılmış görselleri kullanacağız. Bunun yanı sıra, üç boyutlu yazıcılar ve dijitalleşmeyle birlikte verilerin kaybolmaması için sıkı bir siber güvenlik teknolojisi de kullanacağız.

 

Tüm bu teknolojileri bir fabrikanın içine yerleştirirsek, bölgede bir Endüstri 4.0 ekosistemi oluşturmuş olacağız. Cloud ve siber güvenlik yapısıyla birlikte üç boyutlu yazıcılar, nano teknoloji malzemeleri, robotlar, otonom araçlar, tedarikçilerden gelen hizmetler ve hammadde alımları, algılayıcı sensörler ve üretimin lojistiği için hızlı bir şekilde müşterilere ulaşılması ve müşterilerden gelen geri bildirimlere göre yeni üretimler yapılması gibi faktörler, yeşil enerjinin kullanılmasıyla birlikte Endüstri 4.0 doğası ve ekosistemi yaratacaktır.

 

Şimdi, bu dokuz farklı teknolojiye bakalım. Bundan sonraki adımlarda kendinizi bir KOBİ sahibi olarak düşünün ve beni öyle dinleyin. Birinci aracımız "Büyük Veri Analizi". Bu ne demek? İşletmenizde yaptığınız üretim ve hizmet süreçlerinde değişik noktalarda, değişik zamanlarda ne kadar çok veri toplayıp bu verileri analiz edip, bu verilerden bir enformasyon ve bir bilgi çıkararak maliyetlerinizi düşürmek, üretim hızını yükseltmek, üretim zamanını azaltmak istiyorsanız, Endüstri 4.0 bunun karşılığıymış. Yani verilerin toplanması, kapsamlı bir biçimde değerlendirilmesi, bunların bir yere depolanması ve bu verilerden hikâyenin çıkarılması. Zaten toplam kalite yönetiminde de bu verileri topluyordunuz, 5S olsun, Galato analizi olsun. Toplam verimli bakımda bir Endüstri 4.0 aracıydı, 5S'te Endüstri 4.0'da bir araçtı. Yani veri toplayacak sistemler kuracağız: sensörler, bilgisayarlar, basınç sensörleri, kuvvet sensörleri, sıcaklık sensörleri, ivme sensörleri, hız sensörleri vasıtasıyla verileri toplayacağız ve bunları analiz edeceğiz.

 

Amacımız ne israfı azaltmak ne de işimizi hızlandırmak. Birinci teknolojimiz buymuş: iki robotlar. Zaten üçüncü devrenin sonunda başlayan robotlar yavaş yavaş devreye girmeye başlamıştı. Tek kollu robotlar, kaynak robotu, konveyörler üzerindeki bitmiş parçaları alıp bir yere depolayan robotlar, yanlış üretilmiş parçaları gözlemleyip onları elemine eden robotlar, görsel robotlar, robot gözleri zaten yapıyorduk. Ama günümüzde bunları daha üst seviyeye çıkaracağız. Hatta bu robotların öğrenme kabiliyetleri olacak, buna makine öğrenme diyeceğiz ve bunları yapay zekaya katınca robotlar daha akıllı olacaklar. Belki de bizlerin zor yaptığı işleri onlara yaptırmaya devam edeceğiz. Bunu kalıpçılıkta da kullanacağız, seri üretimde kullanacağız, dövmede kullanacağız, talaşlı imalatta da kullanacağız. Her yerde robotlar devreye girecek, birazdan örneklerini göstereceğim.

 

Üçüncü araç simülasyon, yani üretimi yapmadan önce prototipini yaparak özellikle bilgisayar ortamında dijital ortamda prototipini denemek, sanal ortamda test etmek. Zaten bunu çok yoğun yapıyorsunuz, bazı yazılımlar kullanıyorsunuz, mukavemet analizleri yapıyorsunuz, veri transferi analizi yapıyorsunuz. İşte bunların hepsi simülasyon mühendisliği adıyla daha da önemli olmaya başlayacak. Yani böylelikle tasarruf edeceksiniz, yanlış deneme yanılma ile ürün yapmak değil önceden çalışan ürünler yapacaksınız, kalitesiz ürünleri önceden kaliteli yapmayı öğreneceğiz.

 

Günümüzde Endüstri 4.0 dediğimiz zaman aklımıza gelen en önemli şey bütün sistemlerin birbiriyle konuşmaları. Zaten veri toplayacağız, sistem konuşacak; üretim yapacağız, sistem konuşacak; şirketlerin tüm birimlerinin birbiriyle konuşmaları gerekiyor. Biz buna dikey ve yatay sistem organizasyonu diyoruz. Hatta bu organizasyonu büyüten tedarikçileri de buraya katacağız. Çin'deki tedarikçimiz girecek, İtalya'daki tedarikçimiz girecek. Onlar da bizim sistemimizi görecekler, onlar da bizim üretimimizi izleyecekler, beraber bu işi yapacağız. Buna biz dikey ve yatay sistem organizasyonu diyoruz. Endüstri 4.0'ın son derece önemli bir kısmı M2M konuşmada bunun içerisine giriyor.

 

Beşinci olarak, her şey internete bağlanacak. Önümüzdeki yıllarda trilyonlarca cihazın, trilyonlarca ekipmanın internete bağlı olduğunu göreceğiz. Böylelikle kullandığınız her şey internete bağlı olacak; sadece cep telefonlarımız değil, makinelerimiz, tornamız, tezgahımız, freezimiz, kombimiz, güvenlik sistematiğimiz, çalışma odalarımız, servislerimiz, bayilerimiz. Zaten bunların çoğunu yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. Buna biz Internet of Things veya Internet of Business diyoruz. Önümüzdeki yılların son derece önemli konusu, artık analiz yapmak, karar vermek gibi bütün süreçleri internet üzerinden yönetebileceğiz. Enerji üretimi ve diğer sistemlerimde de bu kapsam içerisinde değerlendireceğiz.

Prof.Dr. Ruhi Kaykayoğlu ・ 11 dk
7. Endüstri 4.0 Teknolojileri - 2play icon

7. Endüstri 4.0 Teknolojileri - 2

Altıncı teknoloji "Siber Güvenlik". Sisteminizin kesinlikle hacklenmemesi gerekiyor. Bu nedenle güvenlik önlemleri almanız gerekiyor. Bilgisayar dünyasında bu önlemlere genellikle "firewall" denir. Bugün ise şirketler bunları "end-to-end security" altında yapılandıracaklar. Makinelere sadece biz erişebileceğiz, dışarıdan kimse erişemeyecek. Bilgilerimizi bulutta depolayacağız, ancak sadece biz erişebileceğiz. Makinelerle iletişim kurarlarsa araya kimse giremeyecek. Bu da Endüstri 4.0'ın siber güvenlik dediğimiz önemli bir konusu olacak. Özellikle önümüzdeki yıllarda ülkemizde siber güvenlik konusunda nitelikli insanlar da artacak.

 

Bulut yapılanması sayesinde şirketler, tesisler ve ürünlerle ilgili bilgilerini başka yerlerde saklayacaklar. Böylece e-posta aracılığıyla iletişim kurmak ya da başka transfer mekanizmaları kullanmak yerine verilerin ortak bir yerde tutulmasıyla veri erişimi hızlanacak, veri maliyetleri düşecek. Bu sayede büyük makineleri daha uygun maliyetlerle alabileceğiz. Eskiden hepsi sunuculara yatırım yapardık, 15-20-30 bin dolarlık sunucular alırdık, ancak bugün bulut yapılanmalarıyla bu maliyetler 1-2 bin dolara düşecek. Bu şekilde maliyetlerimizi azaltmış olacağız. Buluta verileri yükleyerek tekrar sistemin içinde saklamak yerine, ulusal bulut sistemlerini kullanmak zorunda kalacağız. Üretim sistemlerimizi daha hızlı hizmete sokacak, süreçlerimizi daha hızlı takip edeceğiz.

 

Ayrıca günümüzün önemli bir aracı olan "Üç Boyutlu Yazıcılar". İki boyutlu yazıcılarla yüzeyler, devre kartları gibi şeyleri basarken, artık üç boyutlu yapılanmalara geçtik. Üç boyutlu yapılanmalar yedek parça üretiminden model yapımına, üç boyutlu evlerden uçak parçalarına kadar birçok alanda gelişiyor. Üç boyutlu pompa parçaları, üç boyutlu makine parçaları üretimi de gelişiyor. Aynı zamanda üç boyutlu malzeme teknolojisi de hızla ilerliyor. Hangi malzemelerin üç boyutlu yazıcılarla kullanılabileceği konusunda bugün korkunç bir alan mevcut.

 

Büyük şirketler, hatta Boeing gibi şirketler bile yedek parça depolarını kapatıp bunun yerine çevrimiçi hizmetlerden yararlanmaya başladılar. Özel ürünlerin az sayıda üretilmesi gerektiğinde 3D yazıcıları kullanmak önem kazanacak. Özellikle Türkiye'deki makine sanayisi için büyük bir fırsat olarak görüyorum. Çünkü Türkiye, butik bir makine sanayisine sahip ve seri üretim yapmak yerine özelleştirilmiş üretimlerde avantaj sağlayabilecek bir konumda bulunuyor. Bu nedenle 3D yazıcılar, Türkiye'deki makine sanayisi için Endüstri 4.0'ın en önemli araçlarından biridir. Endüstri 4.0 araçlarının dokuzuncusu, belki de en eğlenceli ve müşterilerimize sunduğumuz ürünleri anlatmakta bize en çok yol gösterecek olan zenginleştirilmiş gerçeklik.

 

Gerçek olan bir sistemin üzerine bir sanallık ekleyerek merakımızı daha iyi anlatabileceğimiz bir teknoloji. Nerelerde kullanıyoruz? Depoda bir parça ararken, depodan parça seçiminde, yeni işe girmiş bir mühendis aradığı parçayı taktığı bir gözlükle hemen görebilir. Neden? Çünkü gerçekle gözlük arasına internet desteği ile gelen video görüntüleri, sistemi anlamada ona yardımcı olacaktır. Mobil cihazlarda tamirat işleri, depolarda ürünlerin bulunma hizmetleri; bunun yanında şirketlerin ileri safhada karar verme hizmetleri, sahayı, pazarı görme hizmetleri.

 

Yapabileceğimiz zenginleştirilmiş gerçeklik bugün için birçok sektör tarafından kullanılıyor. Örneğin, mobilyacılar mobilyayı almadan odanızın ortasına getirecek araçları sunuyorlar veya taşıt satıcıları sizi arabanın içerisine yerleştiriyor, siz arabayı almadan araç içerisinde seyahat ediyorsunuz. Bu anlattığımız teknolojileri endüstri 4.0'ın zenginleştirilmiş gerçeklik kavramı diyoruz. Gördüğünüz gibi, endüstri 4.0 bize olağanüstü farklı kazançlar getiriyor. Endüstri 4.0 kazançlarını özetlemek istedim. Birinci kazanç ekonomiklik, artan verimlilik. Simülasyonla, üç boyutlu printerlarla, arttırılmış gerçeklikle, robotlarla, yatay dikey entegrasyonlarla, data ile yapacağınız her türlü inovasyon size rekabet artışı içerisinde dönecek verimliliğinizi arttıracak, sizi daha üretken bir işletme yapacak.

 

Diğer taraftan ikinci nokta esneklik. Kompleks ürünlerin üretimleri, daha büyük kitlelere erişmek için big data kullanarak, eriştiğiniz müşterilere sunacağınız hizmetleri çok hızlı sunabilmek, sosyal medyayı da bunun içerisine katarak endüstri 4.0 size bu faydaları sağlayacak. Üçüncü nokta ise pazara çıkış zamanı. Artık yeni nesil sizin ürününüzün fiyatından ziyade içindeki yapay zeka miktarını, onlara verilen algıyı, onlarda yaratacağı değişimi ölçüyor. Ve siz ne kadar hızlıca bu olguları yaparsanız, pazara çıkış zamanınızı azaltacaksınız, pazarda da satın alma müşterilerinizin sizi tercih etme, satın alma aksiyonunu geliştirmiş olacaksınız. Endüstri 4.0 artık günümüzde akıllı ürünlerle anılıyor. Nasıl akıllı toplum, akıllı hastaneler, akıllı arabalardan bahsetmiştik ilk eğitimimizde. Artık ürünler bilgi deposu haline gelmeye başladı. Yani bir ilaç mı alıyorsunuz, kapağı açtığınız anda belki size hikayesini anlatıyor. Nerelerde kullanılır, hangi sıklıklarla kullanılır, ne yapmanız lazım?

 

Tabi bunları sesli anlatmıyor, cep telefonunuza gönderdiği bir video ile ilaç hakkında bilgi alabiliyorsunuz. Bir ürünü aldıktan sonra ürün size nasıl kullanacağınıza, nasıl monte edeceğinizi anlatıyor. Ürün artık sizin için bir personel aracı olmaktan çıkıyor, size direkt kurulmasına hizmet eden bir noktaya getiriyor sizi. Ürün aynı zamanda bir gözlemci, eğer bir şeyi yanlış yaparsanız sizi ikaz ediyor. Artık biz de ürünlerimizi daha akıllı hale getirmemiz lazım. Sadece ürünleri akıllı hale getirirken videolar, bluetooth teknolojileri değil, internet buna çok büyük fayda sağlıyor. İnternet üzerinden uzaktan müzeleri gezmek, enerji greftlerinin açılması, insansız araçlar, siz işinizi yaparken kendi yolunu bulan araçlar, yol boyunca giderken internet ile haberleşmeler, yol kenarlarında bulunan sensörlerle alınan geri bildirimler, oyunlar, küçük robotlar, sizin için önümüzdeki yıllarda çok önemli fırsatlar olacağına inanıyorum. Bizler robotlardan çok büyük şeyler bekledik. Cep telefonu da bir robottu, sensör de bir robottu. Mühim olan müşterimizin ihtiyacı olan ürünleri, hizmetlerimize bu aracı kurumları kullanmakta. Aracı ürünlerde günümüzde robot oldular.

 

Bunlar artık hafızada taşımaya başladılar. Böylelikle yapay zeka robotları demeye başlayacağız bunlara. Bunlar bizim siber uzay dediğimiz bir uzayda çalışacaklar, komutları çok uzaklardan da alabilecekler. Siz evdeyken bile robotlarınıza mesaj gönderebileceksiniz, WhatsApp ya da Instagram üzerinden. Artırılmış gerçeklik bakımından, kalite uygulamalarında, üretimde son derece önemli bir yer aldı. Fabrika, çalışan, klasik bildiğimiz takımlar bunların hepsi birleşerek hepsi bir gözlüğe geldi. Bir mühendis gözlüğüne gelen görüntülerle hem bakımı kolay hale geldi, hem bir makinedeki arızayı çabuk tesis eder hale geldi. Bu mühendise aylarca, saatlerce eğitim vermektense hazırlanacak bir videoyla onun bu işi yapma zamanında biz kısaltmış olduk. Demek ki çağ akıllı üretim çağı, akıllı fabrikalar çağı. Ne kadar sistemi hazır hale getirirsek, bu akıllı hale geçmek değişik müşterilere yönelik farklı ürünlerin üretilmesi anlamına geliyor.

 

Özellikle yaşlılara, Covid-19 döneminden bahsedersek yaşlılara dönük yeni ürünlerin üretilmesi, engellilere yönelik yeni ürünlerin üretilmesi. Eğer yapacağımız hizmette yöneticiler ön planda ise yöneticilere yönelik birtakım hizmetlerin üretilmesinde akıllı üretim sonrası önemli bir yer almaya başladı. Endüstri 4.0'ın Almanya'da bayraktarlığını yapan firmalardan bir tanesi de Este, ilk eğitimimizde de bahsetmiştik Siemens, Audi, TSI Grup, Bosch bu işin bayraktarlığını yapıyorlar. Akıllı bir fabrikada kurulan sistem ile siz bir makineye ne gün başlam yapacağınızı makinelerin üzerine koyduğu bir sensör ile cep telefonunuza gelen bir mesajla görüyorsunuz: "Önümüzdeki 2 gün içerisinde bakım yapınız" mesajı geliyor size. Ve hata başka bir noktada "Bakım yarın 09.00'da" diye mesaj atan başka bir makine ile karşı karşıyasınız. Bir tarafta siparişin hazır olduğunu söyleyen bir teknolog, bluetooth ile internet üzerinden size gelmiş durumda. Demek artık önümüzdeki yıllar akıllı fabrikalar, akıllı üretimin olduğu yıllar. Bunları bir defa yaptıktan sonra işlerimizi çok daha hızlı yapacağınıza emin olabilirsiniz. Böylelikle Endüstri 4.0'ın 9 tane aracını gördük. Bu araçlar ne işe yarıyor, bunlara bakalım ve bunlar birlikte işlerimizi nasıl kolaylaştırıyor, nasıl tercih edilen bir marka oluruz o konularda ufak ufak notlar verdik. Video eğitimimizin üçüncüsünü burada bitiriyoruz.

Prof.Dr. Ruhi Kaykayoğlu ・ 12 dk
8. Endüstri 4.0 Uygulamalarıplay icon

8. Endüstri 4.0 Uygulamaları

Biraz önce konuştuğumuz 9 teknoloji ile yapılmış son derece yaygın olan teknolojilerden, uygulamalardan bahsedeceğim. Neler yapılmış, hangi firma neler yapıyor, ne tür örnekler var? Bunlara bakacağız. O kadar çok örnek var ki, bu örnekleri YouTube'den izleyebilir, internetten bulabilirsiniz. Zamanımız kısıtlı olduğu için size ilham verecek bazı örnekleri paylaşmak istedim. İlk büyük resme baktığımız zaman akıllı fabrika ile bu işe başlamak lazım. Akıllı fabrika dediğimizde tabii ki akıllı ürün üretmemiz gerekiyor. Kendi kendine konuşan ürünler, kendi kendine mesaj atan ürünler, buzdolabındaki eksikliği telefona atan sensörler gibi.

 

Ürünler bittiği zaman vardiya sorumlusunu uyaran mesaj atan fabrikalar ve buna bağlı olarak geliştirilmiş içinde çip bulunan satış ürünleri gibi birçok sistemi firmalarda görüyoruz. Bunun dışında, akıllı fabrika içinde lojistik yani forkliftlerin çalıştığı fabrikalar içinde, forkliftlerin zamandan tasarruflu, elemandan tasarruflu, senkronize olmuş akıllı interlojistikten bahsedebiliriz. Akıllı binalar ise güneşin hareketine bağlı olarak dışındaki sıcaklığa, neme bağlı olarak çalışan klimaları, güneşin hareketine bağlı olarak tasarruf yapması, cam kenarındaki klimaların güneş ışığının şiddetine göre kendilerini ayarlamaları, odaların ısıtılıp soğutulması, içeri giren temiz havanın kontrolü, içeri sokulmaması istenmeyen partiküller gibi özelliklere sahiptir. Buna günümüzde "akıllı binalar" diyoruz. Hatta bu yeni dönemde, 2019'daki krizden sonra, artık yeni virüslere bile karşı savaşacak yeni bina tasarımları yapılmaya başlandı. Tabii ki bakım da önemli bir konu.

 

Kestirimci bakım, öngörücü bakım, önceden bu hizmetleri sağlamak, her türlü endüstriyel cihazdan el terminallerine, ölçüm cihazlarına, kalite cihazlarına kadar, çevre dostu teknolojileri ve yeşil üretimi kapsar. Bugün Endüstri 4.0, bütün bu hizmetleri bizlere sunuyor. Burada sizinle çok önemli bir konsepti paylaşmak istiyorum. Dijitalleşme ve otomasyon, ikisi de Endüstri 4.0'ın temel bileşenleri olmasına rağmen birbirleriyle eşanlamlı değiller. Biz 3. endüstri devriminde otomasyonla çok uğraştık. Robotlarla uğraştık, üretimimizi kontrol edecek CNC tezgahlarla uğraştık, katı hâl teknolojilerini firmalarımıza getirdik. Bugün otomasyon hala çok önemli ama bu seferki otomasyon akıllı robotlarla bezenmiş vaziyette. İki eksenli otomasyonu x ekseninde, dijitalleşmeyi ise y ekseninde görüyorsunuz ve dört tane pencere var. En altta soldaki pencere hem otomasyonla hem dijitalleşmeyle uğraşan bir fabriğin kesitini gösterirken, sağ altta ise otomasyonun çok yüksek olduğu bir fabrikayı görüyoruz. Yani robotların çalıştığı, insan iş gücünün olmadığı bir sistemi gösteriyor. Endüstri 4.0, tam otomasyon ile de gerçekleştirilebilir.

 

Üst sol pencereye bakarsanız, dijitalleşme endüstri 4.0'ın bir amacı olabilir. Bu küçük videomuzu bitirirken zaten stratejileri konuşacağız. Bu yüzden endüstri 4.0'ı benimseyen KOBİ'ler, iki stratejiyi birbirinden ayırmalı: Dijitalleşerek mi endüstri 4.0 kullanan bir firma olmalıyım, yoksa otomasyonu kullanarak mı endüstri 4.0'da iyi bir firma olmalıyım, yoksa her ikisini mi kullanmalıyım? Gördüğünüz gibi, sağ üstteki pencere her iki sürecin birleştiğini gösteriyor. Bir ameliyathaneyi görüyorsunuz, robotlar var, dijitalleşme var, ekranlar var, veri akışı var. Bu da demek oluyor ki dijitalleşme ve otomasyon, endüstri 4.0'da aynı şey değil. Dijitalleşmeyi sonraki eğitim videomuzda tekrar ele alacağız. Literatüre baktığımızda, birçok ünlü markanın bunu farklı şekillerde kullandığını görüyoruz. Örneğin, dünyanın önemli motosiklet firması Harley Davidson, otomasyon odaklı üretim tesisleri kurarak endüstri 4.0'ı daha çok otomasyon ayağından yakalamış. BMW, işbirlikçi robotlar kurmuş; başka bir firma özel bakım sistemleri yaratmış. Dünyanın önemli uçak üreticilerinden Airbus, insan-robot etkileşimi olan bir sistem geliştirmiştir. Birçok ünlü marka lojistikte dijitalleşme, 3D yazıcılar gibi teknolojileri kullanmıştır. Airbus, depolarının bir kısmından vazgeçerek uzaktan 3D yazıcılarla üretim merkezleri kurmuştur. Daimler ve Bosch, RFID lojistik hizmetlerini kurmuş; başka bir firma gerçekleşim sürecini hızlandırmıştır. Bu da gösteriyor ki her firma, verimlilik ve üretkenliklerini artırmak için seçimler yapmıştır. Bu yüzden ürünlerinizi ve hizmetlerinizi bu 9 aracı nasıl kullanacağınıza karar vermelisiniz.

 

Öte yandan, maliyet avantajını kaybeden firmalar, iş gücü maliyetinin daha düşük olduğu doğudan Avrupa'ya taşımak isteyerek akıllı fabrikalar kurmuşlardır. Bugün Adidas, kullanıcının web üzerinden girdiği bir ayakkabıyı istediği renkte, boyutta ve malzemeyle tamamen insan eli değmeden üretip sipariş verecek hale getiren akıllı bir fabrika inşa etmiştir. Yani hızlandırılmış fabrikalar vardır. Ayrıca müşteri odaklı ürün geliştirmeyi hedeflemişlerdir. Peugeot ve Citroen gibi firmalar da modüler fabrikalar kurarak müşterinin isteklerini alıp eş zamanlı olarak fabrikaya aktararak müşterinin istediği özelliklere sahip araçları üretme ve servis etme yeteneğine sahip olmuşlardır, online satışta bunu yapabilmektedirler. Komatsu gibi önemli bir zeki inşaat sahası aktörü de inşaat araçlarına takılan sensörlerle verimlilik, kaliteli hizmet ve işçi sağlığı ile güvenliğini sağlamıştır. Essilor gibi bir dijital yüzey işleme firması da yüzey işleme sürecinde elde ettikleri verileri kalite sistematiğiyle birleştirerek endüstri 4.0 uygulamalarını kavramsal olarak kullanarak büyük karlılık ve maliyet düşüklüğü elde etmiştir.

 

Artık dijitalleşme günümüzde son derece önemlidir ve belki biz dijitalleşmenin birinci safhasını yaşıyoruz. Gözlükler, sensörler, robotlar gibi teknolojileri kullanıyoruz, ancak bunun 5-10 yıl sonra, yani 2030'larda insan-makine-nesne etkileşimi başlayacak safhası da olacak. Bu robotlar daha zeki hale getirilecek. Robotlar insanlarla çalışabilecek hale getirilecek. 2040-2050 yıllarında ise insan yerine geçebilecek nesneler, sistemler, yapay zekanın diz boyu olduğu, belki duyguları olmayan robotlar ve sistemler devreye girerek bize yapay zeka devrimini getirecek. O yüzden endüstri 4.0'ın çok başında olduğumuzu tekrar belirtmek isterim.

 

Eğitimimizin birinci safhasında Japonya neredeyse bizimle aynı seviyede, onlar bu işe çok önem veriyorlar ve hızlı bir şekilde ilerliyorlar. Biz ise bu alana yavaş yavaş adım atıyoruz. Ne kadar hızlı adım atarsak, bu devrimi aynı hızda sürdürebileceğimizi düşünüyorum. Ancak bu konuda daha fazla çalışmalıyız. Almanya'da 2014 yılında endüstri 4.0 konsepti ortaya çıktığında, Almanlar hemen iş dünyasında, iş hukukunda, işe alımda, iş sözleşmelerinde, sendikalarda, işçi ve robot haklarında çalışmaya başlamışlardır. Dijital iş dünyası için endüstri 4.0 adı verilen bir kavram ortaya çıkmıştır. Yasal çerçeve yeniden tanımlanmış, ücretler tekrar tanımlanmış, çalışma süreleri belirlenmiştir. Robotların devreye girmesiyle mavi yaka çalışma süreleri, beyaz yaka sistematiği ve çalışma şekilleri yeniden tanımlanmıştır. Yeterlilikler belirlenmeye başlanmıştır. Çalışma organizasyonu değişmiş, iş güvenliği değişmiştir. Neden mi? Çünkü robotlar programlanmış sistemlerdir ve çalışırken etraflarına zarar verebilirler. Saniyenin 1'inin bile operasyon yapabilme yeteneklerine sahiptirler. Bu yüzden bizler, mavi yaka ve beyaz yaka çalışanların hassasiyetinden daha hassas bir sistemiz. Dijitalleşme sadece o dokuz alana sınırlı değildir, aynı zamanda iş dünyasına da yansımaktadır ve yeni bir iş dünyası kurulmaktadır.

 

İş güvenliği sözleşmeleri değişmektedir. Takılan gözlüklerle mavi ya da beyaz yakanın bilgi edinmesi ve iki eliyle çalışabilmesi sağlanmaktadır. Daha az niteliklere sahip insanların sisteme entegre olması, verimliliğin artması ve yeni iş güvenliği yönergelerinin ortaya çıkması sağlanmaktadır. Bunları yaparken, insanların motivasyonuna da çok dikkat etmemiz gerekmektedir. Psikolojik baskılar artmakta, psikolojik sorunlar artmaktadır. Bireysel takıntılar çoğalmaktadır. Şu an için robotlar insanlarla rekabet etmemektedir, ancak 20 yıl sonra robotlar insanların rakibi mi olacak diye sorulduğunda, benim düşünceme göre olmayacak; ancak insanlar bunu anlamakta zorluk çekmektedir. İş güvenliği ve gözetimde yeni yöntemler devreye girmektedir.

 

Bunun yanı sıra, özellikle robotlarla çalışan insanların çalışma ergonomisine uygunluğu ve çalışma hassasiyetinin artırılması için yönetmeliklerin uygulanması gerekmektedir. Ayrıca, insan ve robot etkileşiminde 4 aşama bulunmaktadır. Bu aşamalar nelerdir? Görüldüğü gibi, 1. aşama tam otomasyon aşamasıydı, yani üçüncü sanayi devrimindeki aşamaydı. Robot ve insan aynı şekilde çalışıyordu, birbirlerinden farklı işler yapıyorlardı ve temasları mümkün değildi. Bir parçayı almak için robot kendisi alıyor ve yerleştiriyordu. Sonrasında ise mavi yaka ve beyaz yaka operasyonu devam ediyordu. Robotlarda insanların çalışması birinci evredeyse, insan ve robot yan yana gelmeye başladı. 1990'ların sonu ve 2000'lerin başında yavaşça bu devrimle birlikte ortak çalışma alanlarına geçtik. Yani robotlar ve insanlar ortak işler yapacaklar. Artık temas gerekmeyen işleri yapmaya başladılar. Birbirlerine yardımcı olacaklar. Örneğin, insan sol kolken robot sağ kolu olacak. Belki sensörlerle birbirlerini bekleyecekler, yaklaşımlarını takip edecekler ve böylece yeni bir çağa adım atıyoruz. Robotlar mavi yaka ve beyaz yaka işleri aynı anda yapacaklar. Önceden bunlar birbirlerinden bağımsızdı. Bu da tabii ki beraberinde çok önemli yeni sistemlerin getireceğine inanıyoruz.

 

Öte yandan endüstri 4.0'ın Avrupa'da endüstrinin hızlı gelişimine katma değer sağlamak için tanıtıldığını söylemiştik. Bu başarı hikayelerinden biri Adidas tarafından sunuldu. Asya'da seri üretimle milyarlarca ayakkabı üretilirken, Adidas’ın bu hızlı fabrika dediği sistemde müşteriye dönük siparişlerin online alındığı tek seferlik bir markanın bile yaratılabileceği robot ve insanın birlikte sipariş üretimini gerçekleştirebileceği yeni bir devrimden bahsediyoruz. Kısalan eğitim süreçleri ve basitleştirilmiş tedarik zinciriyle müşterilerin tercihi bu marka üzerine olacaktır. Bunun yanı sıra, fabrikalarda mavi yaka ve beyaz yakanın daha rahat çalışması ve ergonomik koşullarının sağlanması için takılabilir robotlar da devreye girmeye başladı. Takılabilir robotlar, kas gücünün daha verimli kullanılmasını, yorgunluğun azaltılmasını, ağır yüklerin taşınmasını ve ergonomik olarak beden diline yardımcı olabilecek birçok faktörü insanlarla buluşturuyor. Android'ler gibi düşünebileceğimiz bu insanlar, belki de %1 oranında robot haline dönüşmeye başladılar bile. Endüstri 4.0 uygulamalarının en çok kullanıldığı yerlerden biri de giyilebilir robot teknolojileridir.

 

Diğer taraftan giyilebilir robot teknolojilerinin kapsamında, gözlükler ve bu gözlüklerin internet üzerinden bağlı olduğu sistemler sayesinde bir çalışan kolayca bir ürünü depodan bulabilir, bir robot üretimi kolayca tamamlayabilir ve büro personeli sistemi daha iyi anlayabilirken işine odaklanabilir hale gelmek bugün için endüstri 4.0 aracılığıyla mümkündür. Kısacası geleceğin bürosu şekilleniyor. Bu, 40-50 yıl önce bürolarda insanların koca tahtalar önünde teknik resimler çizerken olduğu gibi, bugün ise 3 boyutlu çizimlere geçtiğimizi göstermektedir. Arada, 90'lı yılların sonunda Cascade teknolojileri ve yazılım desteği ile işimizi kolaylaştırdık. Bugün ise bu kolaylık bir adım daha ileri gitmeye başlamıştır. Artık 3 boyutlu sistemlerden bahsediyoruz.

 

Yaptığımız çizimleri 3 boyutlu olarak görebiliyoruz, içinde gezebiliyoruz, hatta bu çizimlerden aldığımız komutlarla 3 boyutlu yazıcılardan ürünleri üretebiliyoruz. Tabii ki bu kadar büyük devrimler gerçekleşirken yöneticilik ve liderlik de dünyada değişecek. Artık yöneticiler çalışanları direkt temas olmadan takip edebilecekler. Bunun için önceki yıllarda webcam'ler kullanmaya başladık. Bunun bir adım daha ileri götürülmesiyle sensörlerle çalışma alanlarında bulunan değişik görüntü transfer eden kamera sistemleri işlerimizi daha da kolaylaştıracaktır. Hatta geçenlerde bir makale okudum, Amerika'da bir pazarlama firması, pazarlama elemanının müşteriye gittiği zaman gülüp gülmediğini, düzgün bir şey anlatıp anlatmadığını bile uzaktan izlemeye başlamışlar. Yöneticilik, liderlik, takım çalışması ve ortak akıl yaratmak da değişecek. Çalışma saatlerinde belirli bir esneklik olacak. Zaten COVID-19 sürecinde çoğumuz evden çalışıyoruz, sadece üretimde yer alan mavi yaka çalışanlar evden çalışmıyorlar.

 

Anlattıklarımızı daha ileri götürürsek, belki 20-30 yıl sonra mavi yakanın orada bulunmasına gerek kalmayacak. Birçok işi robotların yardımıyla yapmaya başlayacağız. Demek ki bizi yeni bir devrim bekliyor ve bu devrime hazır olmamız gerekiyor. Bu devrim kaçınılmaz. İş gücü hala ülkemizde rekabetçi gözükse de bir yandan da maliyetlerimizi düşürmek için çaba sarf ediyoruz. Bu nedenle endüstri 4.0'ın, kobilerimiz için büyük bir şans olduğunu görüyorum.

Prof.Dr. Ruhi Kaykayoğlu ・ 19 dk
9. Endüstri 4.0 Ne Getiriyor?play icon

9. Endüstri 4.0 Ne Getiriyor?

Mini video eğitimimizin 5. Bölümünde endüstri 4.0'ın ne anlama geldiğini, nasıl hazırlanmamız gerektiğini, ne yapmamız gerektiğini, sektörlerin nasıl değiştiğini, üniversitelerin nasıl değiştiğini ve insan kaynaklarının nasıl değiştiğini kısaca ele alalım. 5. videomuzun başlığı "Endüstri 4.0 İş Dünyası için Ne Anlama Geliyor?" Şu bir gerçek ki endüstri 4.0, tüm dünyada dört ana trendde ilerlemektedir.

 

Birinci trend "iş sektörlerinde değişimdir.’’ Yeni sektörler ortaya çıkmaktadır, üç boyutlu imalat sektörü gelişmektedir, artırılmış gerçeklik firmaları ortaya çıkmaktadır, lojistik şirketlerinin sayısı artmaktadır ve cep telefonlarıyla ürünlerinizi kapınıza getiren yeni firmalar ortaya çıkmaktadır. Bu da iş sektörlerinde çeşitliliğin artacağı ve bugün olmayan birçok sektörün 2030, 2040, 2050 yıllarına doğru ortaya çıkacağı anlamına gelmektedir.

 

İkinci değişim trendi iş sahasında, yani fabrikalarda ve ofislerde meydana gelmektedir. Dijitalleşme bu alanda daha da önem kazanacak, sistemler dijitalleşecek, insan-zeki makine arayüzleri geliştirilecektir ve yeni yönetim tarzları ortaya çıkacaktır. Bu yönetim tarzları daha karlı olacak ve ekonomi tamamen dijitalleşecektir. İlk videomuzda da belirttiğimiz gibi e-devlet, akıllı devlet ve akıllı operasyonlar gibi konuları bu alanda düşünebiliriz. Uzaktan eğitim de bu kapsamda değerlendirilebilir. Uzaktan eğitim, uzaktan sınav yapma, uzaktan işleri tamamlama ve uzaktan üretimi yönlendirme gibi konuları içermektedir.

 

Üçüncü trend, kayıpların azaltıldığı bir döneme girildiğini göstermektedir. Maliyetleri azaltmanın en yaygın yöntemlerinden biri olan kayıpların azaltılması da dijitalleşme ve robotlaşma sayesinde gerçekleşecek, iş alanlarında kayıplar daha da azalacaktır.

 

Son trend ise dijital platformlar, sosyal medya araçları, Facebook, Instagram, Snapchat, LinkedIn, YouTube ve Twitter gibi araçları şirketlerimizde daha üretkenlik ve verimlilik amacıyla kullanmaya başlayacağımızı göstermektedir. Demek ki endüstri 4.0, sadece o 9 teknolojiden ibaret değildir, aynı zamanda bu trendleri de anlamamız gerekmektedir. Bu dört ana trendi çok iyi anlamamız gerekiyor.

 

Peki, başka ne anlama geliyor? Bunlara örneklerle tek tek bakalım. Birinci anlamı, üretim ve imalat hatlarında mavi yakanın taşıdığı çipler aracılığıyla iletişimin daha iyi olacağına inanıyoruz. Bu uygulamalar zaten başlamış durumdadır. Mavi yakanın, operasyona yakınlığı, aldığı ürünün arabaya yerleştirilebilme uyumu, yanlış taşımaların önlenmesi, forkliftin ürünleri düzgün bir şekilde taşıması, robotlar aracılığıyla bilgi aktarımı ve yönetimin tüm bu süreçlerden haberdar olarak ikaz yapabileceği bir yapay dünya oluşmaktadır. Üretim ve imalatta büyük değişiklikler yaşanacak ve buna üretim 4.0 diyoruz. Bu alanda birçok sensör ve yazılım geliştirilmeye başlanmıştır.

 

Diğer bir alan da tarım 4.0'dır. Traktör kullanan bir çiftçi, anlık hava raporlarını, anlık nemi, sürdüğü toprağın kalitesini, toprakta virüs olup olmadığını, gübreleme zamanını ve diğer birçok faktörü görebilecektir. Bu da tarım 4.0'ın geleceğin en büyük teknolojilerini içerdiği anlamına gelmektedir. Sulamadan tohumlamaya ve hasadın toplanmasından böceklere karşı mücadeleye kadar bir devrimle karşılaşacağız. Buna "Tarım 4.0" diyoruz. İlaç sektörü ve biyomedikal sektörü, 4.0 teknolojilerini en çok kullanan sektörlerden biridir. Özellikle COVID-19 döneminde, virüsle etkileşen vücudumuzdaki hücrelerin simülasyonları oldukça başarılı bir şekilde yapılmaktadır. Bu sayede virüsün nereye gideceği, hangi hücreye gitmemesi gerektiği, ne yapılması gerektiği ve hangi ilacın bunu önleyebileceği konularında birçok çalışma yapılmaktadır. İlaç sektörü, tıbbi cihaz sektörü ve kimya sektörü, 4.0'dan en çok etkilenen sektörler olacaktır. Sadece satış elemanları bile bundan etkilenecektir.

 

Cep telefonlarından ürünlerin üç boyutlu olarak gösterilebildiği hatta müşterinin "Al sana izin ver, seni ürünün içine yerleştireyim ve gezinti yaparak ürün hakkında karar ver" dediği bir satış süreci bile başlamıştır. Müşteriyle yapılan görüşmeler bile takip edilen bir dünyada, yeni bir Business 4.0'a hazırlanmaktayız. Bunun yanı sıra mavi yakanın bu sürece daha fazla entegre olması gerekmektedir. Özellikle ülkemizde ve bazen Avrupa'da bile görüldü ki robotların gelmesiyle işsizlik artmayacak, aksine daha fazla mavi yaka çalışana ihtiyaç duyulacak. Bunun sebebi ise sektörlerin büyümesidir. Sektörler büyüdükçe nitelikli insanları yetiştirmemiz gerekmektedir. Bu nedenle mavi yakanın performansı, endüstri 4.0 teknolojileriyle daha da geliştirilecek ve performans değerlendirme sistemleri daha üst seviyelere çıkacaktır. Mavi yaka, endüstri 4.0'da verilerle çalışmayı öğrenecek ve beyaz yaka da bu beceriyi kazanacaktır. 90'lı yıllarda bu kadar veri bulunmazken, bugün big data sayesinde verimli bakım çalışmaları yapılabilmektedir. Kişisel verilerin kullanımı yaygınlaşacak, ancak bu KVKK (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) kurallarına uyumlu bir şekilde gerçekleşmelidir. Sosyal ağlar, arama motorları, şifreler ve sokaktaki kameralar gibi birçok alan da kişisel verilerin izlenmesiyle ilgili uygulamalar yapmaktadır.

 

Ülkemizde şu anda 24 saat boyunca nereye gittiğiniz izlenmektedir. Bu durum yurtdışında daha da yaygınlaştırılmıştır. COVID-19 döneminde Güneydoğu ve Asya ülkelerinde, hastaların belli bir yere gitmemesi için bile bu tür uygulamalar yapıldığı bilinmektedir. Tüm bu veriler bulutta saklanmaktadır. Yani yeni dünyada artık yalnız değiliz, sürekli olarak izleniyoruz.

Prof.Dr. Ruhi Kaykayoğlu ・ 8 dk
10. Endüstri 4.0 ve Değişim Dalgaları play icon

10. Endüstri 4.0 ve Değişim Dalgaları 

Artık günümüzde biz KOBİ'ler olarak imalat endüstrisi, kalıp kesme endüstrisi diyoruz. Endüstri 4.0 bize daha çok şey kattı. Her şey endüstri oldu: turizm endüstrisi, eğitim endüstrisi, otel endüstrisi, çay bahçesi endüstrisi, kahve endüstrisi gibi. Çünkü endüstri dediğimizde içerisinde imalat, hizmet, süreç ve çalışanlar var. Her şeyi endüstriye dönüştürmeye başladık. Artık bu dijital yüzeylerle etkileşerek daha karlı ve üretken hale dönüşecek. Şimdi size 7-8 tane daha örnek göstermek istiyorum.

 

İnsansız arabalar, insansız dronlar, tekerlekteki bilgisayara bağlı sensörler, yapay zeka destekli vinçler, yapay zeka destekli dronlar, mobil uygulamalar, beyin dalgasıyla yönlendirdiğimiz robotların olduğu dünyada birçok örneği görüyoruz. Diğer taraftan savaş endüstrisi, uçak endüstrisi tamamen dijital tasarım ve test süreçlerine geçmiş vaziyette. Örnekte gördüğünüz gibi meşhur Dassault Aviation şirketi simülasyonlarla yaptığı ürünleri yine sanal ortamlarda test edebiliyor, performansını izleyebiliyor. Bu işin bayraktarlığını yapan bir Alman firması Bosch, imalat süreçlerine dijital entegrasyonu sokmuş, dijital ürünler çıkarmış, dijital sensörler çıkarmış. Bunları aynı zamanda hem fabrikalarında kullanıyor, hem de bu ürünleri pazarlayarak kendi ile birlikte çalışacak olan küçük tedarik şirketlerine bunları pazarlamaya çalışıyor. Fabrikalarındaki tüm araçlar birbirleriyle gerçek zamanlı konuşuyor.

 

Beşinci örnekte mobil telefonlarla işçiler vardiya programlaması yapabiliyorlar. Altıncı örnekte makine tezgahları uzaktan çalıştırılabiliyor, uzaktan bakımları yapılabiliyor, uzaktan ürün geliştirmeleri takip edilebiliyor. Yedinci örnekte dünyanın büyük devlerinden Zara lojistikte dijital uygulamalar kullanarak depolarda ve marketlerdeki ürünlerini anlık sayabiliyor, stoklarını çıkartabiliyor. Gördüğünüz gibi dijital otomasyon çağı bize birçok yeni imkan getirmiş. Artık imkansız diye bir şey yok.

 

Yapay zekanın daha çok başında olduğumuzu tekrar söyleyelim. İnsanın yerini bunlar tutmayacak. Ülkemizde böyle söylemler var: "Artık insan evde mi oturacak, insan tatil mi yapacak?" Bilakis, çok daha değerli olduğumuz bir döneme geçiyoruz. Çünkü insan bunları programlayacak, insan bunlarla ilişki kuracak. Otomasyon dijitalleşme ile birlikte veri analizi, veri madenciliği ve veri mimarisi gelişecek. Bu arada kariyerler ve üniversiteler de gelişecek, öğrenciler bu alanlarda uzmanlık alanına geçecek. Yazılım çok önemli. Algoritma geliştirme ve kodlama niye bu kadar öne çıktığını anladık değil mi? Küçük yaştan öğretebileceğimiz kodlama felsefesi diğer yaşlara geçtiğinde robotların kodlanması ve dijital algoritmaların geliştirilmesi son derece önemli bir alan olacağını görüyoruz.

 

Yapay zeka, robotlar, üç boyutlu yazıcılar, dijital pazarlama, geleceğin trendleri. Tabii ki bunları konuşurken bazen bana şöyle sorular geliyor: "Hocam matematik, geometri, fizik, kimya ne olacak?" Tabii ki, bunlar devam edecek, ama bunlar sanayi toplumunun öncelikli araçlarıydı. Biz şimdi yeni akıllı bir toplumu konuşuyoruz. Akıllı toplumunda o araçlar zaten var, onları gidip bulabiliyoruz, Cloud'da veri getirebiliyoruz. Entegre almak kolay artık, türevde almak kolay, zaman servisi de çözmek kolay, periyodik cetveli bulmakta kolay. Yani, bizim öğrencilik dönemimizde periyodik cetvel çok önemliydi, bugün ise zaten onlar Cloud'da var. Bundan 20-30 yıl öncesinde ilaççılar moleküller yaparken deneyler yapıyorlardı, şimdi matematiksel modellemeler mevcut. Demek ki bilgi var, bu bilgiyi nasıl kullanacağız? Onun için yazılım lazım, kod lazım, yapay zeka lazım, yazıcı üreticiler lazım. Bunlar için çok paramız mı lazım, ne yapalım? Bunları artık uygulayıp yapabilmemiz için ilk önce firmamızı anlamamız gerekiyor. Bunu yıllardır Kaykayoğlu Leevesxen Grubu olarak, bizim yaptığımız bir çalışma var.

 

Firmanın endüstri 4.0'a ne kadar hazır olduğunu görmemiz lazım. Bu nedenle ilk önce gidip bir Denetin (Audit) yapmamız lazım. Bu firma endüstri 4.0'a ne kadar hazır? Beni dinleyenler çevrelerindeki üniversitelerden yararlanabilirler, danışmanlık firmalarından yararlanabilirler, çocuklarından yararlanabilirler. Ancak, bu işe başlamak için ilk önce iyi bir Denetin (Audit) yapmak gerekiyor, iyi bir ön çalışma yapmak gerekiyor. Yoksa gidip üç boyutlu bir printer satın almanın bir anlamı yok. Alırsınız, bir süre sonra dersiniz "Daha iyisini alsaydım", sonra bir büyüğünü alırsınız, işinize yaramaz; daha sonra bir büyüğünü daha alırsınız, o da işinize yaramaz. Endüstri 4.0'da bu adımlara hazırlanmak için iyi bir Denetin (Audit) çalışması yapmak lazım.

 

Genelde Denetim (Audit) çalışmaları 7 adımdan oluşuyor. 1. adım, firmayı iyi anlatmak. Firma ne yapıyor? Önümüzdeki yıllarda ne yapacak? Ürün ve hizmet süreçleri neler olacak? Pazar durumu ne? Yeni bir pazara mı gidecek, yoksa mevcut pazarda mı kalacak? Bunları anlamamız lazım. 2. adım, stratejiler. Hangi alanlarda büyüyeceğiz? Hangi teknolojilerde büyüyeceğiz? Var olan teknolojilerimizi nasıl geliştireceğiz?

 

İkinci adımda bunları anlamamız gerekiyor. 3, 4, 5, 6 ve 7. adımlar ise sizin ne kadar akıllı bir işletme olacağınızla ilgili. Akıllı bir fabrika mı olmak istiyorsunuz? Ne kadar akıllı? Bunun aşamalarını yapacağız. Operasyonlarınızı ne kadar akıllı yapmak istiyorsunuz? %107, %207, %307, %407, %100? Buna karar vermeniz lazım, Akıllı Analiz (Smart Analysts). Örneğin, ürünleriniz var; banyo leğeni üretiyorsunuz. Onu ne kadar "akıllı (smart)" yapmanız gerekiyor? İçine su koyduğunuz zaman sıcaklığını mı göstersin? Şimdi demek ki ürünlerinize ne kadar akıllılık katmak istiyorsunuz. akıllı data, ne kadar çok veri toplamak istiyorsunuz? 7. bölüm ise çalışanlarınızı nasıl akıllı hale getireceksiniz?

 

Bu 7 adımı yapmadan endüstri 4.0 ve dijitalleşmeye geçmenizi hiç önermem. Bu 7 adımı yapmak çok zor değil, ancak belirli bir mesai harcamanız gerekiyor, belli bir ufuk harcamanız gerekiyor, belli bir strateji hazırlamanız gerekiyor, şirketinizde çalışan herkesi bu sisteme dahil etmeniz gerekiyor. Böylelikle endüstri 4.0 trendlerini gördük, nereden başlayacağımızı gördük, yaklaşık 20 önemli örneği anlattım. En sonunda ise bir firmanın endüstri 4.0'a nasıl başlayacağını anlatarak 5. bölümümüzü bitirmiş oluyoruz. Birazdan 6. bölümümüzde buluşacağız. 6. bölümümüzde dijitalleşme ve iş modellerini anlatacağız. Tekrar teşekkür ediyorum.

Prof.Dr. Ruhi Kaykayoğlu ・ 8 dk
11. Dijital İş Modelleriplay icon

11. Dijital İş Modelleri

Dijitalleşme ve Endüstri 4.0 eğitim videomuzun son bölümüne geldik. Bu bölümde dijitalleşme ve iş modelleri oluşturmayı konuşacağız. Önceki videolarımızda dijitalleşmeyi anlattık. Bunları nasıl iş modellerine dönüştürmemiz gerektiğini, ne yapmamız gerektiğini kısaca gözden geçirelim. Bugün için kobilerimizin veya herhangi bir işletmenin başarılı bir dijital iş modeli oluşturabilmesi için temelde bazı maddeleri iyi hazırlayarak yola çıkması gerekiyor. Dijital dünya ile fiziksel dünya arasındaki sınırları kaldırmak için yeni iş modellerine ihtiyacımız var. Bu iş modellerini kurarken hangi ürünlerimiz veya hizmetlerimiz dijital olacak? Örneğin, bir üniversite için derslerin dijital ürün haline getirilip uzaktan verilmesi durumunda, o ürün dijital bir üründür. Sizin firmanızın bir ürünü dijital hale dönüştürülebilir mi? Bunu konuşacağız.

 

Bunu yaparken tabii ki müşterilerimiz sistemlere nereden girecekler, hangi teknolojiyi kullanacaklar ve nasıl değer oluşturacağımızı da konuşmamız lazım. Yaptığımız ürünlere müşterilerimize değer önermeleri sunmamız gerekiyor. Yapay zeka ile artırılmış gerçeklik gibi bir pazarlama hizmeti gibi. Dijitalleşme modellerini çok iyi konuşmak lazım. 2000'li yıllardan günümüze geldikçe her şeyin ne kadar güzel değişim gösterdiğini görüyorsunuz. 2000'li yılların başında sadece 1996'da çıkmış olan Microsoft Explorer ile Microsoft'un koymuş olduğu bir web vardı. Web sayfasına sahip olmak müthiş bir olaydı. Herkes web sayfasına ne kadar ziyaret yapıldığını büyük bir merakla sayacı koyuyorlardı. Buradaki trendlere baktığımız zaman web'ler çok statikti. Çok fazla özellikleri yoktu, gezinme yapabiliyorlardı, e-mail atabiliyorlardı. Web ile insan arasındaki iletişim çok statik haldeydi.

 

2005'li yıllardan itibaren bizlerin elektronik iş dediği kısaltma ile e-is dediğimiz hem insanın hem de işin içinde olduğu yeni bir dijital iş modelleri çıkmaya başladı. 2005'li yıllarda bugün için çok önemli olan sosyal medya araçları da ortaya çıkmaya başladı. Örneğin, Facebook zaten 1998'de çıkmıştı. Amazon da 2005'te büyük bir yol aldı. 2015'e geldiğimiz zaman insanlar iş modellerini daha çok dijital pazarlama odaklı kullanmaya başladık. Dijital pazarlama, sosyal medya üzerinden pazarlama, e-mail pazarlaması, web üzerinden pazarlama, video üzerinden pazarlama gibi yöntemler kullanılmaktadır.

 

2020'li yıllara geldiğimizde ise görüyoruz ki 2015'ten itibaren nesnelerin interneti devreye girdi. Yani yaptığımız ürünler ve hizmetler artık konuşabilen ve akıllı hale gelen nesneler haline geldi. Buzdolabından çamaşır makinesine, dolma kaleminden satın aldığımız kahve makinesine kadar her şeyde bu gelişmeyi görebiliyoruz. Günümüze geldiğimizde artık işler çok daha büyümüş durumda. İş modellerinin içinde insanlar, işler, nesneler ve akıllı makineler bulunuyor.

 

Dijital iş modellerinde sınırsız bir potansiyel mevcut. Farklılaşan dijital yeteneklere odaklanmamız gerekiyor. Peki, bu dijital yetenekler nelerdir? Artık dijital imkanlarla hızlı prototipler yapabiliyoruz. Birçok firma ürünlerinin üç boyutlu modellerini hızla oluşturup sunabiliyor, bunları web üzerinde paylaşabiliyor, çalışma düzenini gösterebiliyor ve beğenilmediği takdirde tekrar düzenleyebiliyor. Bu, üç boyutlu tasarım becerisine sahip mühendisler, tasarımcılar ve imalatçılar sayesinde mümkün oluyor. Hızlı prototip çalışmaları yapmak artık mümkün hale geldi. İnovasyon modeli ile dijitalleşme mümkün. Dijital müşteri deneyimi elde etmek günümüzde çok daha kolay, iş modellerini dijital sistemlere göre yeniden yapılandırmak mümkün.

 

İş performansı ve analiz optimizasyonu da bugün daha kolay bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. Ekosistemi dijital sistemlerle daha iyi yönetme yeteneğine sahibiz. Demek ki dijital yetenekler, bizi ekosistemde farklılaştırabilecek çok önemli yetkinlikler sunuyor. Peki, nereden başlamalıyız? Türkiye ve dünyada son COVID-19 salgınından sonra stratejik olarak her şeyin e-ticarete dönüşmeye başladığını görüyoruz. Araba üretiyorsanız, arabayı online olarak satabilirsiniz. Buzdolabı üretiyorsanız, onu da online olarak satabilirsiniz.

 

İlk adım olarak bir KOBİ'nin e-iş dönüşüm sürecine girmesi gerekiyor. Önceki videomuzda QDIT sistemi hakkında bahsetmiştim. Fabrikaların, akıllı ürünlerin, akıllı pazarlamanın ve akıllı iş yapış dünyasının içinde bulunduğu bir sistem. İşte bu sistem içinde e-ticaret de yer alabilir. E-ticaretin önemli bir parçasını anlamak için öncelikle bu teknolojilerden haberdar olmamız gerekiyor. Nereden başlayacağız bu işe?

 

Bugün e-ticarete başlamak için, kobilerin bütçesine göre bin liradan da başlayabilirsiniz, beş bin liradan da başlayabilirsiniz. Ama hedefiniz ne? Neyin itici gücünü kullanmak istiyorsunuz? Stratejinizde ve vizyonunuzda ne var? Geçenlerde çok ünlü bir tekstil firması diyor ki, "Biz artık caddelerdeki mağazalarımızı bile kapattık. Ciromuzun %10'unu e-ticarette şimdiden yapıyoruz, 2021'de bunu %50'ye çıkarmayı planlıyoruz." Demek ki, strateji ve vizyon dönüşümü önemli dijitalleşmede. Bunu yaparken içeride de organizasyonu dönüştürmemiz gerekiyor, ürün ve pazar dönüşümünü sağlamak gerekiyor. Bize gelip bize dokunan insanlar web sitemize, e-ticaret sitemize nasıl gelecekler, onlara nasıl dokunacağız? Bunları modellememiz gerekiyor.

 

Biz süreçlerimizi tamamen yenileyeceğiz, kurum kültürünü dönüştüreceğiz. Belki de bütün pazar birimlerimiz evlerinden çalışacak, daha hızlı çalışacak, belki de başka bir mekândan çalışacak. Demek ki dijitalleşme ile birlikte en basitinden bir e-ticaret dönüşümü bile çok hızlı bir şekilde, stratejimiz, yapı dönüşümümüz, ürün pazar dönüşümümüz, insan kaynakları dönüşümünü yaptığımız takdirde başarılı iş modelleri bulmamıza engel değil. Bu COVID-19 döneminde benim bildiğim çok fazla firma bir anda e-ticarete girdi ve bu konuda da çok başarılı oldular. Yalnız burada bir sorun var. E-ticaret sitemizi yaptık, ismimizi verdik, kim gelecek nasıl alacak, hangi iş modelini kullanacağız dersek, burada dolu modeller var.

 

 8 farklı iş modeli görüyorsunuz. Siz iş modelinizi Facebook modeli gibi mi kullanmak istiyorsunuz? Herkesin network yaptığı, birbirleriyle mesaj yolladığı, resim paylaştığı, Facebook içerisinde olduğu bu kültürden ne kadar yararlanacaksınız? E-ticaret modelinizin içerisinde Facebook modeli ne kadar olacak? Birtakım hizmetleri ücretsiz verecek misiniz? Dijitalleşme içerisinde Facebook modelinin ağırlığı ne olacak? %5-6-7? Yoksa ben ürünümü platform modeli ile coşturacağım, o zaman Alibaba'ya gideceğim. Ürünümü Alibaba ya da Amazon üzerinden pazarlayacağım. Bugün Türkiye'de birçok firma çiçekler, yemekler, tatil sepetleri üzerinden meyve sebze, giyim eşyası bile satıyorlar.

 

Şimdi ben e-ticaretimde platform modeli ile mi gideceğim, Alibaba ve Amazon üzerinde mi gideceğim? Yoksa ben hizmet ettiğim Premium model dediğim LinkedIn'dan bir şey mi öğreneceğim? LinkedIn sosyal medya aracı bana ne örnek olabilir? Yoksa Netflix gibi bir üyelik modeli mi kurayım? E-ticaret sitesinde üyelik sistemi yapıp üye olanlara indirimli mi satacağım? Yok, ben On-Demand türü bir model yapayım, Uber tipi gibi bir hizmet türümü yapayım? Paylaşımcı bir hizmet mi açayım? Herkes benim ürünlerimi mi paylaşsın mı? Veya ben Apple gibi çok prestijli bir marka yaratıp ekosistem modeli mi yaratacağım? Etrafa bunu daha hızlı anlatacak bir ekosistem modeli mi yaratacağım? Veya Tesla'nın modeli gibi son derece farklı bir deneyim modeli üzerinden mi dijitalleşeceğim? Demek ki gelecekte ürün teknolojileri arasında değil, iş modelleri arasında da rekabetin gelişeceğini görüyoruz. Daha biz burada değiliz yani hangi iş modeli KOBİ'ye karlılık getirir, bunu keşfedeceğiz.

 

Belki bu 8 modelin hiçbiri kalmayacak birkaç sene sonra, daha farklı modellerde gelebilecek. Demek ki e-ticaret, dijitalleşmenin yanı sıra bir de neyi öğrenmemiz gerekiyor? İş model stratejimizi geliştirmemiz gerekiyor. Bugünkü geldikleri yerlere baktığımızda, toplam değerleri hepsinin alt alta koyarsak buradaki altı firma trilyonlarca dolar eder. Uber, Airbnb gibi ev kiralama sistemleri, Facebook, Instagram, Netflix; hiçbir binaları, televizyon stüdyoları yok. Aynı şekilde Alibaba da. Bu altı firmayı topladığınızda, değerleri bugün 5-6 trilyon dolara ulaşmış durumda. Bu firmaların toplam değeri, bizim ihracatımızın hatta 4-5 katına denk gelen firmaları bulmamız mümkün. Bu firmaların çoğu da 2007'den önce yoktu. Instagram yoktu, Spotify yoktu, Pinterest yoktu, WhatsApp yoktu, Uber yoktu. Peki, bunlar nasıl bu kadar hızlı gelişti? Çünkü dijitalleşmeyi anladılar ve harekete geçtiler.

 

Peki anlamayanlara ne oldu? Anlamayanlar çöktü. 1800'lerin sonunda devreye giren ve 1900'lerde büyük bir Amerikan firması haline gelen Kodak, 2012 yılında iflas etti. Kodak, film üretimi ve geliştirme işiyle tanıdığımız bir şirketti, ancak dijitalleşmeye dönüşemediği için yok oldu. Dijitalleşmeyen markaların yerini ciddi anlamda dijitalleşen markalar aldı. 1990'larda video satışı ve evde izlenen videolar için video oynatıcı sektörü vardı. Blockbuster bu sektörde faaliyet gösteriyordu, ancak iflas etti. Niye? Çünkü dönüşemedi. Hala raflarda video satmaya çalıştı, ancak diğer tarafta ortaya çıkan Netflix firması, sadece dijital platformdan film satışı yaparak ve özgün içerikler üreterek yeni bir iş modeli geliştirdi, uyguladı ve kazandı. Yurtdışına gittiğimde, özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde, eğitimimin büyük bir kısmını geçirdim. Her gittiğimde bu iki kitapçıya uğrardım. 5-6 katlı binalarda bulunan kitapçılardı bunlar. İçeride kahve içerdik, otururduk, kitap okurduk. Yüz binlerce kitap vardı, bazen Nokles ve Border da kapandı. Küçüldüler, kapandılar. Niye? Çünkü her şey dijitalleşti. Bunlar da e-ticarete ile başladılar, ancak Amazon kadar hızlı gidemediler, dönüşemediler.

 

Aynı şekilde Motorola, gençliğimizdeki ilk telefonumuzdu. O da dönüşemedi. Ne oldu? Gitti Nokia da dönüşemedi, gitti. Onun yerine Samsung ve Apple geldi. Demek ki cep telefonlarında da dijitalleşemediler, klasik yöntemlerle başarılı olacaklarını düşündüler. Büyük bir İsveç firması olan Ericsson da cep telefonu üretti, ancak başarılı olamadı, dijitalleşemedi ve veri yönetimi alanında faaliyet gösteren bir şirket haline geldi. Sony de benzer bir dönüşüme geçti. Demek ki dönüşemeyen firmalar iflas etti. Amazon ise dönüşerek başladı ve bugün 1 trilyon doların üzerinde katma değere sahip, dünyanın en zengin adamlarından biri olan Jeff Bezos tarafından kurulan basit bir şirket dev bir şirket haline geldi. Neden? Çünkü dijital dönüşümü çok iyi anladılar. Alibaba mucizesi gerçekten etkileyici. Alibaba'nın ekonomideki yerini size bu slaytta göstereceğim.

 

2017 itibariyle dünyanın en büyük 20 ekonomisine bakarsak, Suudi Arabistan 20. sırada ve Arjantin 21. sırada yer alıyor. Alibaba'nın 547 milyar dolarlık bir gayri safi milli hasılası var. Bizim milli hasılamız ise 788-800 milyar dolar arasında. Dolayısıyla, Alibaba'nın değeriyle ilgili konuşursak, birçok Avrupa ülkesinin veya Balkan ülkelerinin 30-40 katından bahsediyoruz. Neden? Çünkü Alibaba e-ticaretin potansiyelini anladı ve 19 yıl içinde 2 milyar müşteriye ulaştı. Ayrıca, 10 milyon işletmeyi platformuna dahil etti. Alibaba, 2036'da en büyük ekonomik grup olacağını söylüyor. Aynı şekilde diğer şirketler de, Amazon, Facebook, Google gibi, dünyanın en büyük ekonomik değerlerine sahip olduklarını belirtiyorlar. Bu da dönüşüm zamanının geldiğini gösteriyor.

 

Apple, dünyanın en önemli markalarından biridir. Yıllık satış ciroları 200 milyar doların üzerinde ve bankalardaki nakit paraları da 200 milyar doların üzerindedir. Gençler arasında en çok tercih edilen markalardan biridir. Basit bir logo, heyecanlı bir kurucu, geniş bir müşteri tabanı, geniş bir ürün yelpazesiyle Apple, Mac, iPhone, iPad, Apple Watch gibi ürünlerle dünyada önemli bir konuma sahiptir. Bu da gösteriyor ki dijitalleşmeye ve dönüşüme başlama zamanı gelmiştir. Facebook'un başarısını da aynı şekilde özetleyebiliriz. Bu şirketlerin hepsi, heyecanlı insanlar tarafından kurulmuş şirketlerdir. Facebook, Harvard'a giden, ancak okuldan atılan bir kişi tarafından kurulan bir şirkettir. Apple ise üniversiteye bile gitmeyen bir kişi tarafından kurulmuştur. Alibaba, Çinli bir girişimci tarafından kurulmuştur ve Amazon, iyi bir eğitim almış, Princeton Üniversitesi mezunu bir Amerikalı tarafından kurulmuştur. Bugün geldikleri noktaya bakın. Bu dört şirketin değerlerini topladığımızda, ülkemizin milli hasılasının 4-5 katı büyüklüğünde bir değere sahiptirler.

 

O zaman ne yapmalıyız? Hemen işe başlamalı, yola çıkmalıyız. Bu video bittikten sonra çalışmaya başlamanız gerekiyor. Endüstri 4.0 yolculuğuna nereden başlamalıyım sorusunu sorarsanız, ilk olarak bir değerlendirme yapmanız gerekmektedir. Bu değerlendirmeyle neler olabileceğini görmelisiniz. Çünkü Endüstri 4.0 bir satın alma projesi değildir, dijitalleşme de bir satın alma projesi değildir. İlk olarak nereden başlayacağınızı, hedefinizin neresi olduğunu, mevcut imkanlarınızı ve hangi platformlarla uğraşmanız gerektiğini görmek önemlidir.

 

İlk olarak 4. Sanayi Devrimi'ni anlamalı ve nasıl başlayacağınızı, hangi eksende ilerleyeceğinizi (dijital veya otomasyon) belirlemelisiniz. Bunun ardından organizasyonunuzu nasıl değiştireceğinizi düşünmelisiniz. İyi bir strateji belirlemek önemlidir. Ben size video eğitimimizin sonuna gelirken 4 tane strateji anlatıyorum. Bunlardan bir tanesi strateji 1.0 olarak anlatacağım, insan merkezli bir organizasyonel bir yapıya dönmeniz gerekiyor. Bunu yaparken de yalın takımlar kurmak, takım oluşturmak, insanları motive etmek, bu işi bilen insanlardan yararlanmak, kendi bilginizi kendi tecrübenizi birleştirerek yeni bir endüstri 4.0 stratejisi, yeni bir üretim için, bilgi teknolojileri için, dijital pazarlama için bir strateji kurmanız gerekiyor. Birinci stratejik alanımız bu. İkincisine geldiğimizde bu 9 tane teknolojiden hangisini kullanacağız, hangisini uygulayacağız. Üç boyutlu printer mı, robotlar mı, simülasyon mu, hatta bunların birleşimi olan hibrit olanı mı, illa tek tek yapmamıza gerek yok. Bunlara bakmamız lazım ve ne kadar akıllı olmamız gerektiğine karar vermemiz lazım. Üçüncü stratejimiz ise hangi ürünü sunacağız. Önümüzdeki yıl, sonraki yıl, üçüncü yıl gibi, biz beşinci yılımızda Amazon gibi mi olmak istiyoruz? Alibaba'nın neyi olmak istiyoruz? Biz mutfak eşyaları yapan bir firma isek dünyada bu işi yapan diğer firmaların neresinde olmak istiyoruz? Bu stratejik olarak da hangi sektörde, hangi müşteri segmentine ve hangi ihtiyacımızı karşılayacağımıza üçüncü stratejimizi geliştirmemiz gerekiyor.

 

Dördüncü stratejik konumuz Türk sanayicileri ve teknoloji geliştirici firmalar olarak hangi alanlara odaklanacağımıza kadar vermemiz gerekiyor. Çünkü Almanya, Çin, ABD çok önceden pozisyon aldıkları için onların girmiş oldukları alanlarda çok da şansımız olmayabilir. Dördüncü strateji olarak kendimizi zorlayarak kaynaklarımıza bakarak hangi alanlarda biz endüstri 4.0 ile ilgili gelişim yapmalıyız? O robotlar mı ki oldukça uzak duruyor, belki de artırılmış gerçeklik, belki de üç boyutlu yazıcılar, belki de Cloud yapılanmaları öyle değil mi? Sonuçta sağlam bir vizyon ve yol haritaları gerekiyor.

 

Ülkemizdeki KOBİ'lerin, tüm işletmelerin endüstri 4.0 ile tanışması için ihtiyacımız tamamen sağlam bir vizyona ve yol haritasına ihtiyacımız var. Bunu yaparken de kendi güçlerini, kendi fırsatlarını değerlendiren firmalarımızın bir yol haritası hazırlamaları gerekiyor. Bu yol haritalarında mevcut koşullarına bakarak neleri iyileştireceklerini, iyileştirme sürecinde endüstri 4.0'dan nasıl yararlanacaklarını, nasıl müşterilerine fark yaratabilecekleri konusunda dinamik strateji geliştirmek endüstri 4.0'la başa çıkmanın ve bu yolda ülkemizi bir üst seviyeye getirmemiz eğitimin başında konuştuğumuz gibi toplum 5.0 dönüşmemizin önemli olacağına inanmaktayım. Evet, kısa da olsa sizlere endüstri 4.0 ve dijitalleşme ile ilgili çok ana hatları olan küçük bir eğitim sunduğum için çok mutlu hissediyorum. Umarım buradaki bilgileri alarak, burada konuştuğumuz noktaları alarak herkes kendi işletmesinde kendisine uygun olanları uygulayarak hemen derhal sabahın ilk saatlerinden itibaren konuştuğumuz gibi endüstri 4.0 yolculuğunda fark yaratmaya başlayabilir diyelim. Herkese bol kazançlı günler dileyerek teşekkür ediyorum. Yolunuz açık olsun.

Prof.Dr. Ruhi Kaykayoğlu ・ 26 dk