1. Tarım ve Gıda sektörüne Genel Bakış

Herkese merhaba, benim adım Gökhan Özertan. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde öğretim üyesiyim. Sizlerle birlikte dijital tarım üzerine çalışacağız. Eğitimimizin başında dünya genelinde tarım ve gıda sektörlerinde neler olduğuna değineceğiz. Daha sonra teknolojinin tarımda yoğun olarak ihtiyaç duyulduğu, nasıl ve nerede kullanıldığına ve sektördeki farklı paydaşlara, özellikle tüketicilere sağladığı faydalara odaklanacağız. Ardından Türkiye özelinde mevcut durumu, yapılanları, yapılması gerekenleri ve tarım ve gıda sektörlerinin gelecekteki uygulamalarını tartışacağız.

 

Küresel olarak tarım ve gıda sektörlerindeki gelişmelere baktığımızda, tarım ve gıda değer zincirinin 7.8 trilyon dolarlık bir değere sahip olduğunu ve tarım sektörünün küresel zincirin istihdamın %40'ını karşıladığını görüyoruz. Dünya toplam hasılasının 76 trilyon dolar olduğunu düşündüğümüzde, Türkiye'nin 800 milyar dolarlık bir hasılaya sahip olduğunu ve bu nedenle Türkiye'nin dünya genelindeki tüm sektörler açısından yaklaşık %1 oranında bir paya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Tarımda ise durum benzerdir; tanım sektörümüzün büyüklüğüne baktığımızda, yaklaşık %1'lik bir üretim ve tarım ticareti Türkiye üzerinden gerçekleşmektedir. Dünya genelinde tarım faaliyetleri çoğunlukla küçük aile işletmeleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Aile işletmeleri, tarımsal alanın %75'ini işlemekte ve üretimin yaklaşık %80'ini sağlamaktadır.

 

Küresel olarak birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlardan biri de iklim değişikliği, medyada sıkça duyduğumuz bir konudur. Bu durum tarım sektörünü derinden etkileyecek bir gelişmedir. Arz ve talep tarafında çeşitli baskılar olduğunu görüyoruz ve bugün bu konulara daha detaylı bir şekilde gireceğiz. Bunun yanı sıra doğamızı, özellikle toprağımızı, suyumuzu ve havamızı sürdürülebilir bir şekilde kullanmamız gerekmektedir. Sürdürülebilir üretim yapma konusu da gündemde olan bir konudur, çünkü en değerli kaynaklarımızı gelecek nesillere bırakabilmemiz için yeşil büyüme kavramı altında tarımsal üretimi sürdürülebilir bir şekilde gerçekleştirmek önemlidir.

 

Geçmişte sadece tarımsal üretimden bahsederken artık değer zincirlerinden bahsetmekteyiz. Tarım, birçok farklı sektörü ve aşamayı içeren karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle sadece üretimden bahsetmek yerine değer zincirini de tartışmaktayız. Bu da bizi yeni bir kavram olan büyük ekonomiye götürmektedir. Artık tarımsal ürünler üretirken bir kimya boyutu, enerji boyutu, lojistik boyutu, atık yönetimi boyutu ve finansman boyutu gibi farklı unsurları içermektedir. Dolayısıyla bu karmaşık yapı içerisinde büyük ekonomiden bahsetmekteyiz. Tarım yoğun olarak girdi kullanmakta olduğu için bu girdilerin sürdürülebilir bir şekilde kullanılması da oldukça önemlidir. Kimyasal kullanıldığı zaman, ilaç veya gübre gibi, bu maddelerin bitkinin veya hayvanın ihtiyacı olduğu kadar kullanılması, yemi verilmesi, ilacın veya antibiyotiğin verilmesi gibi kavramlar günümüzde büyük önem taşımaktadır.

 

Küresel gelişmelere baktığımızda, dünya nüfusunun arttığını görmekteyiz. Şu anda 2020 yılındayız ve önümüzdeki 20-30 yıl içinde 2 milyardan fazla insanın dünya nüfusuna ekleneceği için talep tarafında baskıyla karşı karşıya kalacağız. Diğer yandan kaynaklarımızın kısıtlı olması nedeniyle iklim değişikliği gibi etkenler arz tarafında ciddi değişimlere yol açmaktadır. Ayrıca tüketici profilleri de değişmiştir. Eskiden ne üretirseniz satar düşüncesi yerini tüketicinin ihtiyaçlarına, taleplerine ve önceliklerine bırakmıştır. Örneğin, organik ürünlere, kaliteli ürünlere ve takip edilebilir ürünlere önem vermektedirler. Bu nedenle, eski üret ve sat modelleri geçerliliğini yitirmiştir ve tüketicinin taleplerini bilerek üretim yapmak zorundayız.

 

Bunun yanı sıra, kırsaldan kente göç gibi bir durumla karşı karşıyayız. İnsanlar artık kırsalda yaşamak istememekte ve büyük şehirlere göç etmektedir. Bu da tarımın emek ihtiyacında zorluk yaşadığımızı göstermektedir. İş gücünü bulmak konusunda zorluklar yaşanmaktadır. Bir diğer sorun ise verimlilik düşüklüğüdür. Türkiye, hacim olarak tarım üretiminde Avrupa'nın en büyük ekonomisi ve dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer almasına rağmen verimlilik konusunda sorunlar yaşamaktadır.

 

Tüm bu küresel gelişmeler göz önüne alındığında, tarım ve gıda sektörlerinde çeşitli zorluklarla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Dijital tarım, bu zorluklara çözüm olabilecek bir yaklaşım olarak ön plana çıkmaktadır. Teknoloji, tarım sektöründe daha verimli, sürdürülebilir ve izlenebilir üretim yapmamızı sağlayabilir. Tarımda kullanılan sensörler, yapay zeka, büyük veri analitiği gibi teknolojiler, tarımsal üretimi optimize edebilir, kaynakları daha verimli kullanmamıza yardımcı olabilir ve üretim süreçlerini takip etmemizi sağlayabilir. Aynı zamanda dijital tarım, tüketicilere de faydalar sağlayabilir. Ürünlerin izlenebilirliği artırılabilir, kalite ve güvenilirlik sağlanabilir, gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik konularında daha iyi bilgilendirme yapılabilir.

 

Türkiye özelinde ise tarım sektöründe dijital dönüşüm çalışmaları hızla ilerlemektedir. Tarımda yapay zeka, sensörler, otomasyon ve veri analitiği gibi teknolojilerin kullanımı artmaktadır. Akıllı tarım uygulamaları, çiftçilerin karar verme süreçlerini desteklemekte ve verimliliklerini artırmaktadır. Tarım sektöründe dijitalleşmeyle birlikte tarım verimliliği, üretim kalitesi ve sürdürülebilirlik konularında önemli gelişmeler sağlanmaktadır.

 

Gelecekte tarım ve gıda sektörlerini nelerin beklediği konusunda kesin bir tahmin yapmak zor olsa da teknolojinin etkisiyle daha verimli, sürdürülebilir ve akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaşması beklenmektedir. İleri tarım teknolojileri, özellikle yapay zeka, robotik sistemler, uzaktan algılama ve otomasyon gibi alanlarda daha da gelişecektir. Bu gelişmeler, tarımsal üretimin daha etkin ve verimli bir şekilde yapılmasına olanak sağlayacak ve gelecekteki gıda ihtiyaçlarını karşılamak için önemli bir rol oynayacaktır.

Prof.Dr. Gökhan Özertan ・ 6 dk