Üst Düzey Yöneticiler Ekonomik Durgunluğa Nasıl Hazırlanıyor?

İşletmeler proaktif yaklaşımlarla, zorlukları kalıcı başarı fırsatlarına dönüştürebilirler.

Ekonomistler ve analistler, resesyon konusunda tahminler yürütmeye ve gelecek sene için yeni bir ekonomik durgunluğun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini öngörmeye çalışıyor. Bu durum GSYİH, istihdam rakamları ve ekonomik faaliyet gibi farklı göstergelere bağlı olsa da şirketlerin üst düzey yöneticileri şimdiden hazırlık yapmaya başladı.

Billtrust tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, beş finansal karar vericiden dördü gelecek yıl durgunluğun olası veya mümkün olduğunu düşünüyor ve bunu atlatmak için şimdiden önlem politikalarıyla hazırlıklara başladı. Neredeyse hepsi (%97 oranında katılımcı) bunun için belirli planları olduğunu belirtiyor. 

Bu hazırlıklar nakit yönetimi, harcama ve planlamaya yönelik katı yaklaşımları içeriyor. 10 kişiden, altısı nakit rezervleri ve yeniden borç yapılandırması yoluyla finansal pozisyonlarını aktif olarak güçlendiriyor. Aynı oranda kişi zorunlu olmayan harcamaları ve sermaye yatırımlarını azaltıyor. Üçte birinden biraz azı, gelir akışlarını çeşitlendiriyor veya stratejik satın almaları takip ediyor. Aynı zamanda tahminlerini çok daha sık gözden geçiriyorlar; yüzde 38'i tahminlerini en az aylık olarak yeniden değerlendirdiklerini, böylece ihtiyaç duyduklarında değişiklik yapabildiklerini belirtiyor.

Bir başka araştırma, üst düzey yöneticilerin yüzde 60 kadar önemli bir bölümünün bu yılın ikinci yarısında ekonomik durgunluk beklediğini gösteriyor. CNBC CFO Konseyi'nin üç aylık anketine yanıt veren finans yöneticilerinin yüzde 15’lik bölümü ise resesyon için 2026’ya işaret ediyor. CFO'lar kendilerini ABD ekonomisinin genel durumu konusunda genel olarak "karamsar" ve borsa piyasası konusunda belirsiz olarak tanımlıyor.

Yapay Zekâ Yatırımları

Finansal liderlerin kısıntı yapmadığı bir alan ise yapay zekâ yatırımları. Billtrust çalışması, katılımcıların yaklaşık yüzde 90'ının finansal kararlar için yapay zekâya güvendiğini ve yapay zekânın yüzde 83’ü için yalnızca bu yıl finansal risk yönetimi yaklaşımlarını olumlu yönde etkilediğini gösteriyor. Araştırmaya göre üst düzey yöneticilerin ve finans liderlerinin üçte ikisi, 2025 bütçelerinin yüzde 10'undan fazlasını yapay zekâya ve otomasyon teknolojisine ayırdı.

Öte yandan, şirketler kârlarını kaybetmeden mal ve hizmetlerini piyasada tutmak için ellerinden gelen her türlü değişikliği yapıyor, ancak bütçe kesintileri genel çapta ana gündem maddesi oluyor. Şirketlerin büyük çoğunluğu teknoloji dönüşümüne öncelik verse de ilk sıralarda IT bütçelerinde kesinti yapılması muhtemel görünüyor. Peki, şirketler teknolojik ilerlemeden ödün vermeden IT bütçelerinde kesintiye nasıl gidebilir?

ABD merkezli teknoloji danışmanlık firması Rimini Street CEO’su Seth Ravin ve CFO’su Michael Perica’nın Forbes’ta yayınlanan söyleşilerinde dikkat çeken yorumlardan biri de şirketlerin ihtiyaç duymadıkları teknolojilere harcama yaptığı yönünde. Buna göre şirketlerin IT bütçesinin en az yüzde 30’u aslında israf ediliyor. Bu nedenle şirketler önümüzdeki yıllarda IT bütçelerinin yaklaşık yüzde 30 ila 50’sinde kesinti yapabilir veya bütçelerini yeniden düzenleyebilir.  

Olası Bir Durgunluğun Küresel Sonuçları

Küresel bir durgunluk, ekonomileri farklı şekilde etkileyerek bölgeler genelindeki kırılganlıkları artırabilir. Dolar cinsinden borca ​​güvenen gelişmekte olan piyasalar, para biriminin değer kaybetmesi geri ödeme yüklerini azalttığı için doların düşmesiyle bir miktar rahatlama yaşayabilir. Ancak aynı eğilim enflasyon risklerine eklenebilir, ürünleri daha pahalı hale getirebilir ve tüketici alım gücünü etkileyebilir.

Küresel ticarette zayıflayan doların etkileri ve yaklaşan enflasyon riskleri, üst düzey yöneticilerin dikkatini gerektiriyor. İşletmeler, doğru stratejileri ve araçları kullanarak, potansiyel tuzakları dayanıklılık ve büyüme fırsatlarına dönüştürebilirler. Yenilikçi çözümler, işletmelere belirsizlik altında gelişmek için gereken netliği, kontrolü ve çevikliği kazandırır. Gerçek zamanlı görünürlük sağlayarak ve finansal güveni teşvik ederek, kuruluşlar bilinçli kararlar alabilir, finansal güvenliklerini sağlayabilir ve en çalkantılı ekonomik koşullarda bile ekiplerini güçlendirebilirler. İşletmeler proaktif kalarak, zorlukları kalıcı başarı fırsatlarına dönüştürebilirler.

Durgunluk Risklerini Azaltmak İçin Stratejik Yaklaşımlar

• Likiditeyi İzleme: Hızlı döviz değişimleri, sağlıklı nakit akışlarını sürdürmenin kritik önemini pekiştiriyor. Gerçek zamanlı çözümler, üst düzey yöneticileri likiditeyi etkili bir şekilde izlemek, operasyonel bütçeleri yönlendirmek ve döviz değişimleri nedeniyle artan ithalat maliyetleri gibi riskleri yönetmek için gerekli araçlarla donatır.
• Döviz Volatilitesini Azaltma: Döviz volatilitesi, durgunluk risklerinin başında geliyor. Döviz riski tespitini otomatikleştirmek, ekiplerin potansiyel kayıpları etkili bir şekilde azaltmasını ve olumsuz senaryolara karşı önlem almasını sağlar.
• Dalgalanmalar için Senaryo Planlaması: Ekonomik dalgalanmalar ve döviz dalgalanmaları karşısında senaryo planlaması kritik hale geliyor. Üst düzey yöneticiler, tahmin araçlarından faydalanarak, zayıflayan doların uluslararası operasyonlar üzerindeki etkisi gibi potansiyel sonuçları modelleyebilir. Bu içgörüler, işletmelerin kayıpları en aza indirmesine ve düşen doların rekabet gücünü artırdığı gelişmekte olan pazarlarda fırsatları yakalamasına yardımcı olur.
• İşletme Sermayesi Yönetimini Geliştirme: Ekonomik belirsizlik genellikle verimli nakit akışı yönetimine olan ihtiyacı artırıyor. Alacaklar finansmanı gibi stratejilerin uygulanması, işletmelerin daha hızlı ödeme almasına, likiditeyi iyileştirmesine ve gerektiğinde nakde erişimi garanti altına almasına yardımcı olabilir. Bu proaktif yaklaşım yalnızca finansal istikrarı korumakla kalmaz, aynı zamanda hızla değişen bir ekonomik ortamda kurumsal dayanıklılığı da güçlendirir. İşletme sermayesini optimize etmeye odaklanarak, kuruluşlar ekonomik gerilemeleri daha iyi atlatabilir ve operasyonel sürekliliği koruyabilir.