IoT ile yeni normale uyum sağlamak

IoT ile yeni normale uyum sağlamak

Pandeminin öncesinde bir koridorda yürürken ışıkların sizin geçtiğiniz bölümde yanıp diğer bölümlerde sönmesi çarpıcı bir sahne yaratıyordu. Aslında yıllar önce Uzay Yolu gibi filmlerde gördüğümüz, birisi gelince açılan kapı ya da bu tür aydınlatma çözümlerinin hayatımıza girmesinin nedeni, özellikle maliyetler nedeniyle kaynakları daha iyi kullanma ihtiyacıydı.

 

Pandemi ile birlikte işgücünden enerjiye kadar bütün kaynakları daha iyi kullanmamız gerektiğini fark ettik çünkü insanların tüketimde daha seçici olmaya başlaması ile birlikte, artık sürekli ve istikrarlı bir talep bulunmuyor. Bu durum, şirket ciro ve kârlarının düşmesi ya da en azından dalgalı seyre geçmesi ile birlikte genel giderler başta olmak üzere harcamaları kontrol altında tutmak daha önemli hale geliyor.


Bu şekilde üretim ile ürün ve servis arzında birim maliyeti kontrol altında tutmak mümkün olabiliyor. Tüketimin ve buna bağlı olarak talebin düştüğü bir ortamda kaçınılmaz olarak yükselen üretici enflasyonunu bir nebze olsun kontrol altına almak gereken teknoloji yatırımını yapmak önemli hale gelmiş durumda.

 

Pandemiden önce de oldukça güçlü hale gelen servis platformları üzerinden bu teknolojileri kullandıkça ödemeye dayanan modellere dahil olmak, sermaye yatırımı (CAPEX) ihtiyacını operasyonel harcamaya (OPEX) çevirerek daha sağlıklı bir gelir gider tablosunu ortaya çıkarabilir.


Pandemi döneminde temassız ve fiziksel mesafeli yaşama geçtiğimizde özellikle ofislerde eşyanın interneti (IoT) kullanılarak yeni çalışma sistemi fiziksel mesafe dikkate alınarak, aydınlatma başta olmak üzere enerji tüketimi ve su sarfiyatı gibi kalemler minimize edilerek yeniden tasarlandı. IoT, bir odada azami kaç kişinin bulunacağı ve ne sürede aynı ortamın paylaşılacağı gibi konularda yeni iş modeline geçerken önemli bir oyun kurucu işlevi gördü. Bunu destekleyen sensör altyapısı binaya kurulabileceği gibi herkeste bulunan akıllı telefonlar IoT sistemini besleyen veri cihazları olarak da kullanılabiliyor. IoT’nin ofislerdeki yükselişinin bir göstergesi de, armatür üreticilerinin fotoselli ürünler tarafında karşılaştığı büyüme. Musluğa elini uzatan birini algılayıp suyu açan armatürler, hem temassızlığı hem de suyun kullanımının optimuma çekilmesini sağlıyor.

 

Daha az bahsedilmekle birlikte üretim tesisleri de IoT’den faydalanarak kendi sürdürülebilir modellerini yaratmak için önemli adımlar atıyor ve bunların sonuçlarını görüyorlar. Üretim tesislerinin en büyük riskini bulaşma nedeniyle üretimin aksaması oluşturduğundan, fiziksel mesafe başta olmak üzere pandemiye uygun çalışma modelini sıkı bir şekilde uygulamak en önemli önceliği oluşturuyor. Üretim tesislerinde geleneksel olarak uygulanan görevli insan atayarak kontrol uygulama yöntemi, hem insan sayısını artırarak fiziksel mesafe kurallarını uygulamayı güçleştireceği hem de doğrudan üretime etki etmeyen bir insan kaynağı yaratarak birim maliyetleri yükselteceği için IoT ile burada sağlanabilecek önemli bir fayda bulunuyor ancak bir üretim tesisinde yeni normale uygun verimlilik sağlamak bundan ibaret değil. 


Sınai üretimde pandemi normlarına uygun bir model kurmak için personel servislerinin yeniden düzenlenmesi, soyunma mahallerinin seyrekleştirilmesi, çalışanların yemeğe iniş saatlerinin düzenlenmesi, yemekhane oturma düzenlerinin yenilenmesi gibi çok sayıda düzenlemenin hayata geçirilmesi gerekiyor. Tesisteki asansörlerin kimler tarafından ne şekilde kullanılacağına kadar önem arz eden bir iş yeri organizasyonu problemi. Bu aynı zamanda hammadde veya üretimin akışını belirlemekten farklı bölümlere, oradaki çalışan sayısına uygun aydınlatma ve hava sağlamaya kadar farklı organizasyon gereksinimlerini de gündeme getiriyor.

 

Çalışanların sağlık durumlarının takibi de ayrı bir dinamik veri yönetimi konusu. Tesis içindeki yoğunluk ve trafiğin takibi, dezenfeksiyon gibi tamamlayıcı fonksiyonları en uygun biçimde ve gereksiz harcamalardan kaçınarak gerçekleştirmeyi sağlayarak maliyet konusunda fayda sağlarken çalışanların sağlığından taviz vermemeyi olanaklı kılıyor. Yeni normalde, bu etkin maliyetli çalışmayı sağlamak katma değerli üretim kadar önem taşıyan bir işe dönüşüyor.

 

Vodafone Business’ın sunduğu Red Kontrol Hizmeti, enerji yönetimi, makine yönetimi ve verimli iş yönetimi gibi Pandeminin öncesinde bir koridorda yürürken ışıkların sizin geçtiğiniz bölümde yanıp diğer bölümlerde sönmesi çarpıcı bir sahne yaratıyordu. Aslında yıllar önce Uzay Yolu gibi filmlerde gördüğümüz, birisi gelince açılan kapı ya da bu tür aydınlatma çözümlerinin hayatımıza girmesinin nedeni, özellikle maliyetler nedeniyle kaynakları daha iyi kullanma ihtiyacıydı.


Pandemi ile birlikte işgücünden enerjiye kadar bütün kaynakları daha iyi kullanmamız gerektiğini fark ettik çünkü insanların tüketimde daha seçici olmaya başlaması ile birlikte, artık sürekli ve istikrarlı bir talep bulunmuyor. Bu durum, şirket ciro ve kârlarının düşmesi ya da en azından dalgalı seyre geçmesi ile birlikte genel giderler başta olmak üzere harcamaları kontrol altında tutmak daha önemli hale geliyor.


Bu şekilde üretim ile ürün ve servis arzında birim maliyeti kontrol altında tutmak mümkün olabiliyor. Tüketimin ve buna bağlı olarak talebin düştüğü bir ortamda kaçınılmaz olarak yükselen üretici enflasyonunu bir nebze olsun kontrol altına almak gereken teknoloji yatırımını yapmak önemli hale gelmiş durumda. Pandemiden önce de oldukça güçlü hale gelen servis platformları üzerinden bu teknolojileri kullandıkça ödemeye dayanan modellere dahil olmak, sermaye yatırımı (CAPEX) ihtiyacını operasyonel harcamaya (OPEX) çevirerek daha sağlıklı bir gelir gider tablosunu ortaya çıkarabilir.


Pandemi döneminde temassız ve fiziksel mesafeli yaşama geçtiğimizde özellikle ofislerde eşyanın interneti (IoT) kullanılarak yeni çalışma sistemi fiziksel mesafe dikkate alınarak, aydınlatma başta olmak üzere enerji tüketimi ve su sarfiyatı gibi kalemler minimize edilerek yeniden tasarlandı. IoT, bir odada azami kaç kişinin bulunacağı ve ne sürede aynı ortamın paylaşılacağı gibi konularda yeni iş modeline geçerken önemli bir oyun kurucu işlevi gördü. Bunu destekleyen sensör altyapısı binaya kurulabileceği gibi herkeste bulunan akıllı telefonlar IoT sistemini besleyen veri cihazları olarak da kullanılabiliyor. IoT’nin ofislerdeki yükselişinin bir göstergesi de, armatür üreticilerinin fotoselli ürünler tarafında karşılaştığı büyüme. Musluğa elini uzatan birini algılayıp suyu açan armatürler, hem temassızlığı hem de suyun kullanımının optimuma çekilmesini sağlıyor.

 

Daha az bahsedilmekle birlikte üretim tesisleri de IoT’den faydalanarak kendi sürdürülebilir modellerini yaratmak için önemli adımlar atıyor ve bunların sonuçlarını görüyorlar. Üretim tesislerinin en büyük riskini bulaşma nedeniyle üretimin aksaması oluşturduğundan, fiziksel mesafe başta olmak üzere pandemiye uygun çalışma modelini sıkı bir şekilde uygulamak en önemli önceliği oluşturuyor. Üretim tesislerinde geleneksel olarak uygulanan görevli insan atayarak kontrol uygulama yöntemi, hem insan sayısını artırarak fiziksel mesafe kurallarını uygulamayı güçleştireceği hem de doğrudan üretime etki etmeyen bir insan kaynağı yaratarak birim maliyetleri yükselteceği için IoT ile burada sağlanabilecek önemli bir fayda bulunuyor ancak bir üretim tesisinde yeni normale uygun verimlilik sağlamak bundan ibaret değil. 


Sınai üretimde pandemi normlarına uygun bir model kurmak için personel servislerinin yeniden düzenlenmesi, soyunma mahallerinin seyrekleştirilmesi, çalışanların yemeğe iniş saatlerinin düzenlenmesi, yemekhane oturma düzenlerinin yenilenmesi gibi çok sayıda düzenlemenin hayata geçirilmesi gerekiyor. Tesisteki asansörlerin kimler tarafından ne şekilde kullanılacağına kadar önem arz eden bir iş yeri organizasyonu problemi. Bu aynı zamanda hammadde veya üretimin akışını belirlemekten farklı bölümlere, oradaki çalışan sayısına uygun aydınlatma ve hava sağlamaya kadar farklı organizasyon gereksinimlerini de gündeme getiriyor. Çalışanların sağlık durumlarının takibi de ayrı bir dinamik veri yönetimi konusu. Tesis içindeki yoğunluk ve trafiğin takibi, dezenfeksiyon gibi tamamlayıcı fonksiyonları en uygun biçimde ve gereksiz harcamalardan kaçınarak gerçekleştirmeyi sağlayarak maliyet konusunda fayda sağlarken çalışanların sağlığından taviz vermemeyi olanaklı kılıyor. Yeni normalde, bu etkin maliyetli çalışmayı sağlamak katma değerli üretim kadar önem taşıyan bir işe dönüşüyor.

 

Vodafone Business’ın sunduğu Red Kontrol Hizmeti, enerji yönetimi, makine yönetimi ve verimli iş yönetimi gibi fonksiyonları ile üretim tesislerindeki bu ihtiyaçların önemli bir bölümünü karşılıyor. Vodafone Red Kontrol Ürünü, şimdiye kadarki uygulamaları ile uzaktan veya hibrit çalışma sistemine geçen işletmelerde iş dönüşümü sırasında ortaya çıkan ek maliyetleri kontrol etmeye hizmet eden bir araç olarak kendisini gösteriyor.


Vodafone Red Kontrol, üretime devam eden tesiste sağlık ve güvenlik kurallarının takibini sağlarken anlık konumlarını belirlediği fabrika çalışanlarının sosyal mesafe kuralına uymasını ve korunmasını sağlıyor. Üretim dışındaki iş süreçlerinin uzaktan çalışma modeline geçirilmesini de destekleyen ürün, toplantı ve iç iletişimin dijital araçlarla gerçekleştirilmesini sağlıyor. Böylece tesisteki insan yoğunluğunu düşük tutmak kolaylaşıyor. Verimlilik tarafında ise, minimum çalışan sayısı ile operasyonu sürdürme ile enerji ve makine yönetimi önemli katkı sağlıyor. Vodafone Türkiye, şirketlerin ihtiyaçları doğrultusunda konfigüre edilebilen bu terzi işi çözümün çalışan verimliliğinde yüzde 20'ye varan artış, iş güvenliği maliyetlerinde yüzde 20'ye kadar azalma, operasyonel verimlilikte yüzde 10'a kadar artış ve enerji yönetimi alanındaki kestirimci bakımda yüzde 40'a kadar maliyet avantajı yaratabildiğini belirtiyor.


Bu oranlar kadar önemli bir diğer nokta, çözümün terzi işi olması ve işletmenin ihtiyaçlarına göre düzenlenebilmesi. Bu esneklik, Vodafone Red Kontrol’ün değişen talep ve maliyetler karşısında pandemi sırasında üretim koşulları sürekli değişen ve pandemi sonrasında da bu normalde yaşamak zorunda kalacak olan üretim tesislerinde değişken ihtiyaçlara yanıt vermede iyi bir araç olacağını gösteriyor.

 

Fonksiyonları ile üretim tesislerindeki bu ihtiyaçların önemli bir bölümünü karşılıyor. Vodafone Red Kontrol Ürünü, şimdiye kadarki uygulamaları ile uzaktan veya hibrit çalışma sistemine geçen işletmelerde iş dönüşümü sırasında ortaya çıkan ek maliyetleri kontrol etmeye hizmet eden bir araç olarak kendisini gösteriyor.


Vodafone Red Kontrol, üretime devam eden tesiste sağlık ve güvenlik kurallarının takibini sağlarken anlık konumlarını belirlediği fabrika çalışanlarının sosyal mesafe kuralına uymasını ve korunmasını sağlıyor. Üretim dışındaki iş süreçlerinin uzaktan çalışma modeline geçirilmesini de destekleyen ürün, toplantı ve iç iletişimin dijital araçlarla gerçekleştirilmesini sağlıyor. Böylece tesisteki insan yoğunluğunu düşük tutmak kolaylaşıyor. Verimlilik tarafında ise, minimum çalışan sayısı ile operasyonu sürdürme ile enerji ve makine yönetimi önemli katkı sağlıyor. Vodafone Türkiye, şirketlerin ihtiyaçları doğrultusunda konfigüre edilebilen bu terzi işi çözümün çalışan verimliliğinde yüzde 20'ye varan artış, iş güvenliği maliyetlerinde yüzde 20'ye kadar azalma, operasyonel verimlilikte yüzde 10'a kadar artış ve enerji yönetimi alanındaki kestirimci bakımda yüzde 40'a kadar maliyet avantajı yaratabildiğini belirtiyor.


Bu oranlar kadar önemli bir diğer nokta, çözümün terzi işi olması ve işletmenin ihtiyaçlarına göre düzenlenebilmesi. Bu esneklik, Vodafone Red Kontrol’ün değişen talep ve maliyetler karşısında pandemi sırasında üretim koşulları sürekli değişen ve pandemi sonrasında da bu normalde yaşamak zorunda kalacak olan üretim tesislerinde değişken ihtiyaçlara yanıt vermede iyi bir araç olacağını gösteriyor.

 

 

Kerem Özdemir

23 Nov 2022