11. Dijital İş Modelleri

Dijitalleşme ve Endüstri 4.0 eğitim videomuzun son bölümüne geldik. Bu bölümde dijitalleşme ve iş modelleri oluşturmayı konuşacağız. Önceki videolarımızda dijitalleşmeyi anlattık. Bunları nasıl iş modellerine dönüştürmemiz gerektiğini, ne yapmamız gerektiğini kısaca gözden geçirelim. Bugün için kobilerimizin veya herhangi bir işletmenin başarılı bir dijital iş modeli oluşturabilmesi için temelde bazı maddeleri iyi hazırlayarak yola çıkması gerekiyor. Dijital dünya ile fiziksel dünya arasındaki sınırları kaldırmak için yeni iş modellerine ihtiyacımız var. Bu iş modellerini kurarken hangi ürünlerimiz veya hizmetlerimiz dijital olacak? Örneğin, bir üniversite için derslerin dijital ürün haline getirilip uzaktan verilmesi durumunda, o ürün dijital bir üründür. Sizin firmanızın bir ürünü dijital hale dönüştürülebilir mi? Bunu konuşacağız.

 

Bunu yaparken tabii ki müşterilerimiz sistemlere nereden girecekler, hangi teknolojiyi kullanacaklar ve nasıl değer oluşturacağımızı da konuşmamız lazım. Yaptığımız ürünlere müşterilerimize değer önermeleri sunmamız gerekiyor. Yapay zeka ile artırılmış gerçeklik gibi bir pazarlama hizmeti gibi. Dijitalleşme modellerini çok iyi konuşmak lazım. 2000'li yıllardan günümüze geldikçe her şeyin ne kadar güzel değişim gösterdiğini görüyorsunuz. 2000'li yılların başında sadece 1996'da çıkmış olan Microsoft Explorer ile Microsoft'un koymuş olduğu bir web vardı. Web sayfasına sahip olmak müthiş bir olaydı. Herkes web sayfasına ne kadar ziyaret yapıldığını büyük bir merakla sayacı koyuyorlardı. Buradaki trendlere baktığımız zaman web'ler çok statikti. Çok fazla özellikleri yoktu, gezinme yapabiliyorlardı, e-mail atabiliyorlardı. Web ile insan arasındaki iletişim çok statik haldeydi.

 

2005'li yıllardan itibaren bizlerin elektronik iş dediği kısaltma ile e-is dediğimiz hem insanın hem de işin içinde olduğu yeni bir dijital iş modelleri çıkmaya başladı. 2005'li yıllarda bugün için çok önemli olan sosyal medya araçları da ortaya çıkmaya başladı. Örneğin, Facebook zaten 1998'de çıkmıştı. Amazon da 2005'te büyük bir yol aldı. 2015'e geldiğimiz zaman insanlar iş modellerini daha çok dijital pazarlama odaklı kullanmaya başladık. Dijital pazarlama, sosyal medya üzerinden pazarlama, e-mail pazarlaması, web üzerinden pazarlama, video üzerinden pazarlama gibi yöntemler kullanılmaktadır.

 

2020'li yıllara geldiğimizde ise görüyoruz ki 2015'ten itibaren nesnelerin interneti devreye girdi. Yani yaptığımız ürünler ve hizmetler artık konuşabilen ve akıllı hale gelen nesneler haline geldi. Buzdolabından çamaşır makinesine, dolma kaleminden satın aldığımız kahve makinesine kadar her şeyde bu gelişmeyi görebiliyoruz. Günümüze geldiğimizde artık işler çok daha büyümüş durumda. İş modellerinin içinde insanlar, işler, nesneler ve akıllı makineler bulunuyor.

 

Dijital iş modellerinde sınırsız bir potansiyel mevcut. Farklılaşan dijital yeteneklere odaklanmamız gerekiyor. Peki, bu dijital yetenekler nelerdir? Artık dijital imkanlarla hızlı prototipler yapabiliyoruz. Birçok firma ürünlerinin üç boyutlu modellerini hızla oluşturup sunabiliyor, bunları web üzerinde paylaşabiliyor, çalışma düzenini gösterebiliyor ve beğenilmediği takdirde tekrar düzenleyebiliyor. Bu, üç boyutlu tasarım becerisine sahip mühendisler, tasarımcılar ve imalatçılar sayesinde mümkün oluyor. Hızlı prototip çalışmaları yapmak artık mümkün hale geldi. İnovasyon modeli ile dijitalleşme mümkün. Dijital müşteri deneyimi elde etmek günümüzde çok daha kolay, iş modellerini dijital sistemlere göre yeniden yapılandırmak mümkün.

 

İş performansı ve analiz optimizasyonu da bugün daha kolay bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. Ekosistemi dijital sistemlerle daha iyi yönetme yeteneğine sahibiz. Demek ki dijital yetenekler, bizi ekosistemde farklılaştırabilecek çok önemli yetkinlikler sunuyor. Peki, nereden başlamalıyız? Türkiye ve dünyada son COVID-19 salgınından sonra stratejik olarak her şeyin e-ticarete dönüşmeye başladığını görüyoruz. Araba üretiyorsanız, arabayı online olarak satabilirsiniz. Buzdolabı üretiyorsanız, onu da online olarak satabilirsiniz.

 

İlk adım olarak bir KOBİ'nin e-iş dönüşüm sürecine girmesi gerekiyor. Önceki videomuzda QDIT sistemi hakkında bahsetmiştim. Fabrikaların, akıllı ürünlerin, akıllı pazarlamanın ve akıllı iş yapış dünyasının içinde bulunduğu bir sistem. İşte bu sistem içinde e-ticaret de yer alabilir. E-ticaretin önemli bir parçasını anlamak için öncelikle bu teknolojilerden haberdar olmamız gerekiyor. Nereden başlayacağız bu işe?

 

Bugün e-ticarete başlamak için, kobilerin bütçesine göre bin liradan da başlayabilirsiniz, beş bin liradan da başlayabilirsiniz. Ama hedefiniz ne? Neyin itici gücünü kullanmak istiyorsunuz? Stratejinizde ve vizyonunuzda ne var? Geçenlerde çok ünlü bir tekstil firması diyor ki, "Biz artık caddelerdeki mağazalarımızı bile kapattık. Ciromuzun %10'unu e-ticarette şimdiden yapıyoruz, 2021'de bunu %50'ye çıkarmayı planlıyoruz." Demek ki, strateji ve vizyon dönüşümü önemli dijitalleşmede. Bunu yaparken içeride de organizasyonu dönüştürmemiz gerekiyor, ürün ve pazar dönüşümünü sağlamak gerekiyor. Bize gelip bize dokunan insanlar web sitemize, e-ticaret sitemize nasıl gelecekler, onlara nasıl dokunacağız? Bunları modellememiz gerekiyor.

 

Biz süreçlerimizi tamamen yenileyeceğiz, kurum kültürünü dönüştüreceğiz. Belki de bütün pazar birimlerimiz evlerinden çalışacak, daha hızlı çalışacak, belki de başka bir mekândan çalışacak. Demek ki dijitalleşme ile birlikte en basitinden bir e-ticaret dönüşümü bile çok hızlı bir şekilde, stratejimiz, yapı dönüşümümüz, ürün pazar dönüşümümüz, insan kaynakları dönüşümünü yaptığımız takdirde başarılı iş modelleri bulmamıza engel değil. Bu COVID-19 döneminde benim bildiğim çok fazla firma bir anda e-ticarete girdi ve bu konuda da çok başarılı oldular. Yalnız burada bir sorun var. E-ticaret sitemizi yaptık, ismimizi verdik, kim gelecek nasıl alacak, hangi iş modelini kullanacağız dersek, burada dolu modeller var.

 

 8 farklı iş modeli görüyorsunuz. Siz iş modelinizi Facebook modeli gibi mi kullanmak istiyorsunuz? Herkesin network yaptığı, birbirleriyle mesaj yolladığı, resim paylaştığı, Facebook içerisinde olduğu bu kültürden ne kadar yararlanacaksınız? E-ticaret modelinizin içerisinde Facebook modeli ne kadar olacak? Birtakım hizmetleri ücretsiz verecek misiniz? Dijitalleşme içerisinde Facebook modelinin ağırlığı ne olacak? %5-6-7? Yoksa ben ürünümü platform modeli ile coşturacağım, o zaman Alibaba'ya gideceğim. Ürünümü Alibaba ya da Amazon üzerinden pazarlayacağım. Bugün Türkiye'de birçok firma çiçekler, yemekler, tatil sepetleri üzerinden meyve sebze, giyim eşyası bile satıyorlar.

 

Şimdi ben e-ticaretimde platform modeli ile mi gideceğim, Alibaba ve Amazon üzerinde mi gideceğim? Yoksa ben hizmet ettiğim Premium model dediğim LinkedIn'dan bir şey mi öğreneceğim? LinkedIn sosyal medya aracı bana ne örnek olabilir? Yoksa Netflix gibi bir üyelik modeli mi kurayım? E-ticaret sitesinde üyelik sistemi yapıp üye olanlara indirimli mi satacağım? Yok, ben On-Demand türü bir model yapayım, Uber tipi gibi bir hizmet türümü yapayım? Paylaşımcı bir hizmet mi açayım? Herkes benim ürünlerimi mi paylaşsın mı? Veya ben Apple gibi çok prestijli bir marka yaratıp ekosistem modeli mi yaratacağım? Etrafa bunu daha hızlı anlatacak bir ekosistem modeli mi yaratacağım? Veya Tesla'nın modeli gibi son derece farklı bir deneyim modeli üzerinden mi dijitalleşeceğim? Demek ki gelecekte ürün teknolojileri arasında değil, iş modelleri arasında da rekabetin gelişeceğini görüyoruz. Daha biz burada değiliz yani hangi iş modeli KOBİ'ye karlılık getirir, bunu keşfedeceğiz.

 

Belki bu 8 modelin hiçbiri kalmayacak birkaç sene sonra, daha farklı modellerde gelebilecek. Demek ki e-ticaret, dijitalleşmenin yanı sıra bir de neyi öğrenmemiz gerekiyor? İş model stratejimizi geliştirmemiz gerekiyor. Bugünkü geldikleri yerlere baktığımızda, toplam değerleri hepsinin alt alta koyarsak buradaki altı firma trilyonlarca dolar eder. Uber, Airbnb gibi ev kiralama sistemleri, Facebook, Instagram, Netflix; hiçbir binaları, televizyon stüdyoları yok. Aynı şekilde Alibaba da. Bu altı firmayı topladığınızda, değerleri bugün 5-6 trilyon dolara ulaşmış durumda. Bu firmaların toplam değeri, bizim ihracatımızın hatta 4-5 katına denk gelen firmaları bulmamız mümkün. Bu firmaların çoğu da 2007'den önce yoktu. Instagram yoktu, Spotify yoktu, Pinterest yoktu, WhatsApp yoktu, Uber yoktu. Peki, bunlar nasıl bu kadar hızlı gelişti? Çünkü dijitalleşmeyi anladılar ve harekete geçtiler.

 

Peki anlamayanlara ne oldu? Anlamayanlar çöktü. 1800'lerin sonunda devreye giren ve 1900'lerde büyük bir Amerikan firması haline gelen Kodak, 2012 yılında iflas etti. Kodak, film üretimi ve geliştirme işiyle tanıdığımız bir şirketti, ancak dijitalleşmeye dönüşemediği için yok oldu. Dijitalleşmeyen markaların yerini ciddi anlamda dijitalleşen markalar aldı. 1990'larda video satışı ve evde izlenen videolar için video oynatıcı sektörü vardı. Blockbuster bu sektörde faaliyet gösteriyordu, ancak iflas etti. Niye? Çünkü dönüşemedi. Hala raflarda video satmaya çalıştı, ancak diğer tarafta ortaya çıkan Netflix firması, sadece dijital platformdan film satışı yaparak ve özgün içerikler üreterek yeni bir iş modeli geliştirdi, uyguladı ve kazandı. Yurtdışına gittiğimde, özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde, eğitimimin büyük bir kısmını geçirdim. Her gittiğimde bu iki kitapçıya uğrardım. 5-6 katlı binalarda bulunan kitapçılardı bunlar. İçeride kahve içerdik, otururduk, kitap okurduk. Yüz binlerce kitap vardı, bazen Nokles ve Border da kapandı. Küçüldüler, kapandılar. Niye? Çünkü her şey dijitalleşti. Bunlar da e-ticarete ile başladılar, ancak Amazon kadar hızlı gidemediler, dönüşemediler.

 

Aynı şekilde Motorola, gençliğimizdeki ilk telefonumuzdu. O da dönüşemedi. Ne oldu? Gitti Nokia da dönüşemedi, gitti. Onun yerine Samsung ve Apple geldi. Demek ki cep telefonlarında da dijitalleşemediler, klasik yöntemlerle başarılı olacaklarını düşündüler. Büyük bir İsveç firması olan Ericsson da cep telefonu üretti, ancak başarılı olamadı, dijitalleşemedi ve veri yönetimi alanında faaliyet gösteren bir şirket haline geldi. Sony de benzer bir dönüşüme geçti. Demek ki dönüşemeyen firmalar iflas etti. Amazon ise dönüşerek başladı ve bugün 1 trilyon doların üzerinde katma değere sahip, dünyanın en zengin adamlarından biri olan Jeff Bezos tarafından kurulan basit bir şirket dev bir şirket haline geldi. Neden? Çünkü dijital dönüşümü çok iyi anladılar. Alibaba mucizesi gerçekten etkileyici. Alibaba'nın ekonomideki yerini size bu slaytta göstereceğim.

 

2017 itibariyle dünyanın en büyük 20 ekonomisine bakarsak, Suudi Arabistan 20. sırada ve Arjantin 21. sırada yer alıyor. Alibaba'nın 547 milyar dolarlık bir gayri safi milli hasılası var. Bizim milli hasılamız ise 788-800 milyar dolar arasında. Dolayısıyla, Alibaba'nın değeriyle ilgili konuşursak, birçok Avrupa ülkesinin veya Balkan ülkelerinin 30-40 katından bahsediyoruz. Neden? Çünkü Alibaba e-ticaretin potansiyelini anladı ve 19 yıl içinde 2 milyar müşteriye ulaştı. Ayrıca, 10 milyon işletmeyi platformuna dahil etti. Alibaba, 2036'da en büyük ekonomik grup olacağını söylüyor. Aynı şekilde diğer şirketler de, Amazon, Facebook, Google gibi, dünyanın en büyük ekonomik değerlerine sahip olduklarını belirtiyorlar. Bu da dönüşüm zamanının geldiğini gösteriyor.

 

Apple, dünyanın en önemli markalarından biridir. Yıllık satış ciroları 200 milyar doların üzerinde ve bankalardaki nakit paraları da 200 milyar doların üzerindedir. Gençler arasında en çok tercih edilen markalardan biridir. Basit bir logo, heyecanlı bir kurucu, geniş bir müşteri tabanı, geniş bir ürün yelpazesiyle Apple, Mac, iPhone, iPad, Apple Watch gibi ürünlerle dünyada önemli bir konuma sahiptir. Bu da gösteriyor ki dijitalleşmeye ve dönüşüme başlama zamanı gelmiştir. Facebook'un başarısını da aynı şekilde özetleyebiliriz. Bu şirketlerin hepsi, heyecanlı insanlar tarafından kurulmuş şirketlerdir. Facebook, Harvard'a giden, ancak okuldan atılan bir kişi tarafından kurulan bir şirkettir. Apple ise üniversiteye bile gitmeyen bir kişi tarafından kurulmuştur. Alibaba, Çinli bir girişimci tarafından kurulmuştur ve Amazon, iyi bir eğitim almış, Princeton Üniversitesi mezunu bir Amerikalı tarafından kurulmuştur. Bugün geldikleri noktaya bakın. Bu dört şirketin değerlerini topladığımızda, ülkemizin milli hasılasının 4-5 katı büyüklüğünde bir değere sahiptirler.

 

O zaman ne yapmalıyız? Hemen işe başlamalı, yola çıkmalıyız. Bu video bittikten sonra çalışmaya başlamanız gerekiyor. Endüstri 4.0 yolculuğuna nereden başlamalıyım sorusunu sorarsanız, ilk olarak bir değerlendirme yapmanız gerekmektedir. Bu değerlendirmeyle neler olabileceğini görmelisiniz. Çünkü Endüstri 4.0 bir satın alma projesi değildir, dijitalleşme de bir satın alma projesi değildir. İlk olarak nereden başlayacağınızı, hedefinizin neresi olduğunu, mevcut imkanlarınızı ve hangi platformlarla uğraşmanız gerektiğini görmek önemlidir.

 

İlk olarak 4. Sanayi Devrimi'ni anlamalı ve nasıl başlayacağınızı, hangi eksende ilerleyeceğinizi (dijital veya otomasyon) belirlemelisiniz. Bunun ardından organizasyonunuzu nasıl değiştireceğinizi düşünmelisiniz. İyi bir strateji belirlemek önemlidir. Ben size video eğitimimizin sonuna gelirken 4 tane strateji anlatıyorum. Bunlardan bir tanesi strateji 1.0 olarak anlatacağım, insan merkezli bir organizasyonel bir yapıya dönmeniz gerekiyor. Bunu yaparken de yalın takımlar kurmak, takım oluşturmak, insanları motive etmek, bu işi bilen insanlardan yararlanmak, kendi bilginizi kendi tecrübenizi birleştirerek yeni bir endüstri 4.0 stratejisi, yeni bir üretim için, bilgi teknolojileri için, dijital pazarlama için bir strateji kurmanız gerekiyor. Birinci stratejik alanımız bu. İkincisine geldiğimizde bu 9 tane teknolojiden hangisini kullanacağız, hangisini uygulayacağız. Üç boyutlu printer mı, robotlar mı, simülasyon mu, hatta bunların birleşimi olan hibrit olanı mı, illa tek tek yapmamıza gerek yok. Bunlara bakmamız lazım ve ne kadar akıllı olmamız gerektiğine karar vermemiz lazım. Üçüncü stratejimiz ise hangi ürünü sunacağız. Önümüzdeki yıl, sonraki yıl, üçüncü yıl gibi, biz beşinci yılımızda Amazon gibi mi olmak istiyoruz? Alibaba'nın neyi olmak istiyoruz? Biz mutfak eşyaları yapan bir firma isek dünyada bu işi yapan diğer firmaların neresinde olmak istiyoruz? Bu stratejik olarak da hangi sektörde, hangi müşteri segmentine ve hangi ihtiyacımızı karşılayacağımıza üçüncü stratejimizi geliştirmemiz gerekiyor.

 

Dördüncü stratejik konumuz Türk sanayicileri ve teknoloji geliştirici firmalar olarak hangi alanlara odaklanacağımıza kadar vermemiz gerekiyor. Çünkü Almanya, Çin, ABD çok önceden pozisyon aldıkları için onların girmiş oldukları alanlarda çok da şansımız olmayabilir. Dördüncü strateji olarak kendimizi zorlayarak kaynaklarımıza bakarak hangi alanlarda biz endüstri 4.0 ile ilgili gelişim yapmalıyız? O robotlar mı ki oldukça uzak duruyor, belki de artırılmış gerçeklik, belki de üç boyutlu yazıcılar, belki de Cloud yapılanmaları öyle değil mi? Sonuçta sağlam bir vizyon ve yol haritaları gerekiyor.

 

Ülkemizdeki KOBİ'lerin, tüm işletmelerin endüstri 4.0 ile tanışması için ihtiyacımız tamamen sağlam bir vizyona ve yol haritasına ihtiyacımız var. Bunu yaparken de kendi güçlerini, kendi fırsatlarını değerlendiren firmalarımızın bir yol haritası hazırlamaları gerekiyor. Bu yol haritalarında mevcut koşullarına bakarak neleri iyileştireceklerini, iyileştirme sürecinde endüstri 4.0'dan nasıl yararlanacaklarını, nasıl müşterilerine fark yaratabilecekleri konusunda dinamik strateji geliştirmek endüstri 4.0'la başa çıkmanın ve bu yolda ülkemizi bir üst seviyeye getirmemiz eğitimin başında konuştuğumuz gibi toplum 5.0 dönüşmemizin önemli olacağına inanmaktayım. Evet, kısa da olsa sizlere endüstri 4.0 ve dijitalleşme ile ilgili çok ana hatları olan küçük bir eğitim sunduğum için çok mutlu hissediyorum. Umarım buradaki bilgileri alarak, burada konuştuğumuz noktaları alarak herkes kendi işletmesinde kendisine uygun olanları uygulayarak hemen derhal sabahın ilk saatlerinden itibaren konuştuğumuz gibi endüstri 4.0 yolculuğunda fark yaratmaya başlayabilir diyelim. Herkese bol kazançlı günler dileyerek teşekkür ediyorum. Yolunuz açık olsun.

Prof.Dr. Ruhi Kaykayoğlu ・ 26 dk