
McKinsey tarafından yayınlanan rapor, yapay zekânın fon yönetimi, risk analizi ve fırsat keşfinde nasıl değer yarattığını ele alıyor. Rapordan dikkat çekenler…
Kurumsal yatırımcılar için teknoloji ve yapay zekâ (AI), artık sadece bir maliyet unsuru değil, stratejik bir kaldıraç olarak öne çıkıyor. McKinsey tarafından yayınlanan rapor, teknoloji ve yapay zekânın fon yönetimi, risk analizi ve fırsat keşfinde oynadığı dönüştürücü rolü ortaya koyuyor. Peki, bu dönüşüm nasıl gerçekleşiyor ve özellikle orta ölçekli şirketler veya fon yöneticileri bu fırsatı nasıl değerlendirebilir?
Rapora göre, teknoloji ve yapay zekâ “yatırım getirileri”, “operasyonel verimlilik” ve “risk yönetimi” olmak üzere üç temel alanda on katı aşan bir yatırım getirisi (ROI) sunabilir. Öte yandan aşağıdaki gibi birçok kritik alanda yardımcı olabilir:
McKinsey raporuna göre, birçok kurumsal yatırımcının, hala dijital dönüşümde geride oldukları görülüyor. Lider yatırımcılar ise teknoloji stratejilerini yatırım felsefeleriyle uyumlu hale getirerek ve güçlü bir teknoloji temeli oluşturarak öne çıkıyor.
Peki, orta ölçekli fon yöneticileri ve şirketler, bu dönüşümde nasıl bir yol izlemeli?
Kurumlar, teknoloji stratejileri için uzun vadeli bir vizyon belirlemeli. “Minimum geçerli sürdürücü” yani en az çabayla, sürdürülebilir şekilde canlı tutabilme yaklaşımı yerine, “yakın takipçi” veya “öncü yenilikçi” olmayı hedeflemeliler. Bu, kaynakların yatırım hedefleriyle uyumlu şekilde yönlendirilmesini sağlar.
Eski IBOR platformları, farklı varlık türlerinden gelen verileri entegre etmekte zorlanıyor. Lider kurumlar, bu platformları modernize ederek ve özel varlık süreçlerini iyileştirerek veri yönetimini güçlendiriyor. Örneğin, veri platformları, farklı kaynaklardan gelen verileri birleştirerek “tek gerçeklik kaynağı” oluşturabilir. Ayrıca, veri yönetişimi için “veri sorumluları” gibi net rollerin tanımlanması ve AI ile veri kalitesinin artırılması öneriliyor.
Yapay zekâ, yatırım kararlarını hızlandırmak için kullanılabilir. Orta ölçekli yatırımcılar, veri analitiği, likidite yönetimi veya ESG odaklı kararlar için yapay zekâdan faydalanabilir.
Kurumsal yatırımcılar, teknoloji dönüşümünü hızlandırmak için teknoloji, yatırım ve operasyon ekiplerini bir araya getiren bir iş birliği modeli benimsemeli. McKinsey raporuna göre, lider kurumlar, teknoloji ekiplerini yalnızca destek birimi olarak görmek yerine, yatırım stratejileriyle uyumlu şekilde entegre ediyor. Bu yaklaşım, teknoloji yatırımlarının ölçülebilir sonuçlar üretmesini sağlıyor.
Hızlı ve etkili sonuçlar için, “minimum geçerli ürün” (MVP) yaklaşımıyla küçük ölçekli projelere odaklanılabilir. Örneğin, AI destekli bir likidite yönetimi modeli geliştiren bir ekip, üç ila altı aylık kısa döngülerle çalışarak hem maliyetleri kontrol altında tutabilir hem de kullanıcı geri bildirimleriyle sistemi sürekli iyileştirebilir. Bu iteratif süreç, büyük çaplı projelerin risklerini azaltırken erken değer yaratılmasını sağlar. Önde gelen kurumlar, bu şekilde, veri analitiği veya portföy optimizasyonu gibi alanlarda hızlı kazanımlar elde edebiliyor.
Teknoloji alanında uzmanları çekmek ve elde tutmak için kurumlar, rekabetçi kariyer olanakları ve eğitim programları sunmalı. Ayrıca, değişim yönetimi kritik bir önem taşıyor; liderlik desteği, net bir vizyon ve sürekli eğitim, teknolojinin günlük süreçlere entegre edilmesini sağlar.
Özetle, teknoloji ve yapay zekâ, kurumsal yatırımcılar için sadece bir araç değil, kritik bir dönemde rekabet avantajı sağlamanın öncelikli yolu oluyor. Orta ölçekli fon yöneticileri, veri altyapılarını modernize ederek, yapay zekâyı süreçlerine stratejik bir şekilde entegre ederek ve işbirlikçi bir yaklaşımla teknoloji dönüşümünü hızlandırabilir. Bu adımlar, operasyonel verimliliği artırmakla birlikte, yatırım getirilerini ve risk yönetimini güçlendirerek uzun vadeli başarıyı garantilemeye yardımcı oluyor.
