3. İletişim ve Yeni Medya

Ve geldik dördüncü "P"ye: "Promosyon", iletişim ve satış promosyonları. İletişimden bahsettiğimizde, yeni medyadan bahsediyoruz. Aslında, bu çağın en önemli devrimi belki de iletişim devrimi olarak kabul edilebilir. Neden mi? Çünkü birleşik bir dünyadan, teknolojik ürünlerle birbirine bağlı bir dünyadan ve birleşik kültürlerden bahsediyoruz. Bilginin kontrol edilemediği bir çağda yaşıyoruz. Eskiden sadece kişisel dijital asistanlar, bizim iletebildiğimiz kadar bilgiye erişebiliyordu, ancak artık bu tür kısıtlamalar ortadan kalktı ve bilgi demokratikleşti. Dolayısıyla bilgi her yerde ve bilginin kontrolü artık otoritelerin elinde değil. Bu tabii ki tüketicilerin beklentilerinde büyük bir kültürel değişime yol açtı.

 

Ayrıca, hızlı iletişimden bahsediyoruz. Pazarlamanın belki de en önemli kavramlarından biri, "hızlı iletişim ve müşteriyle sürekli iletişim kurma" kavramıdır. Bu iletişim devrimini rakamlarla ifade etmek gerekirse, örneğin, "We Are Social" verilerine göre Türkiye'de internet kullanımı günlük yaklaşık olarak 7 saat. Bu dünya ortalamasından biraz yukarıda, ancak birçok ülkede benzer bir durum söz konusu. Yine "We Are Social" verilerine göre, aylık sosyal medya kullanıcı oranı nüfusun %80'ini oluşturuyor. Başka bir veri ise sosyal medyada günlük harcadığımız zamanın 2 saat 46 dakika olduğunu gösteriyor. 2000 yıllarında bir insanın ortalama dikkat süresi 12 saniyeydi, günümüzde ise bu süre 8.25 saniyeye düştü. Bir akvaryum balığının ortalama dikkat süresi ise 9 saniye. Yani, sosyal medya dünyasında bir konuya odaklanma süremiz, bir akvaryum balığından bile daha kısa hale geldi.

 

Bu değişimler, tüketicilerin ve toplumun kültürel değişikliklerini ve dönüşümlerini de etkiledi. Hal Niedzwiecki, bu dönemi "dikizleme kültürü" olarak adlandırıyor. Yani, sosyal medya hesaplarımız aracılığıyla özel paylaşımlar yaparak kişisel verilerimizi diğerlerine açık hale getiriyoruz ve bu maruziyetten onay bekliyoruz. Bu nedenle günümüzü "dikizleme kültürü" olarak adlandırabiliriz. Başka bir bakış açısına göre ise günümüz dünyasını "network kültürü" olarak tanımlayabiliriz. Tüketiciler ve bizler, kendimize yakın bulduğumuz topluluklarla birbirimize bağlı bir şekilde yaşamlarımızı sürdürüyoruz. Sosyal medyanın başlangıcında insanlar sanal benlikleriyle sosyal medyada yer alıyorlardı, ancak bu dijital alandaki beğenilerle alkışlandı ve bu nedenle sanal benliklerimiz gerçek benliklerimiz haline geldi ve kültür bu şekilde dönüşmeye başladı.

 

Pazarlama için bunların önemi nedir? İnternet her şeyi ele geçirmiş durumda ve bunca değişiklikle birlikte şeffaflık yeni bir değer haline geldi. Her tüketici nezdinde hem de iş yapış şekillerimizde. Dolayısıyla pazarlama karışımımızın iletişim kısmında şeffaflığı da dahil ederek iletişim stratejilerimizin içine koymak ve bu şekilde iletişimimizi kendi networkümüze ve tüketicilerimize yönlendirmemiz çok önemlidir. Çünkü internet, dediğimiz gibi değişim ajanı gibi her şeyi ele geçirdi ve şeffaf bir kültür yarattı. Dolayısıyla, bu şeffaflık arayışı içindeki tüketicilere seslenmek için iletişimimizi şeffaf bir şekilde oluşturmamız gerekmektedir. Şeffaf olabilmemiz için iletişim süreçlerimizi organize bir şekilde oluşturmamız gerekiyor.

 

Sürekli bir şekilde tüketicilerimizle açık iletişim kurmalıyız. Sürekli iletişim kurmalıyız ve onların sorumluluklarını alarak iletişim kurmamız gerekiyor. Tüm bu dönüşüm ve değişimlere göre pazarlama iletişimimizi de dönüştürmemiz gerekiyordu. Aslında pazarlama iletişimini belki de yeniden tanımlamamız gerekiyor. Görev tanımımızı yeniden tanımlamamız ve yeni tanımı bütün organizasyonumuza yeni bir kültür olarak yerleştirmemiz gerekiyor. Çünkü dediğimiz gibi yeni dünya etkileşimli bir dünya, dijital bir dünya, zaman ve mekan bağımsız bir dünya, karmaşık ve gerçek zamanlı bilgilerin aktığı bir dünya bu bahsettiğimiz küçük ağlar içinde insanlar zaten konuşuyorlar. Facebook'ta sosyal medyada konuşuyorlar, video platformlarında konuşuyorlar, diğer ağlarda konuşuyorlar, bloglarda konuşuyorlar, yani bir sohbet zaten var dünyada.

 

Biz markalar olarak ya bu sohbetin içinde olmayı seçeceğiz ya da bütün gündemin dışında kalacağız. O yüzden bu sohbetin içinde olmak, elbette ki bu yeni çağa uygun bir pazarlama yöntemidir. Çünkü ne demiştik? Sürekli ilişki kurmamız gerekiyor tüketicilerimizle, gerçek zamanla ilişki kurmamız gerekiyor demiştik. O yüzden bu sürekli iletişim ve ilişki ağında zaten pazarlamanın ve iletişimin görevini yeniden tanımlamak önemlidir.

 

Eskiden olduğu gibi sadece ürünümüzü üretip, fiyatını belirleyip onu bulunur hale getirmek görevimiz değil artık. Şimdi yeni görevimiz tüketiciyle verilerle doğru anlamak ve bu verileri doğru analiz ederek tüm 4P'mizi, bahsettiğimiz pazarlama karışımını, stratejik bir şekilde tüketicimize göre düzenlemek ve tüketicimizle doğru zamanda sürekli ilişki kurmak oluşturmaktır. Dolayısıyla diyebiliriz ki artık yeni iş modelimiz insan odaklı olmalıdır. Sadece pazarlama odaklı bir kültür değil, insan odaklı bir kültüre dönüşmek zorundayız. Sizler için tavsiyem, en baştan itibaren organizasyon kültürümüzü böyle bir ilişkiyi ve tüketicilerimizle sürekli iletişimi oluşturabilecek şekilde yerleştirmek ve şeffaf bir şekilde ilişkiyi devam ettirmek olacaktır. Çünkü iletişimin yeni dengesi, yeni tanımı aslında, ilişkiyi optimizasyondur. Dolayısıyla, biz her sürecimizde tüketicimizle ilişkimizi nasıl optimize ederiz? Bu ilişkiyi nasıl kurabiliriz? Diyerek tüm süreçlerimizi ve kültürümüzü buna göre dönüştürmemiz gerekmektedir.

Aysun Şabanlı ・ 9 dk